15~ Birthday and Disasters

284 50 179
                                    

Buraya link konulamadığı için playlisti paylaşamadım. Yarın yayın açınca paylasicam artık

Kapı açıldığında ise Jia, kan kırmızısı büyük göğüs dekoltesi ve kısa seksi elbisesiyle karşımdaydı.

Bir dakika ne?

~

"A, sizde mi davetliydiniz? Haberim yoktu?"

Şaşkınlığım ve sinirim vücudumu ele geçirmişken, Hye-ri birden içeriye atıldı.

"Geldiğimize göre bizde davetliyiz. İzninle."

Jia'ya minikçe tebessüm ederek Hye-ri'nin arkasından içeriye geçtim. Yerlerde pastel renkli balonlar vardı. Neon balonlarla 'happy birthday' yazıyordu. Bildiğiniz klasik bir doğum günü organizasyonuydu işte. Koltuklarda oturan, kendi aralarında konuşan üyeler ve şirketten bazı diğer arkadaşlarımız vardı.

Hepsiyle selamlaştıktan sonra Hyunjin'in yanına oturdum.

"Hey, Chanı kim getirece-?"

"Organizasyon nasıl beğendin mi Yuna?" Jia, sahte olduğunu bildiğim bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Ah, evet tatlı bir mekan. Ama Chan daha çok mavi tonlarını ve siyahı severdi. Keşke-"

"Artık yapıldı ama değil mi? Neden bunu karıştırıyorsun ki?'

"Madem yapıldı neden fikrimi soruyorsun?"

"Tamam hanımlaar tamam. Biraz sonra Chan gelecek. Sessiz olun ve bekleyin." Hyunjin biraz gerilen ortamı bastırmaya çalışıyordu.

Chan'ın gelmesini beklerken, herkes kendi halinde takılıyor, diğerleriyle sohbet ediyor, birşeyler içiyordu.

Saati kontrol etmek için telefonumu açtım. 22'yi biraz geçiyordu. Ardından dayanamadım ve mesaj uygulamasına girip Bangchan'ın sohbetine tıkladım. Bana yaklaşık bir hafta önce attığı mesajı görmezden gelerek yeni bir mesaj attım.

"Her geçen gün kalbimi daha da aydınlattığın için teşekkür ederim. İyiki doğdun. İyiki"

Görmezden geldim çünkü hazır değildim. Ona seni seviyorum demeye de hazır değildim. Bana "ben başkasını seviyorum" demesine de hazır değildim.

Bir süre sonra Changbin ayağa kalktı, işaret parmağını dudaklarına götürerek herkese susun işareti yaptı. Fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Şşt. Geldi geldi. Salona girdiği anda bağırıyoruz."

Kapıdan anahtar sesleri geldi. Ağzında değişik bir melodi mırıldanıyordu. Anahtarını bir kenara fırlattıktan sonra, yavaşca içeriye geldi. Karanlıktı.

Işıkları açtığı esnada ise, hep bir ağızdan bağırdık.

'iyiki doğdun Chan'

Son heceyi uzatarak söylerken, Jia da elindeki konfetiyi patlatmıştı.

Chan'ın birden gülen yüzü, sevinci, heycanı o kadar tatlıydı ki oracıkta bayılabilirdim...

Ardından Jia -tabiki asla durmuyordu- salonla birleşik olan mutfaktaki ada tezgahdan pastayı getirdi. Üstünde 5 tane mum vardı. Neden beş tane olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz diye düşünüyorum.

Two Same Hearts || BangchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin