13

352 58 5
                                    


Sunoo Riki'yi o halde bırakıp gitmesinden 1 gün geçmişti. O süre boyunca Sunoo Riki'den hep kaçıyordu. Yanına gelmiyordu, bakmıyordu. Riki birkaç kere onu telefondan aramıştı ama hiçbir aramasına cevap vermiyordu Sunoo. Jungwon ise bir şeyler olduğunu anlamıştı ama tam kestiremiyordu. Şuana kadar çok yakın duran ikili bir anda konuşmayı kestiğinde herkese garip gelmişti, sadece Jungwon'a değil, diğer arkadaşlarına da. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Riki ve Sunoo hariç.

Riki Sunoo evinden gittikten sonra biraz zor toparlanmıştı. Sonra kendine gelmiş, Sunoo'yu arayıp mesaj göndermişti. Ancak Sunoo'dan ses çıkmıyordu. Sadece bu olay da değildi Riki'nin taktığı şey. Sunoo'nun yüzünden gülümsemesi kaybolmuştu, o kadar özlemişti ki gülümseyen Sunoo'yu, ona bu yaptığının Riki için bir sorun olmadığını söylemek istiyordu, aksine hoşuna gittiğini söylemek istiyordu. Ama Sunoo köşe bucak kaçıyordu Riki'den.

Riki Sunoo'dan cevap alamayınca ödevi kendisi tamamlamış ve dosyalamıştı. Yarın teslim günüydü. En azından Sunoo'nun düşük not almamasını sağlayacaktı. Bundan sonra bir daha konuşacaklarından bile emin değilken buna gerçekten çok üzülüyordu Riki.

-


Ertesi Gün


Fizik dersi geldiğinde Sunoo'nun aklına tamamen unuttuğu ödev gelmişti. Nasıl unutmuştu ki? Her şeye sebep olan her şeyi başlatan şey bu saçma ödevdi. O ödev hiç olmasaydı şuan Riki ile konuşmaya devam edebilirdi, çok özlemişti onu. Yanında istiyordu ama öyle bir aptallık yaptığı için bunu hak ediyordu. Sunoo sadece Riki'nin ondan nefret etmemesini istiyordu. Jungwon Sunoo'yu bu halde görünce zorla anlattırmıştı bütün olayları ona. Jungwon'da bunun tek çözümünün Riki ile yüzleşmek olduğunu söylemişti. Sunoo'nun ise buna cesareti yoktu.

Fizik Hocası derse geldiğinde Sunoo gerilmeye başlamıştı. Onun yüzünden Riki'de düşük not alacaktı, ilk tanıştıklarında onunla ders çalışacağına söz vermişti bir de, şimdi olan şeye bak bir de. Hoca Sunoo ve Riki'nin ismini okuyunca korkusu artmıştı Sunoo'nun şimdi. Hocadan azar yemeyi bekliyordu, Riki'ye bakamıyordu bile.

Sonrasında hoca başka kişilerin ismini okuyunca Riki'ye bakmak zorunda kalmıştı, hocaya ödevi teslim etmiş sırasına geri dönüyordu. Tek başına yaptığını anladı Riki'nin ödevi. Şimdi daha da üzgün hissediyordu. Riki'nin başına bir sürü dert bırakmıştı, sorumluluk ve ne olduğunu bilmediği tuhaflıklar.

Jungwon Sunoo'yu dürtmüştü. "Gördün mü? O hala seni düşünüyor. Kaçma artık ondan. Geçmeyecek işte konuşmadan. Riki bunu sorun etseydi o gün sana o senin anlattığın gibi bakmazdı değil mi? Öyle bir ortam yaratmazdı değil mi?" Jungwon haklıydı. Ne diye onun yanına bile gideceğini bilmiyordu ama. Çok gergin hissediyordu hala. Öpüşmüşlerdi çünkü. Nasıl bunu atlatabilirdi ki?

Okulun bitiş zili çaldığında sırasından hızlıca kalkıp merdivenlerden inmeye başladı. Hala kaçıyordu, küçük bir çocuk gibi Riki'den kaçıyordu. Sınıftan çıkarken Riki'nin Sunoo diye bağırışını duymuştu ama yine de kaçmıştı. Şuanda hazır değildi konuşmaya işte. Onu azarlayacaktı, arkadaşlıklarını bitirecekti, bir daha asla konuşmayacaklardı. Bunları duymak istemiyordu, Riki ile arkadaşlıklarının bitmesini istemiyordu. Son 3 günü hayatından silmek istiyordu. 

Hızlı hızlı yürürken okuldan çıkmış ve kimsenin olmadığı bir sokağa gelmişti. Etrafa bakarken arkasından tanıdık bir ses onun sesini bağırmıştı. "Sunoo!" Sunoo tekrardan yürümeye başladı, hızlı adımlarla tekrardan yürümeye başladı. "Merak ediyorsun değil mi? Jay Hyung'un o gün bana ne sorduğunu?" Riki'nin sözleri ile birlikte Sunoo durmuş, elleriyle  kapattığı kulaklarını açıp Riki'ye dönmüştü. Riki ellerini dizlerine koyup eğilerek soluklandı. Kafasını kaldırdığında güneş ışığı göz yaşlarını parlatmıştı Riki'nin. "Lütfen bekle artık, benimle konuşmak istemediğini biliyorum ama sadece dinle, sonra istediğin gibi konuşmayı bırakabiliriz. Ben bu kadar rahatsızlık-" Sözlerinin kesilmesini sağlayan şey Sunoo'nun koşarak Riki'nin yanına gelmesi olmuştu. Gelince Riki'nin konuşmasına izin vermeden söze başlamıştı. "Seninle konuşmayı bırakmak istemiyorum aptal! Seni bırakmak istemiyorum, asıl sen benden rahatsız oldun diye seninle konuşmuyordum. Nasıl bu durumda bile beni düşünebilirsin?" Sunoo elini yumruk yapıp sert olmayacak şekilde Riki'nin göğsüne vurmuştu. Sunoo ağlamaya başladığında. Riki Sunoo'nun tombul yanaklarını ellerinin arasına alıp yüzünü kaldırdı. 

"Merak ediyordun değil mi? Bana bakmıyordun ama biliyordum işte, beni gözetlemek için fırsat kolluyordun. Acı çektiğini biliyorum, benden korktuğunu düşündüm, sürekli benden kaçıyordun. Benimle artık konuşmak istemediğini düşünmüştüm." Sunoo Riki'nin ellerini yanağından çekti ve bileklerini tuttu. "Senden korkmadım işte, ne yaptığımın farkında mısın sen Riki? Nasıl seninle konuşabilirdim, nasıl senin yanına gelebilirdim?" Riki'nin bileklerini bırakıp gözlerini sildi Sunoo. "Artık benden uzak kalmana gerek kalmayacak. Ödeşmek ister misin?" Sunoo duydukları ile az önce ki kötü ruh halinden çıkıp Riki'ye bakmıştı şaşkınca. "N-nasıl yani? Nasıl ödeşeceğiz?"

"Böyle." dedi ve Sunoo'nun çenesini tutup dudaklarına eğildi ve öpmeye başladı. Riki Sunoo'yu bekliyordu geri çekilmek için, onu itmesini kovmasını bekliyordu kısaca. Hala çekilmemişti dudaklarından, hareketsizce sadece değdiriyordu ikisinin dudaklarını birbirine. Sunoo Riki'nin kolundan tuttuğunda Riki gözlerini açıp Sunoo'ya bakmıştı, gözleri kapalıydı, Riki'yi geri ittirmediğinde beden dillerinin birbirlerine neyi anlatmak istedikleri anlaşılmıştı, çünkü ikisi de uyum içindeydi. Riki dudaklarını oynatınca Sunoo'da karşılık vermişti bir süre. 

Sonrasında, sanki anlaşmışlar gibi ikisi de geriye çekilmişti. Riki Sunoo'nun suratına bir süre daha yakın durduktan sonra geri çekildi tamamen. "Ödeştik şimdi, oldu mu? Artık benden kaçmayacaksın değil mi?" Sunoo'nun gülümsemesi suratına geri geldiğinde Riki'de gülümsemeye başladı. Bu görüntüyü özlemişti.

"Ödeştik." Bir süre sessizlik olduktan sonra Riki boş sokakta bir duvarın kenarına sırtını yaslayıp bağdaş kurarak oturmuştu. Yanında ki yere elini vurup Sunoo'yu çağırdı yanına. "Hala merak ediyorsun değil mi Jay Hyung'un bana ne sorduğunu?" Sunoo kafasını salladı. "Yanında oturan çocuktan hoşlanıyor musun? Aynen böyle dedi. Yanımda sen oturuyordun. Cevabımı evet olarak verdiğimi hepiniz anlamıştınız zaten." Sunoo kafasını duvara yaslayıp gülümsedi. Bunu duymak onu rahatlatmıştı. "Aynı soruyu bana da Japonca olarak sorabilir misin?" Riki gülümsemişti.

"Yanında oturan çocuktan hoşlanıyor musun?" 

"Evet." Sunoo'da cevabı aynı Riki'nin yaptığı gibi Japonca cevaplamıştı. 

"Sunoo-ya seni okula nakil olduğumdan beri izliyorum. Sınıfta yalnız hissetmiyordum çünkü sen vardın, heyecanlı heyecanlı arkadaşlarınla konuşmanı izlemek benim eğlence kaynağımdı. Yüzünde ki gülümseme güneş ışığı gibiydi, mutsuz olmamı engelliyordu. Seni izlerken, sıcak sınıfta uykulu hissettiğimde bir anda esen meltem gibi güzel hissettiriyordun. Nasıl böyle dikkatimi çektin bilmiyorum ama yine seni düşünüyorum, seni sevdiğimdeki o duygu." 

Sunoo duydukları ile şaşırmıştı. Sadece günlük yaptığı hareketler, günlük yaşantısı, her zaman suratında olan gülümseme bir kişinin hayatını güzelleştirmişti, hayatına pozitiflik getirmişti o kişinin. Riki'nin bu kadar derin duyguları olduğunu bilmiyordu. O kadar güzel anlatmıştı ki, ağlayabilirdi şuan. Aşk denilen duygu da böyle olmalıydı zaten, aşık olduğun kişi özel bir şey yapmamasına rağmen özel hissettirmesiydi, şuan için böyle yorumlayabilirdi. <3

Duvara yasladığı kafasını eğip Riki'nin omzuna yasladı. Hiçbir ifade bu duyguyu açıklayamazdı, beceriksiz sözler yerine, çarpan iki kalpler yeterliydi.


-


Bu bölüm benim icin cok özel.


Tam aynı olmasa da yerde birlikte oturdukları kısmı bu şekilde hayal edebilirsiniz <3

Tam aynı olmasa da yerde birlikte oturdukları kısmı bu şekilde hayal edebilirsiniz <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
That Feeling When | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin