❦︎5❦︎

309 46 128
                                    

Alex hafifçe Taehyung'un kafasına vurup taklidini yaptı:

-Edebiyat yapma Kim. Ben ne diyorum sen ne diyorsun.

Göz devirip kalktı ve yavaşça gelmeye başlayan öğrencilerin siparişlerini almaya başladı. Çoğunlukla herkes kahve isterdi. Birkaç öğrenci de kahvaltı yapmadan geldiği için sandviç de alırdı.

Taehyung sırıtırken ayağa kalktı ve yavaşça tezgaha ilerledi. O yaklaştıkça kalabalıklaşan sıra açılıyordu. Kimseye bakmadan gidip kuzeninden bir kahve istedi ve dudağının sağ tarafının yukarı doğru kıvrılmasını sağlayıp göz kırptı. Ardından arkasından bakan onlarca çift gözü bırakıp dışarı çıktı.

🗝️🌹

-Niye kimse yok hala..?

Derin bir nefes verdi Jisoo. Elindeki kitabı kapatıp boş sınıfta göz gezdirdi. Evet o belki biraz erken gelmişti lakin çeyrek saat sonra ders başlayacaktı ve kimsecikler yoktu:

-Herkes geç mi kaldı bugün yoksa profesör gelmeyecekti de benim mi haberim yok?

Kafasında birkaç senaryo kurup mantıklı olanı seçmekle uğraşırken kapı açıldı ve görmek isteyeceği son kişi hatta belki listede bile olmayan Taehyung dağınık saçları ile sol elini cebine koymuş ve ceketini koluna asmış, sağ elinde ise kahvesini tutmuş bir şekilde içeriye girdi. Etrafa göz gezdirmeye bile tenezzül etmeden en arkada yerine geçti.  Telefonunu çıkarıp ilgilenirken arada bir kahvesini yudumluyor ve kuruyan dudaklarını ıslatıyordu.

Jisoo ondan nefret etmiyordu. Ya da ona karşı bir kin beslemiyordu. Onu sevmiyordu. Nedenini kendisi de bilmiyordu ama ne Taehyung ile aynı ortamda bulunmak ne de onunla sohbet etmek istiyordu. Herhalde sevgilisi Junmyeon yüzündendi bu tavırları. Lakin içinde, çok derinlerde bir yerde ona karşı filizlenmeyi bekleyen sevgi tohumları da vardı.

Sadece her şeyde olduğu gibi doğru zamanı bekliyorlardı:

-Onunla tek kalacağım anlaşılan...

Önüne dönerken saçlarını geriye attı ve kafasını sıraya gömdü. O sırada dün yaşananlar gözünün önünden film şeridi gibi akmaya başladı:

-Hassiktir...

Derince yutkundu o an. Dün arkadaşlarıyla tüm gece onu konuşmuştu. Herkes Taehyung'dan özür dilemesi gerektiğini, yaptığının çok ergence olduğunu ve kendini küçük düşürdüğünü söyledi. E tabi bloglar ve itiraf sayfalarında yazılan onlarca iftira ve yalan yanlış yazılar da cabasıydı:

-O benden özür dilesin. Hala dilemedi.

Tekrar düşünmeye başladı. Yavaşça doğruldu ve bakışlarını Taehyung'a çevirdi. "Acaba cidden ben miydim hatalı olan?" diye mırıldandı içinden. Tabi Taehyung'a karşılık egosu baskın geldi. Kendini tekrar haklı buldu.

Dudaklarını yaladı ve dişlerini sıktı kısa bir süre. Genç adamı yaklaşık 5 dakikadır izliyordu. Taehyung hiç o tarafa bakmamıştı. Her ne kadar Jisoo telefona odaklandığını sansa da aslında Taehyung dünkü gibi sevdiği kadının gözlerinde öfkeyi ve siniri görmek istemiyordu. Bu yüzden o tarafa bakmamak için kalbi ve beyni arasında yaşanan binbir savaşı yönetiyordu içinde.

Jisoo başını kaşıdı ve konuşmak için dudaklarını araladı. Lakin Bay Kim ondan önce davrandı:

-Söylemek istediğin şeyi artık söylesen iyi olur. Yeterince izledin beni.

𝗧𝗵𝗲 𝗖𝗼𝗮𝗰𝗵 ᵛˢᵒᵒHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin