2

3K 230 103
                                    


Günümüz, Haziran.

Tepenin birinin ucuna kamp sandalyelerimizi atmış, oturuyorduk. Abilerimin neşeli sesleri kulaklarıma dolarken mutluydum. Aralarından yalnızca biriyle kan bağım vardı, bir diğerini de ne kadar ısrar etsem de gönlüm koyamıyordu o kefeye ama yine de diğerleriyle birlikte artık ufak bir aile olmuşuz gibi hissediyordum. Peşlerinden koştuğum, maçlara beni de alsınlar diye yalvardığım ve sırf beni çocuk görmesinler diye yaşımdan büyük olmaya çalıştığım günler hala tazeydi zihnimde. Gerçi hala olmadığım biri gibi davranıyordum. En yakınlarındaydım ama hepsinden saklanıyordum.

"Versene lan sigaramı, puşt!"

Abim, son sigarasını kaptığı için İrfan abinin eline vuruyor ve dalı düşürmeye çalışıyordu. İrfan abi ise ısrarla hem ondan uzaklaşmaya hem de diğer elindeki çakmağı tutuşturmaya çalışıyordu. Abim son kez uzandığında İrfan abi ona yakın ayağını kaldırıp abimin oturduğu kamp sandalyesini tekmeledi. Hareketi ile sendeleyen abim bi küfür savurduğunda güldüm. İsmail ve Mert abi de gülüyordu.

"Kardeşinden esirgediğine bak la, alt tarafı bir dal sigara amına koyayım." Abime söylediği sitem dolu manipülasyon sözleri işe yaramamıştı. İki yıldan fazladır bir esnaf olan abim piyasaya fazla hakimdi çünkü. Uzanıp İrfan abinin sandalyesini itti. "Paketi kaç para onun haberin var mı senin, piç?" Çok sert itmeyişi yalnızca benim fark ettiğim bir detaydı. Bu atışmanın bile öylesine olduğunu biliyordum. Abim buradaki kimseye kıyamıyordu özünde.

Kafamı onlarda tutmaya çalıştım bir süre. Erenay, çalan telefonuyla aramızdan ayrılıp bir köşeye gittiğinden beri aklımı burada tutmaya çalışıyordum. Yaklaşık üç senedir bir sevgilisi vardı. Karşımıza ilk defa bir kızla gelmişti. Allah biliyor ya, vurulmuş ama yarım canıyla ortada kalmış gibi yaşıyordum o günden beridir. Aşabilmiş değildim hatta kendimi telkin ettiğim şekilde alışabilmiş de değildim ama yaşıyordum. Gösteri devam etmek zorundaydı ve gösteri bendim. Sahne ışıklarının altında onun için deli gibi çırpınan kalbimi gizlemeye çalışıyordum. On altı yaşından beri oynuyordum bu tiyatroyu ben. Ruhları duymuyordu.

"Of bu salak Erenay yine Semra'ya hesap mı veriyor?" Mert abi başıyla Erenay'ın olduğu yeri işaret etti. Sesi gruptaki gözleri de ona döndürmüştü. Ben ise ilgisiz görünmeye çalışıyordum, ufak bir hata beni açık edebilir diye korkuyordum çünkü.

Sevgilisi Semra abla benden altı, Erenay'dan iki yaş büyüktü. Aynı üniversitede okumaları bir şekilde tanışmalarına sebep olmuştu. Semra abla çok olgun ve güzel bir kadındı. Sevgilisinin arkadaş çevresinden ise pek hoşlanmıyordu. Bu durum abilerimin de ondan hoşlanmamasına sebep oluyordu. Semra abla genelde buluşmalarımızın geç saatlere sarkmasından hoşlanmazdı ve Erenay'ı arardı. Eneray uzlaştırmacı biriydi ve onu dinlerdi. Son zamanlarda bu durumun yaşanma sıklığının artması abilerimi pek memnun etmiyordu- beni de- . Genelde hepimizden erken giderdi evine. Arabasına bindiği an gece benim için de bitiyordu. Hasret başlıyordu ama hasret o yanımdayken bile bitmiyordu zaten.

"Sevgiliye hesap verilir zaten kardeşim. Senin bir kalbin olmadığı için anlamazsın sen." Dedi abim. Semra ablayı seviyor ve ilişkilerini destekliyordu. Umursamaz haliyle geriye yaslandı. Mert abi bi hışımla sandalyesinde öne kayıp çatılı kaşlarıyla cevap verdi. "Onun bi ölçüsü olur kardeşim, bu kız resmen annesi gibi attığı adıma karar veriyor çocuğun amına koyayım."

İsmail de kendi abisine katıldı. "Ayrıca ben Erenay abinin onu kısıtladığını görmedim hiç. Yaşım büyük diye rahat davranıyor bence."

İrfan abi de sohbete dahil olduğunda belli etmeden önce biraz etrafa bakınıyormuş gibi yapıp sonra ona baktım. Sevdası yüreğime düştüğünden beri o gözlere doğrudan bakamamıştım zaten. Aramıza da ufak bi sınır çizmiştim, tabii onun haberi yoktu. O sınırı asla keskin çizmediğimden ve bulduğum her boşluktan onu gözlediğimden de haberi yoktu. Erenay bana hep bakardı ama çoğunlukla göremezdi.

Yıldızlara bak, biz küçüktük | ArFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin