22~ Deaths of Butterflies

263 35 58
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın 💙
İyi okumalar~

Bu arada ben zaman ilerlemesi yapamıyorum sanırım.. o yüzden küçük ilerletmeler yapacağım (2/3hafta sonra gibi:)

"Sanırım başbaşa kalma planlarımız bir süre bu şekilde bölünecek ha?"

Ellerimi ensesine sarmıştım ve gülerek birbirimizle bakışmaya devam ediyorduk.

"Biraz önce bölünmüş olabilir ama artık bölünemez, çünkü çıktılar." Dedi gözlerimin içine bakarak.

"Devam etmeye evet dediğimi hatırlamıyorum Bay Bang?"

"Hmm?" Dedi gözlerini kısarak, başını yana doğru çevirdi. Bu esnada elini belimde hissedebiliyordum. "Peki ya, yeniden hatırlatmamı ister misin?"

Gülerek bana döndü. Ona aynı şekilde karşılık verdim. Aldığım nefes ciğerlerimi dolaşıp dudaklarımdan çıkıyordu. Ensesindeki ellerimi göğsüne indirerek "şapşal şey" dedim. "Farkındaysan dışarıda bizi bekliyorlar" diyerek sırıttım. Bir anda gülümseyen yüzünü şaşkınlık aldı ve geniş salonun büyük camlarından dışarıya bakmaya çalıştı.

"Ne! Hadi ama, bu kadar aptal olamazlar"

"Hadi ama Chan, daha beraber zaman geçireceğimiz çok anlar var. Şimdi, onları bekletmeyelim ha?"

"Neden gitmemişler ki!" Diye, kendi kendine hayıflandıktan sonra konuşmaya devam etti.

"Haklısın, daha çok... Çok daha beraberiz artık" derken saçıma uzun bir öpücük kondurmuştu.

"Hadi, beni evime bırak. Bu halde sete gidemem değil mi?"

Önce üzerime baktı ardından tekrar güldü. Onun gülüşleri içimdeki kelebeklere hayat veriyordu sanki, gamzelerinde boğulmak istiyordum.

"Böyle çok tatlı görünüyorsun. Hadi çıkalım o hâlde" dedi. Bir elimden tuttu ve koltuğun kenarına fırlatmış olduğum çantamı diğer eliyle aldı. Ardından, şimdiden harika anılar biriktirdiğimiz bu salonu geride bırakarak evden ayrıldık.

1 günde bile bu kadar mutlu ettiyse beni, kim bilir daha ne kadar mükemmel bir hayat bekliyor olacaktı beni...

Kapıdan çıktığımız esnada, büyük kapının kapanış sesi kulaklarımı doldurdu. Chan elimden tutarak bahçede bekleyen diğerlerinin yanında doğru ilerledi.

"Hey geliyorlar" dedi Jisung. Ardından "e erken çıktınız" deyince yanındaki Hyunjin, onun karnına dirseğiyle vurmuştu. Bu halleri çok çocukça görünüyordu ama aynı zamanda çok komik görünüyorlardı. Bunlar alışılmadık değildi.

"Sussana Han!" dedi Hyunjin, "saçmalıyor Yuna, siz devam edin"

"Ha?"

Chan bu hallerine onaylamaz bakışlar attıktan sonra, bana doğru döndü. Arabanın ön kapısını açtıktan sonra başıyla işaret etti. Diğerlerine gülümseyip, el salladıktan sonra arabaya bindim. Birkaç saniye sonra Chan da binmişti, ardından gaza yüklendi ve diğerlerini arkada bırakarak evden ayrıldık.

"Onlar diğer arabayla şirkete dönerler" dedi. "Şimdilik seni evine bırakıyorum ama bu devam etmeyeceğim anlamına gelmiyor" dedi bana yandan gözleriyle baktı ve gülümsedi. "Sadece seni çok seviyorum Yuna, tahmin edemeyeceğin kadar çok..."

Bir süre durdum. Bu sözleri yüzümde büyük bir tebessüme, ve midemde uçuşan kelebeklere sebep olmuştu.

"Chan, galiba bu hayattaki en büyük şansımsın.."

Two Same Hearts || BangchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin