15

401 50 10
                                    

Sunoo'dan

Birlikte yatakta uyuya kaldıktan sonra Riki'nin alarm sesine uyanamamıştık. Çünkü aptal sevgilim telefonunun sessizde olduğunu unutmuştu, alarm çalmıştı ancak boşuna çalmıştı. Bizim yorgunluğumuzda nasıl yorgunluksa, 4 saat uyumuşuz. En sonunda annem eve gelip ismimi seslendiğinde ve odaya girdiğinde beni uyandırmıştı. Uyandığımda evde tanımadığı birisi vardı ve onun kucağında sarılarak birbirimizle uyuduğumuzu görmüştü. Ben uyanıp salak salak etrafıma baktığımda annem bizi izliyordu. Riki ise hala uyuyordu. Aslında annem Riki'yi tanıyordu çünkü ona anlatmıştım, hasta olduğum gün benimle ilgilendiğini.

"Anne?" Annem kollarını bağlamış şekilde yatağın yanında dikiliyordu. "Bu kim Sunoo?" Yeni uyandığım için olayları yeni kavramıştım. Bacaklarım Riki'nin bacaklarına dolanmıştı onun elleri hala benim üstümdeydi, yatakta yarı oturur şekilde duruyordum. "Bu, bu Riki, sana anlatmıştım ya, hasta olduğum gün benimle ilgilenen çocuk. Uyuya kalmışız, evde takılıyorduk aslında." Annem bir şeylerden şüphelenmişti çünkü anneydi. Ama Riki olduğunu öğrenince yumuşamıştı hemen. "Öyle desene sen de! Korkuttun beni Sunoo. Arkadaşın uyanınca söyle ona teşekkür etmek için yemeğe davet et onu. Tamam mı?" Kafamı aşağı yukarı salladığımda odadan çıkmış ve kapıyı örtmüştü.

Uykulu şekilde yavaş yavaş ayılırken hala uyuyan Riki'ye bakmıştım. Onun kollarından ayrılıp dizlerimin üstünde oturdum yatağa. Ellerimi yanaklarına götürüp yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve yanaklarını sıkmaya başladım. Uyandırmak istemiyordum ama ailesine haber vermesi gerekiyordu burada yemeğe kalmak için. Hem saat akşam 8'di ve ailesi merak etmiş olabilirdi. Ben biraz onun yanaklarıyla oynadıktan sonra gözlerini açmıştı yavaş yavaş. "Uyan artık Riki, çok uyumuşuz, alarmı da duyamamışız senin küçük aptallığın sayesinde." Gözlerini açtı ve ilk bir dakika tamamen sessiz kalıp olayları kavradı. "Alarm neden çalmamış?"

"Telefonunu sessizde bırakmışsın çünkü aptal." Gülerek telefonunu eline aldı ve bildirimlere bakmaya başladı. Meraklanıp kafamı eğmiştim bende. Bu halime gülüp konuştu. "Neyi merak ediyorsun?" Geri çekildim. "Öylesine bakmıştım sadece ya. Hem merak etsem de pek bir şey anlamıyorum, telefonun dili Japonca çünkü." Sinsice güldükten sonra yastığı alıp kafasına vurdum. Sinirle ona bakarken çenemi tutup kafamı hafifçe iki yana salladı. Şuan da birazcık bebek muamelesi görüyordum.

"Merak ettiğin şeyleri senin için çeviririm ben, üzülme." Elini tutup çenemden çektim. "İyi öyle olsun bakalım. Bu arada ailene haber ver, annem seni akşam yemeğine kalmanı istedi." Kaşlarını çatıp şaşkın şaşkın konuştu bu kez. "Annen eve mi geldi?"

"Evet eve gelmiş! Çok uyumuşuz çünkü. Beni uyandırmasa hala uyuyor olurduk. Bir de bizi sarmaş dolaş görmüş, senin Riki olduğunu söylediğimde yumuşadı. Hasta olduğum gün benimle ilgilendiğin için." Elini karnına götürüp derin bir nefes verdi. "Oh rahatladım, umarım soruna sebep olmam." Aslında annemin sorun edip etmeyeceğini bilmiyordum çünkü sevgilimin olmasına ne tepki vereceğini kestiremiyordum. Daha önce sevgilim olmuştu ama ilk defa yatakta sarmaş dolaş yattığımı görmüştü. 

Ben otururken Riki annesini arayıp haber verdi yemeğe burada kalacağını. Biraz daha oturup sohbet ettikten sonra annem benim ismimi seslenmişti. Ayağa kalktığımda Riki gergin gözüküyordu. Gülümseyip sarıldım ve gerginliğini azalttım. "Annem seni sevdi Riki! Korkma ondan." Kaşlarını çatıp yalandan bir sinirle konuştu. "Korkmuyorum bir kere."

"Tabii tabii öyledir." Odamın kapısını açıp çıktığımda arkamdan ve dibimden ilerliyordu. Mutfağa girdiğimizde annem ve ablamla karşılaşmıştı. Hemen kafasını eğdi. "Sizinle tanışma fırsatı olmamıştı. Evinizde izniniz olmadan uyuya kaldığım için özür dilerim. Nishimura Riki. Memnun oldum." Annem gülmüştü Riki'nin paniklemiş haline. Bende gülümseyerek izliyordum onları. "Sorun değil sorun değil. Kaldır kafanı. Oğlumla ilgilendiğin için teşekkür ederim ayrıca. Baya yakın arkadaş gibisiniz." Son dediği ile ben de biraz gerilmiştim ama belli etmemeye çalıştım. "Evet yakın arkadaşız, ben Japonya'dan nakil olarak geldiğim için sınıfa sonradan katılan kişi olarak yalnız kalmıştım. Sunoo benimle arkadaş oldu." Her arkadaş dendiğinde kahkaha atmak istiyordum ama durumlar el vermiyordu maalesef. 

"Anladım canım. Sunoo iyi yapmış. Ayrıca bana Japonya'dan geldiğini söylememiştin Sunoo! Ne kadar havalı bir arkadaşa sahipmişsin meğerse. Hadi oturun sofraya. Sohbete orada devam ederiz." Sofraya oturduktan sonra ablamın bana olan bakışlarına bakılınca, bir şeyleri anlamış gibiydi. Ablam her şeye nokta atışı yapardı. Sunghoon Hyung ile kardeş olduklarını falan düşünüyordum bazen.

Annem yemekleri koyduktan sonra sohbet ederek yemeğe başlamıştık. "Neden Kore'ye geldiniz?" Riki elinde ki çubukları bırakıp konuşmuştu. "Annem dans ile ilgileniyor ve işini dans üzerine kurdu, babam bizi terk ettikten sonra Kore'de dans üzerine daha iyi çalışabileceğini düşününce ablam ben ve annem buraya geldik." Babasının terk etmesi mi? Hiç bahsetmemişti. Annem de baba terk etme olayını duyunca biraz sessizleşmişti. "Anladım canım. Eee yemeklerim güzel mi?" Hemen kafasını sallamıştı Riki. Annemde ortamı dağıtmaya çalışmıştı. "Evet çok beğendim. Çok güzel olmuşlar." Bu kez ablam söze atılmıştı.

"Ablam var dedin değil mi? Beni onunla tanıştırmak ister misin? Bu sıralar pek arkadaşım yok ve canım sıkılıyor. Okuldan mezun olduktan sonra herkes anlaşmış gibi bir daha konuşmamaya başladık!" Ablam hariç hepimiz ablama gülmüştük. Sonra ablam bize sinirli sinirli bakmaya başlayınca Riki konuştu. "Tabii ki tanıştırırım. Müsait olduğunuz bir zaman siz de bize yemeğe gelirsiniz. Hem ablamın korecesi biraz zayıf. Ona yardımcı olursan mutlu olur." Ablam heyecanlanıp küçük bir çocuk gibi el çırpmıştı. Sonra herkes yemeğine odaklanmıştı. 

Su içiyordum. "Riki bugün biz de kalsana. Yarın okul yok. Yarın olunca Sunoo'nun ablasını da alır birlikte size geçersiniz. Müsait misin?" Artık su içemiyordum çünkü boğuluyordum. Riki ilk önce elimi sırtıma götürüp vurmuştu. Öksürüğüm geçince de annemi cevapladı. "Rahatsızlık vermeyeceksem kalmak isterim. Annem arkadaşlarım olduğu için mutlu bu yüzden izin verecektir." Benim konuşmama izin bile vermiyordu annem şuanda. Hep bunları bir şeyler sezdiği için yapıyordu, annemi tanıyordum. "Anneni arayıp haber verirsin sen o zaman. Ben yarın mesaiye kalacağım için yarın işim var erkenden uyuyacağım. Kızımın da üniversite dersi var o da erken uyur. Siz kafanıza göre takılın, çok ses çıkartmadığınız sürece. Sunoo sana yatak hazırlayacaktır." İkimizde kafamızı salladıktan sonra Riki'yi koluncan tutup odama sürükledim ve kapıyı kapattım.

"Bu annem var ya, herkesten daha fena, ben söyleyeyim." Riki aşırı eğleniyordu ve bu durumdan memnundu. Benim yanımda kalacaktı çünkü, orası da vardı. "Ben anneme haber vereceğim güzelim, bekle biraz." Parmağıyla burnuma dokunduktan sonra telefonunu çıkartıp konuşmaya başladı. Ben de güzelim lafını duyduktan sonra yatağa yüz üstü yatıp yastıkla kafamı kapattım. Japonca konuştuğu için anlamıyordum zaten. "Güzel izin verdi." Bana dönüp yanıma geldi ve yastığı zorla kafamdan çekmeye çalıştı. "Ya yine neye utandın. Baksana bana." 

"Ne istediğini söylemeden sana bakmayacağım." İç çekti ve güldü. "Bilgisayarınla oynayalım mı? Annenler yatana kadar biraz ses çıkartabiliyorken çıkartalım bari." Yastığı yüzümden çekip bilgisayarın yanına gittim. "Sen bilgisayarı aç ben bir tane daha sandalye alacağım." Dediğimi yapmaya başladıktan sonra bende mutfaktan bir tane daha sandalye getirmiştim. Annemleri de gözetledim, yarım saat sonra yatarlardı. 

"Getirdim işte burada. Hadi aç bir oyunda oynayalım." Oyun ararken bir yandan da konuştu. "Yarın akşam Heeseung Hyunglara gideceğiz ha onu da unutmayalım." Tamamen aklımdan çıkmıştı bu. Bir de oyun oynatacaktı bize. Riki'nin kucağında oturmaya falan alışsam iyi olacaktı. Riki masum gözüküyordu ama sırf beni öpmek istediği için cesaretliliği bile seçebilirdi. Eh şikayetim yoktu ama Hyunglarımızın yanında yapmak utanç vericiydi. Sonra Sunghoon ve Jake Hyungu düşündüm. Çekinmeden birbirlerini öpmüşlerdi ya, o an aklıma geldikçe gülüyordum.

Bir süre oyun oynadıktan sonra annem odaya girmişti. "Ben yatıyorum çocuklar, size de iyi eğlenceler." Anneme de iyi geceler diledikten sonra kapıyı örtüp gitmişti. Ben de ayağa kalktım. "Yatağını ne zaman açalım?" Omuzlarını silkti. "Bugün 4 saat uyuduğumuz için azıcık bile uykum yok. Sen uyuyacaksan seni izleyebilirim ama sorun değil." "Benimde uykum yok kii. Gel o zaman yanıma sohbet edelim. Meselaa bugün sofra da söylediğin şeyi anlatsana biraz." 

Biraz düşünmüştü ne söylediği konusunda, sonra aklına gelince de yüzü düşmüştü. Sorduğum için sorun edeceğini düşünmüyordum ama. "Sofra da çok gerginlik olmasın diye babam bizi terk etti dedim ama aslında aldattı annemi. Ben mesajları gördüm onun telefonunda. Sonra da boşandılar işte, kısaca böyle. Ve hayır Sunoo bunu sorduğun için sana kızgın değilim." 

İçimi okumuştu galiba. "Anladım, öyle bir baba ise ondan kurtulman iyi olmuş." Bunu diyebilmiştim sadece. Sonra ona biraz arkadaş grubumuzdan doğum günlerinden Jake ve Sunghoon Hyung'un sevgili olmadan önce ki dramalarından bahsetmiştim. "Ben tuvalete gideceğim, nerede olduğunu gösterebilir misin?" Kafamı sallayıp sessizce kapıyı açtım. Annem ve ablamın uykuları çok derindi bu yüzden rahat rahat ilerliyordum evde. Riki bana kalırsa daha sessiz davranmaya çalışıyordu. Tuvaletin kapısını açıp kafamla işaret ettim. Peki Riki şuan da neden sinsice gülümsemişti? Kim açıklayabilirdi şuan bunu?

Bir eliyle kolumdan tuttu diğer eliyle de ağzımı anlık hızlı davrandığı için refleks olarak bağırmamam için kapatmıştı. İçeri benimle girdi ve kapıyı sessizce kapattı. "Geceleri tuvaletini yaparken korkuyor musun Riki? Yanında olmamı mı istiyorsun küçük bebek." Omuzlarımdan tutup sırtımı duvara yasladı. Beni yavaşça ittirdiği için bana yaklaşmıştı. Boyu benden uzun olduğu için duvar ve bedeni arasında sıkışıp kalmıştım denilebilirdi. Az önce dediği küçük bebek lafını bir bir ağzıma geri sokmuştu sanki.

"Kimin daha çok küçük bir bebek olduğunu tartışmaya gerek var mı?" Yüzüne baktığımda gülümsüyordu. Tuvalet işi yalandı tabii, beni öpmek istiyordu. Riki'nin tatlı halleri de güzeldi ama bu halleri... Çok heyecanlandırıyordu ve güzel hissettiriyordu. Son dediğine cevap alamamıştı benden. Çünkü yeterince heyecanlıydım ve sesim titrerdi. O da cevap beklememiş beni öpmeye başlamıştı. Bileklerimi kapana kıstırmıştı. Bu çocuğun bilek fantezi mi vardı?

Daha önce iki kere öpüşmüştük ve onlar çok yumuşaktı. Bu öyle değildi ama. Aç gibi öpüyordu köpek. Elbette bunu sorun etmiyordum çünkü ona ayak uydurmak çok güzeldi. Hızına yetişemiyordum ama deniyordum. Neden bilek fantezisi olduğunu da anlamıştım. Beni de güzel hissettiriyordu sanırım, kapana kıstırılmak falan. Kim Sunoo neler diyorsun sen...

Gece olduğu için farklı ruh hallerindeydik herhalde, gece öpüşmek daha farklı hissettiriyordu çünkü. Daha farklı öpüyordu daha hızlı öpüyordu. Bileklerimi bırakıp ayrıldı benden. Hala dibimdeydi ve başı boynumda nefes alıyordu. Bilerek yapıyordu değil mi? Daha çok etkilenmem için yapıyordu.

Anlık gelen istek ile boynuma yakın duran kafasını boynuma bastırdım. Dudakları boynuma değince kendi dudaklarımı ısırıp kafamı kaldırmıştım. Bir yandan da annemler uyuyordu, ablamın bir anda çişi gelse muhtemelen rezil olurduk ama o anda onu düşünemiyordum. "İz çıkartırsan bozuşuruz Riki." diye fısıldamıştım. Bunu dememden sonra küçük bir gülümseme sesi çıkartıp boynumu birkaç kere öpmüştü. Sonra geri çekildi. 

"Üzgünüm Sunoo, uyumak için iyi geceler öpücüğüne ve biraz yorulmaya ihtiyacım vardı." Sessizce güldüm. "Benimde buna ihtiyacım varmış Riki. Sen yapmadan bilmiyordum. Artık uyuyabilirim." Elini ağzına götürüp biraz gülmüştü. Kaşlarımı çatarak neye güldüğünü sorduğumda aynayı işaret etti. Gidip baktığımda şişmiş iki tane dudak ve ben vardım ayna da.

"Aptal seni. Sabaha kadar düzelmezse o zaman görüşürüz seninle." "Hoşuna gitmedi mi ama? Öperken öyle demiyordun sanki. Aynı hızda beni öpüyordun." Yüzümü ellerimle kapattım. Ne diyeyim ki, haklıydı. O kadar kötü değildi şişmiş dudaklar. Sadece birisi görürse açıklaması yoktu o kadar. Ellerim yüzümde kapalı şekilde odama giderken o da beni takip etti. 

Odama girince kapıyı örttü. "Yatağımı hazırlayalım mı?" Kafamı salladım, utanmamam için konuyu değiştirmişti. Dolabımdan yere yatak kurmak için çarşaf gibi şeyler aldım ve birlikte kurduk yatağı. "Tercihim senin yanında uyumak ama annenin bizi tekrar görmesini istemeyiz sanırım. Senin yerine bu yastığa sarılacağım." Birbirimizi sinirlendirdiğimizi zaman kafamıza fırlattığımız yastığa sarılmış yatarken masum masum bakıyordu. "Sabah annem işe giderken onu geçirmek için bende uyanıyorum. O gidince senin yanına yatarım, uyanıncaya kadar benle yatarsın olur mu?" Tatlı suratımla şirinlik yapınca kendinden geçiyordu. "Kollarımın arasına girmeni bekleyeceğim.

Işığı kapatıp kendi yatağıma yattım. "İyi geceler, güzel uyu lütfen." Sessizce kıkırdadı. "O kadar güzel bir iyi geceler öpücüğünden sonra güzel uyumamam imkansız." Bende gülmüştüm biraz. "Sus ve uyu aptal." 


-


sarki dinliyordum ve fever calmaya basladi, butun bunlari yazmama sebep olan sey bir anda spotify'ın fever acmasiydi, sonra ellerim otomatik olarak yazdi, yemin ederim ben suclu degilim gercekten










That Feeling When | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin