9

351 59 4
                                    

Riki'den

Jungwon bugünde gelmemişti okula. Bu yüzden Sunoo ile yan yanaydık. Bugün diğer günlerden daha halsiz gözüküyordu, gülümsüyordu ve enerjik durmaya çalışıyordu ama ben anlamıştım. Bir şeyler farklıydı, yorgundu işte. 

Okul bitmişti en sonunda. Bütün gün boyunca yan yana oturmuş gülüşüp eğlenmiştik. Birbirlerine çok iyi gelmiştik. Eşyalarımızı toplarlarken bile endişelenmemem için benimle sohbet etmeye devam ediyor gibiydi. Gün boyunca Sunoo bana derste benim bilmediği kelimeleri ya da anlayamadığım cümleleri açıklamış kitaplarımızı ortak kullanmıştık, birbirimize yardım etmiştik. Derste canım sıkıldığımda Sunoo'nun kitabına küçük çizimler yapmıştım. Hatta Sunoo ile birlikte bir tane çizime Shin-chan ismini vermiştik. Özel hissettiriyordu.Konuşarak eşyaları toplarken dayanamayıp elimi başına koydum Sunoo'nun. Tahmin ettiğim gibi ateşi vardı. Jungwon'dan kapmıştı ve parkta serin rüzgarda oturmuştuk. Bir anda elimi başına koymam ile birlikte kitaplarını toplamayı bırakıp bana bakmıştı.

"Neden yorgun olmana ve hasta hissetmene rağmen okula geldin?" Gülümsemeye çalışmıştı. Elim başındayken gözleri daha da kısılmıştı. Yorgun olduğu o kadar belliydi ki. "Sorun değil, yalnız kalmamış oldun. Senin yanında durmayı seviyorum hasta olmamı sorun etmedim." Hala benim hakkımda mı konuşuyordu? "Pekala, sen iyileşene kadar seninle konuşmayacağım." Topladığı çantasını aldım ve onu beklemeden okul çıkışına yürümeye başladım. "Riki beklesene!" Arkamdan gelen adım sesleriyle peşimden geldiğini anlamıştım. Okuldan çıkınca da beni takip etmeye devam etmişti, en sonunda okulun kalabalığından çıkıp sessiz sakin bir sokağa gelince bana yetişip kolumdan tutmuştu. O tutunca bende durmuştum. Ona baktığımda terlediğini gördüm, soluklanıyordu düzgün nefes alamıyordu. 

"Riki özür dilerim lütfen bekle." Kolumdan destek alarak yere doğru baktı. Zor nefes alıyordu. "Sadece biraz yavaş yürü tamam mı? Ben-" Sözlerini yarıda kesip çenesinden tuttum ve kafasını kaldırdım. Çantamın kenarından uzandığım peçete ile yüzünde ki terleri sildim. Sanırım kocaman bir aptaldım, onu bu haldeyken hızlı hızlı yürütmeye zorlamıştım. "Asıl özrü ben dilerim. Seni bu haldeyken koşturdum. Evine kadar seninle eşlik edeceğim. Ailenden birisi evde mi?" Kafasını hayır anlamda salladı. "Annemle babam işte, 4 saat sonra gelecekler. Sorun değil ama onlar gelene kadar idare edebilirim." Bu kez ben kafamı hayır anlamında salladım. Elim çenesinde olduğu için doğrudan gözlerime bakıyordu. "Buna izin vereceğimi mi düşündün? Jungwon'u bile daha tam tanımadan onu ziyaret ettim, seni de etsem sorun olmayacak. Evinize seninle ilgilenecek birisi gelemden seni bırakmayacağım Sunoo." Konuşamıyordu çok fazla, ateşi olduğundan ve söylediğim şeylerden dolayı hafif gözü dolmuştu. Tek elimle iki gözünü de sildim. Yürümek için kolumdan destek aldı. Bende kolumda olan bileğini tuttum. Destek verdim ona. Evine giden yola doğru birlikte yürümeye başladık. 

Evinin yakınlarına geldiğimizi belirtti. Etrafıma baktığımda bir market görmüştüm. "Biraz daha dayanabilir misin Sunoo? Markete gidip sana iyi gelecek şeyler alalım. Evinizde ilaç var mı?" Kafasını salladı. Markete girip ona iyi geleceğini düşündüğüm bir şeyler aldım ve hazır, kolay yemeklerden aldım. Sunoo sadece yanımda yürümeye çalışıyordu. Gözlerini bile zor açık tutuyordu. Markette ki işimiz bittiğinde beni evine yönlendirdi. Anahtarı çantasından zora ki bulduktan sonra kapıyı açmıştı. Hala kolumdan tutarak beni odasına yönlendirdi. Biraz dağınıktı muhtemelen sabah toplayamamıştı okula yetişmek için. "İlaçların nerede olduğunu söyler misin? Ayrıca mutfağı kullanabilir miyim?" 

"Mutfak koridorun sonunda sağda, ilaçlarda baştan ikinci dolapta. Kafana göre takıl." Onu geriye ittirip yatağa oturttum. Bunu beklemiyordu. Kolları yatakta iki yana açılmıştı, ceketi iki yana açılmıştı, gömleğinin üst kısımda ki düğmelerin iki tanesi açıktı. Oda loştu bana uykulu yorgun şekilde, yarı yatar şekilde bakıyordu. 

Şuanda neden bu kadar güzel gözüküyordu?

Ne kadar olduğunu bilmediğim süre boyunca bakışmıştık o şekilde. Sonra kafamı sallayıp düşüncelerimi dağıtmaya çalıştım. Tatlı hali bu şekilde gözükünce, etkilenmemek imkansızdı. 

Odadan çıkarken ışığı açtım. "Ben gelene kadar üstünü değiştir ve yatağa yatmış ol Sunoo. Biliyorum o bile zor geliyor ama üstünü benim değiştirmemi istemezsin değil mi?" Bunu dedikten sonra gözlerine baktım. Gitme demeye mi çalışıyordu o gözler ile? Arkamı döndüm ve yüzümü ellerim arasında aldım. Bana öyle baktıkça onu öpmek istiyordum. Hasta olan Sunoo neden bu kadar etkileyiciydi ki, zor durumda kalıyordum.

Ona daha fazla bakmadan tarif ettiği mutfağa yürüdüm. Aldıklarımla elimden geldiğince en güzel yemeği hazırlamaya çalıştım, aldığım içeceği de bardağa koydum. İyi geldiğini bildiğim ilaçları da tepsisine koydum. Biraz da su almıştım yanıma ilaçları içebilmesi için. Eve karanlık çökmeye başlamıştı hava karardığı için. 

Odasına geri döndüğümde kapısını tıklattım, giyinirken basmak istemiyordum onu. İçerden yorgun bir gel sesi duyduğumda gülümsedim, sesi bu haldeyken daha da tatlıydı. İçeri girip baktığımda yüzünün yarısına kadar örtüsünü çekmiş yarım gözle beni izleyen bir Sunoo duruyordu. Bugün neden bu kadar zor bir gündü?

Yatakta doğrulmasına yardım edip tepsiyi önüne koydum. Sonra yatağın yanına yere oturdum. Yemeye başladığı andan itibaren onu izledim. Uzun sürmüştü bitirmesi, çok yavaş hareket ediyordu. "Şimdi ilaçlarını iç." Kafasını salladı, suyu uzattım bende ona. Yavaşça içtikten sonra yatağa geri yerleştirdim. "Şimdi uyumaya çalış tamam mı? Yarın okula gelmeyeceksin bu arada haberin olsun, senin için haber veririm ben." "Ama Riki, gelmek istiyorum ben, uyursam hiçbir şeyim-" İşaret parmağımı dudaklarına götürüp susturdum. "Boğazını zorlama, canın acıyacak sonra, şuanda sadece uyu tamam mı?" Kafasını salladı tekrardan, saçlarını karıştırdım.

Bir süre yanında oturarak uykuya dalmasını izledim. Ailesi eve gelmeden gitmek istiyorum, biraz çekiniyordum çünkü. Nefesi düzene girdiğinde gülümsedim. Ateşine baktım tekrardan, azalmış gibiydi. Odasının ışığını örtüp yemek yediği tabakları topladım. Ardından kendi çantamı alıp evinden yavaş yavaş çıkmıştım. 

-

Nikicim noluyo sana hayirdir oyle heyecanlanmak falan??

That Feeling When | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin