❦︎12❦︎

250 25 84
                                    

Telefonu eline alıp bilinmeyen numaradan gelen mesajı okuyunca tüm gece uyuyamayacağını anladı:

+82*********

Gerçekleri öğrenmek ve doğru yola geçmek için cumartesi kampüsün arkasındaki bara git.

Mesajı okuduktan sonra gözlerini hafifçe kısıp ekranı izledi. Gözlerini ovuşturup nefes verip telefonu kapatıp tekrar komodinin üzerine koydu. Ardından yatağa yatıp kısa sürede uykuya daldı.

🗝️🍁

{Cumartesi akşam saatleri}

-51,52,53,55 bitti. Ne? Hey Taehyung, 41 tane eksik çektin!?

-Yorgunum bugün.

-Yorgun olduğun zamana göre de 44 tane eksik çektin.

-Tanrım Chanyeol aylardır görüşmüyoruz. Nasıl antrenmanımı bu kadar iyi hatırlıyorsun?

-Park Chanyeol mükemmeliği canım. Konuyu dağıtma.

Chanyeol üzerine yapışan siyah atleti biraz çekiştirip bıraktı ve yere oturup yanında duran su şişesini dudaklarına götürüp birkaç yudum aldı. Ardından aldığı son yudumu yutarken soğuk suyu başından aşağıya döküp sıcak bedenini serinletti:

-Sadece bedenim ağırlık yapıyor artık. Ne oluyor anlamıyorum ama birçok şey oluyor bu aralar..

-Ne gibi?

Sigarasını yaktı Chanyeol saçından damlayan su damlalarına karşı ateşinin yanması ve sigara dalının ıslanmamasını sağlayarak. Taehyung onun yanına oturup parlak siyah saçlarını dağıttı. Dizlerini kendine çekip gökyüzünü izlemeye başladı:

-Vücudum ağrıyor Chanyeol. Ellerim çoğu zaman birden boşalıyor. Parmaklarımın arasında ne varsa yet çekimine mahkûm olup yere düşüyor. Başım fazla ağrıyor. Gözümün önü kararıyor. Bugünkü gibi resmen artık kendimi taşıyamıyorum. Ben.. Ben çok yorgun hissediyorum. Hem de çok fazla.

Derin bir nefes aldı genç adam. Aldığı nefes göğüs kafesini acıtmıştı. Bundan dolayı yüzünü buruşturup dolan gözlerini saklamak için başını diğer tarafa çevirmiş ve gözlerini kapatmıştı.

Kim Taehyung hiçbir zaman duygusal biri olmamıştı. Hatta Jisoo'nun dediği gibi duygusuzluğu ile tanınıyordu. Kimse inanmasa da genç adamın bir kalbi vardı. Sadece en yakın arkadaşlarına gösterdiği. Kendi bile çoğu zaman unutuyordu bu organı. Organın getirdiği duyguları. Bir insan değildi taştan bir heykel misali takılıyordu. Lakin artık yapamıyordu. Sevdiği kadına olan aşkı ona zarar vermeye başlamıştı. Kendisi kabul etmese de içten içe çürümeye başlamış, ruhunun karanlığı tüm bedenini sarmayı hedef olarak belirlemişti.

Genç adam bugüne kadar içinde olan, soluk beyaz rengi hep aşkı ile patlatmaya çalışmıştı. Onun için endişelenlere aşkını gösterip iyi olduğunu söylüyordu ama artık kendisi de iyi olmadığını ve bugüne kadar kendini hep kandırdığını biliyordu:

-Anlamışsın.

-Anladım..

Chanyeol çektiği derin nefesi yavaşça yukarıya üflerken başını çevirip yanındaki arkadaşına bakmıştı. Biliyordu ağladığını ama "ağlama" da diyemezdi. Chanyeol Jisoo'ya karşı içinde az da olsa bir nefret duyuyordu. En yakın arkadaşı, kardeşi gibi gördüğü genç gözlerinin önünde damla damla ölüyordu ve Chanyeol hiçbir şey yapamıyordu:

-Kalk bara gidelim.

-Eve gideyim. Yorgunum.

-Taehyung bak söz veriyorum çok güzel bir gece olacak. En çok da senin için.

𝗧𝗵𝗲 𝗖𝗼𝗮𝗰𝗵 ᵛˢᵒᵒHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin