Gülizar
Sabah erkenden ayaklanıp evi terk etmek istiyordum duvarlar üstüme üstüme geliyordu beni hor gören adamla aynı çatı altında kalmam gururumu ayaklar altına alıyordum nereye gidecektimki beni evlendirmek için can atan babama mı bilmediğim bu ülkede nereye giderdim bilinmezlik en kötü histi insanın ruhunu kamçılayan duyguydu.
Makyajımı yapıp odayı terk ettim bu saatte herkes uyuyordu sessizce kapıya yönelmemle."Kızım erkenden nereye gidiyorsun?"
Önünde mutfak önlüğüyle dışarı çıkan Sevgi anneyle kekelemeye başladım.
"B-Ben şey okula gidiyordum"
İtiraz istemezcesine
"Kızım daha çok erken kahvaltıda herkes olacak şöyle ailecek kahvaltı yapıcaz bugün"
Cevabımı beklemeyerek mutfağa yöneldi tıpış tıpış arkasından mutfağa gittim börekler,açmalar birini fırından alıp diğerini atıyordu tepsilere dizdiği kahvaltılıkları alıp büyük yemek masasına dizdim çatal,bıçak derken kahvaltı hazırdı
Yavaş yavaş aşağı inen ev halkıyla boşluklar doluyordu yaklaşan ayak sesleriyle kabimin çoktan gümbürtüsü başlamıştı odağını masaya çevirip adımlarken açık kahveleri üzerimdeydi rahatsızca kıpırdanıp gözlerimi kaçırdım yanımdaki sandalyede hareketlilik hissedince kalbimin sesi ikiye katlandı."Günaydın oğlum"
"Günaydın"
Masadaki herkes kahvaltıya başlarken mide bulantısıyla tabağımdaki lokmalar ağzımda büyüyordu iki üç lokma yutkunup ayaklandım.
" Benim dersime yetişmen lazım ama size afiyet olsun"
Diyip masadan ayrıldım köşe bucak kacıyordum 'ondan' nasıl iki yıl kaçtıysa şimdi ben kaçıyordum sanki isteyerek evlenmiştim tek zorlanan taraf o değildi olaylara kendi penceresinden bakması beni çok kızdırıyordu. Ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım derinde nefes alıp bindiğim metro ile iki durak sonrasında indim.Dersim öğleden sonra bitiyordu akşam yemeğine kadar serbesttim.
Notlarımı alıp en yakın arkadaşım ve aynı bölümden birkaç kişiyle okuldan ayrılıp uzun zamandır gitmek istediği avmye geçtik son zamanlarda moralim baya kötüydü kendimi toplamam için alışveriş yapmalıydım.
Kolumdaki poşetler ağırlaşmasıyla yorulduğumu hissettim saat yediye gelmiş buçuk geçiyordu bile aceleyle" Benim akşam yemeğine yetişmem lazım!"
Poşetleri toplayıp adımlarken
"Dur ben seni bırakırım Gülizar"
Arasın teklifini kabul edip adımlarına ayak uydurdum on beş dakikada eve varıdık.
"Çok teşekür ederim"
Dudaklarında oluşan tebesümle
"Önemli deği iyi bak kedine ""Sende"
Avluyu terk eden arabası ile poşetlerle eve adımlayıp anahtarı çevirdim kapıyı açmamla Nail'i görmem bir oldu
'bismillahirrahmanirrahim'Yanından sıyrılırken kolumu kıskacına alan parmaklarıyla vücudum elektirik çarpmışa döndü.
" Neredeydin bu saate kadar Gülizar? O çocuk kimdi?"
Gözlerimi devirip terslercesine
"Sanane kimse kim!"
Yerinde hareketlenip
"Kocan olduğumu unuttun herhalde"
Kollarımı önümde başlayıp.
"Keşke unutsam ama ne mümkün senin gibi kendini beğenmiş biri ile evli kalamak benim sınavım galiba"