❦︎13❦︎

218 27 45
                                    

Taehyung gözlerini yavaşça kapatıp derin nefesler aldı ve genç kızın kokusunu içine çekti. Jisoo da şuan aynı şeyi yapıyordu ve genç kız uzun zaman sonra bu kadar rahat olduğu yeri terk etmek istemiyordu:

-Her şeyi kaybetmedin hala Jisoo...

Taehyung derin sesiyle konuştuğu zaman Jisoo başını Taehyung'un boynuna gömmüştü. Şuan ne yaptığı umrunda bile değildi genç kızın. Sadece nefret ettiği çocuğun koynunda uzun zamandır aradığı huzurun tadını çıkarıyordu:

-Özür dilerim.

Sıcak göz yaşları genç adamın boynundan içine, çıplak göğsüne doğru ilerledikçe tüm bedeni alev alıyor, kalp atışları normalin üzerinde atmaya devam ediyordu:

-Ne için?

Sonunda ağzını açabildiği zaman sormuştu sorusunu. Jisoo cevap vermeye pek meraklı olmasa da Taehyung onu dinlemek istiyordu:

-O gün yaptığım aptallık için..

Kendisiyle konuşuyormuş gibi çok düşük bir ses tonunda söyledi cümlesini. Taehyung her ne kadar istemese de yavaşça geri çekilmeye başladı. Jisoo ise mayışmaya başlamış, rahat ettiği omuzdan kalkmak istemediğini belirten bir hareket yaptı.

Genç adam derince yutkundu. Bedeni kendi kontrolü dışında hareket ediyor, ne isterse onu yapıyordu. Az önce neredeyse dışarı çıkacak kalbi şuan orada olmadığını hissettiriyordu:

-Bayan Kim biraz doğrulun da karşımdaki denizden derin gözlerinize bakayım.

Güldü genç kız. Gözlerini silip hafifçe doğrulurken ellerini kucağına çekti. Başını kaldırıp ona bakacak cesareti yoktu hâlâ. Daha önce ona yaptıkları, söyledikleri, hissettikleri utandırıyordu onu. Şimdi ise dakikalarca onun omzunda ağlamış, dünyadan ayrılıp sadece ikisinin olduğu bir yere geçmişti sanki. Dudaklarını yalayıp nefesini verdi dışarıya:

-Sen niye geldin buraya..? Benim sana yaptığım onca şeyden sonra.

Başını kaldırmadı. Burnunu çekip kötü bir şey duymamak için tanrıya içinden dua etmekle uğraştı. Taehyung'un aşkından habersizdi genç kız. Taehyung'un onu incitmemek için dudaklarından çıkacak her kelimeyi özenle seçtiğini de bilmiyordu:

-Hayat. Buraya gelmem gerektiğini hissettim. Bir nevi sezgi.

-Onu sormuyorum Taehyung..

Başını kaldırdı Jisoo. Kızıl saçları hala yüzünü kapatırken onları umursamadı ve ara vermeden konuşmasını sürdürdü:

-Yanıma niye geldin diye soruyorum. Benden nefret etmen gerekiyor. Gerçekten nefret ama. Nefret ettiğin kızın yanına gelip sana sarılmasına, omzunda ağlamasına izin verdin. Niye?

Gözlerini kırptı üst üste. Taehyung Jisoo konuşmaya başladığından beri yüzünden düşmeyen tebessüm ile onu dinleyip izliyordu.

Jisoo'nun Taehyung'a nefret dışında bir duygu içeren gözlerle bakması genç adamı dünyanın en mutlu insanı yapmıştı.

Yavaşça elini kaldırdı ve genç kızın kızıl saçlarını düzeltip tutamları kulağının arkasına sıkıştırdı. Geri kalanları omzundan geriye atıp sevdiğinin kusursuz yüzünü tam anlamıyla görmek için engelleri kaldırdı. Elini çekip dudaklarını yaladı ve bakışlarını Jisoo'nun gözlerinden çekmeden konuşmaya başladı:

-Senden nefret ettiğimi nereden çıkardın bilmiyorum. Bu aptal düşünceni at kafandan.

-Ne demek nereden çıkardın? Taehyung tüm kampüsün önünde sana bağırdım.. Haksız olduğum halde. Bunu sana yapmak kimsenin haddine değildi.. Özür dilerim. Ben-

𝗧𝗵𝗲 𝗖𝗼𝗮𝗰𝗵 ᵛˢᵒᵒHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin