17

2.1K 155 248
                                    

Erenay arabasını park ettikten sonra Arda'ya veda ederken vermeyi unuttuğu poşetleri eline aldı. Sarışını öpüp koklarken dünyadan bu kadar kopuyor olmak korkutuyordu büyüğü. Arda'yı düşünmek günlük hayatında nefes almaya tekabül ediyordu. Burnunda kokusu, aklında pembe dudaklardan dökülen gülüşler. Erenay, Ardaydı. Arda'yı sevmekten de öte Arda olmuştu.

Yine sarışını düşündüğü için kıvrılan dudakları, evinin bahçesinde oturan bir başka sarışını görmesiyle yüzünde soldu. Üstelik sarışının gülen yüzü de az önceki gülüşü yakaladığını işaret ediyordu.

"Ne işin var senin burada?" Dedi çatık kaşlarıyla. Kenan'ı sahada, arkadaşlarıyla görmeye bile tahammülü yokken evinde görmek, az önce Arda'nın pamuk haline getirdiği sinirlerini germişti.

"Arda nerede diye sorunca seninle olduğunu söylediler." Dedi yüzündeki gülümsemeyle kafasını yana yatırırken. "Gelip kendi gözlerimle teyit edeyim dedim ben de."

Erenay elimdeki poşeti sıkarken kendini sakin tutmaya çalıştı. Çocuk bilerek yapıyordu, kendisini kışkırtmaya çalışıyordu. Erenay bunun farkındaydı ama Kenan'ın ağzından balküpünün ismini duymaya tahammülü dahi yoktu. Burnundan soluyordu.

Gözleriyle annesinin odasının kapalı ışığını kısa bir kontrol ettikten sonra ona döndü. "Yukarıda uyuyan anneme dua et." Diye uyardı ona istediğini vermemekte kararlı davranırken. Dişlerinin arasından konuştu. "Şimdi siktir git evimden."

Kenan adamın arkasına doğru bakıp parlak gözlerini arabanın içinde gezdirdi. Arda'nın burada olduğundan emin olarak gelmiş, kendini buna hazırlamıştı ama ikiliyi birlikte yakalamakta geç kalmıştı. İçinde bir taraf ise bu görüntüye maaruz kalmadığı için memnun hissediyordu. Oturduğu soğuk zeminden sinir bozucu bir yavaşlıkta kalktı.

"Havalar da soğudu ya." Diye mırıldandı ellerini birbirine sürterken. Aylak adımlarla Erenay'a yaklaşıyor, o yaklaştıkça kıvırcık olan öfkeleniyordu. Numaradan, ellerini kollarına sürttü. "Arda'yı sıkıca sarmışsındır diye umuyorum, zayıf çocuk sonuçta. O da çok üşümüştür."

Erenay gözlerini sımsıkı yumarken derin bir nefes aldı. Kenan'ın aralarındaki şeyi fark etmiş olması onu korkutmuyordu, yalnızca ona hiç güvenmiyor ve bunu başkalarıyla paylaşmasından korkuyordu. Yalnızca Arda için sessiz kalmaya çalıştı.

"Yıllar önce yediğin dayak sana yetmedi galiba." Dedi uyarır tonda. Bu oğlana olan sabrı giderek azalıyordu. Kendisinden küçük olmasına karşın daha uzun ve kalıplı oluşu Erenay'ı daha da tetikliyordu. Kenan tam önünde durduğu adama sinir bozucu bir gülüş verdi.

"Alper de sen de biraz sakinleşmelisiniz bence. İkinizin de ağzından beni dövmekten başka laf çıkmıyor."

Erenay'ın kaşları duyduğu isimle bir anlığına gevşedi. Sarışın olanın gülümsemesi büyüdü. Kaos Kenan'ı besleyen yegane şeydi ve kafasında oluşturduğu plan tıkır tıkır işliyordu. Ellerini ceketinin ceplerine soktu.

"Alper'e de mi bulaştın?" Dedi öfkeli ifadesini geri kazanırken. Kangren olan yeri kesip atmaya çalıştıkça Kenan giderek içeri sızıyordu. Emreyle bunu konuşacak ve şu anın, bu adamı son görüşü olduğundan emin olacaktı.

"Bulaştım denilemez." Dedi Kenan omuz silkerken. Alaylı ifadesi Erenay'ın yumruklarını kaşındırıyordu. İçine düşen huzursuzluğu baskılamaya çalıştı. Kenan tehlikeli biriydi ama bu kadar ileri gideceğini düşünmüyordu Erenay.

"Baktım herkes körebe oynuyor, gözleri açık tek kişi olmak biraz canımı sıktı." Etrafta dolaştırdığı gözlerini Erenay'ın yüzüne dikti. Adamın yakışıklı yüzü, bakımlı saçları ve kendine özgü havasına yakından bakarken Arda'yı anlamak hiçte zor değildi. Lafını unuttuğu birkaç saniyenin ardından kendine geldi.

Yıldızlara bak, biz küçüktük | ArFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin