5~ Say 'hello' to Depression

350 54 95
                                    

Şimdi millet
Bu hikayenin basit bir konusu yok tamam mı senaryo harika

O yüzden kimse bana yavaş ilerliyor, kesik kesik falan demesin dhsksmjdkssb

7. Bölümü falan bekleyin taşlar yerine oturacakkk :))

Bangchan

Jisung'u, çocukları kulaklarından çekip azarlayan ebeveynler gibi, Yuna'nın yanından uzaklaştırmıştım. Ona yanlış birşey söyleyecekti, emindim. Asla sır tutamıyordu bu adam. Minho askere gittiğinden beridir de üzgündü zaten.

Uzun koridorda jisung'u kollarından sıkıca kavramış, azarlıyordum.

"YA! Cidden planın bu muydu?! Bende birşey sandım ya. Jisung lütfen artık Yuna meselesini kapatıyoruz tamam mı kimseye bahsetmek yok!"

"Hyunjin'e söyledim bile"

"Nee araa söylediin Yaa"

"Mesaj çektim işte. Ağzını ara şu kızın dedim."

"Offf size gerçekten bundan sonra hiçbir şey söylemeyeceğim Yaa yeter!"

"Hem ne var bunda, senin için uğraşıyoruz biz!"

"Uğraşmayın benim için tamam mı! Kimsenin benim için uğraşmasını istemiyorum!"

"Tamam Chan hyung. Tamam. Ama şuan sinirini benden çıkartamazsın! En başta ona aşık olduğunu kabul etseydin şuan onunla sen sevgili olurdun! Kim olduğuna bakmaya cüret edemediğin birisi değil, sen olurdun sevgilisi. Tamam mı bunu anla! Şuan ne yaptıysan hepsi senin suçun!"

Jisung kolumu çekip, sertçe dönmüştü ve gitmişti. Gerçekten çok mu ileri gitmiştim yoksa? Evet her zaman olduğu gibi bugün de kendimden nefret ediyordum. Her an benim yanımda olan dostlarımı kırmakta üstüme yoktu gerçekten..

Sinirlendiğimde, gerçekten kontrol edilemez oluyordum. Ama şuan, bu durumda sinirlenecek ne vardı ki. Neden ona patlamıştım..

Oflayarak, asansöre doğru ilerledim. Saat öğlene yaklaştığı için kimseler yoktu, yaklaşık 5 dakika öncesine kadar, Yu-Na buradan geçmişti.

Asansörün önüne geldiğim esnada, burnuma yumuşak bir çiçek kokusu geldi. Evet bu onun kokusuydu. Orkide kokusuna benzettim, ayrıca papatya gibi de kokuyordu. Ama bu harika, yumuşak çiçeksi koku gözlerimi kapatmamı ve kokuyu içimde hissetmemi sağladı.

Asansör geldi. Ama binmek istemedim. Bu kokudan ayrılmak istemedim. Biliyordum ki artık onu unutmalıydım, kalbime gömmeliydim.

Jisung bir planı olduğundan bahsetmişti, eğer gerçek planı biraz önce olduğu gibi sormaksa, bu tamamen saçmalıktı. Ama Yuna'yla yeni sevgilisini (!) ayırmak için birşeyler düşünüyorsa, bu kesinlikle yanlıştı ve ona izin veremezdim.

Evet belki onu sevdiğimi, onu kaybedince farketmiştim, hâlâ daha seviyordum ama onun hayatına karışıp, ona engel olamazdım. Bunun elbette bilincindeydim.

Asansöre bindim, ses kayıt odasına inmek için tuşladım, biraz sonra asansör kata geldi ve indim.

Ses kayıt stüdyosuna doğru ilerledim. Eğer isterse Hyunjinin ya da Changbinin kaydını alacaktım. Kendi kaydımı da aldırmam gerekiyordu, şarkı çıkarmam gerekiyordu. Ama daha albümün tarihini bile vermemiştim.

Neden bu kadar dalgındım şu sıralar...

Stüdyoya girdiğimde kimse yoktu. Bunu fırsat bilerek masaya geçtim, belki ilham gelirdi ve birşeyler yazabilirdim. Masaya oturdum, başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapattım, zihnimi dinledim. Zihnimin sesini duyabiliyordum. Bağırıyordu bana. Kızıyordu, öfkeliydi zihnim. "Kendimden nefret etmek için bir sebep daha" diye içimden geçirdim.

Two Same Hearts || BangchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin