11

2.8K 231 348
                                    

Bölümün bu kadar gecikme sebebi baştan 3 kez yazmış olmam çünkü içime sinmedi o yüzden mantık hatası varsa maruz görün lütfen <3

Çok uğraştım ya, yorumlarınızı bekliyorum bak ona göre hadi keyifli okumalar <3

-

Üç gün daha eklendi, Erenay totalde on günde sır oldu. Son gidişimin üstünden birkaç kez daha geçtim evinin önünden. Kimse istemedi bunu benden ama annesinin bahçesindeki maydanozlarını suladım. Bej rengi pantolonumun dizleri toprak oldu, bizimkiler uyuyunca boxerla oturduğum banyo zemininde ellerimle çitileyerek yıkadım.

On birinci günün sabahı beklediğim kadar rutin başlamadı. Annemler birkaç günlüğüne köye gitme kararı aldığı için iki kardeş tek kalmıştık evde. Marketten dönen abim sinirle girdi odaya. Yattığım yerden doğrulup kızarmış yüzüne baktım. Ne olduğunu sormak için sakinleşmesini bekleyecektim ama abim erken davrandı.

"Erenay gelmiş dün gece." Dedi. "Markette karşılaştık şans eseri." Yüreğim heyecanla dolarken konuşacak gücü bulamadım. Neden bu kadar öfkeli olduğunu, konuşup konuşmadıklarını ya da en önemlisi Erenay'ın nasıl olduğunu sormak istedim ama yapamadım.

Abim sarı saçlarını geriye taradı. Sıkıntılı bir nefes verdi. "Dükkana gitmem lazım." Dedi konudan olabildiğince uzaklaşarak. Benim verdiğim değere hiç benzemeyen, kardeşvari bir değer veriyordu Erenay'a. Hep en çok onu sevmişti abilerim içinden. İçten içe nasıl endişelendiğini biliyordum. Şortunun cebinden deri cüzdanını çıkarıp içini kurcaladı. Kenarları kullanılmaktan deforme olmuş kredi kartını bana uzatınca refleksle uzanıp aldım elinden.

"Bu niye?" Dedim. Ensesini kaşıdı. "Emre abinin doğum günüymüş akşam. Meydana git, ikimiz adına bir şeyler bak bugün." Kartı avucumda sıkarken başımla onayladım. "Alırım, abi." Dilimin ucundaki soru sesli yükselebilmek için dudaklarımı aşındırıyordu. Abim dolaptan aldığı bir tişörtle üstünü değiştirdi. Gerginlikle dizimi titrettim.

"Abi." Odadan çıkmak üzere olan abime seslendim bir anda. Kapıyı tutan abim omzu üzerinden bana döndü. "Erenay abim." Dedim. Adını günler sonra ilk kez kendi sesimden duyuyordum. "Gelecek mi akşam?"

Niye sorduğumu deşelemesin diye sessizce dua ettim içimden. Meraklı bakışlarımı ise örtebilecek bir karanlık yoktu dünya üzerinde. Kaşlarını çatsa da başını aşağı yukarı salladı abim.

"Gelir."

Odadan çıkıp gözden kaybolduğunda ayaklanıp güneşliği açtım. İyice görebilmek için alnımı cama dayadım. Erenay'ın evinin çeyreğini bile görmüyordu pencerem ama içinde atan kalbin varlığından haberdar olmak bile yetiyordu içimin dışımın aşka doymasına.

-

Abimin dediğini yapıp tüm öğleden sonramı Emre abime hediye bakmakla geçirdim. Maddi durumu yeterince iyi olduğundan işim zorlaşmıştı. Günün sonunda girdiğim son mağazada parfüm ve tişört almakta karar kılınca vakit kaybetmeden abimi aradım.

Beni alacakları yere yürüdüm. Beklerken birkaç çakıl taşı tekmeledim. Günlerdir bulduğum her aralıkta yan yana gelirsek vereceğim tepkileri düşünüyordum. Güzel yüzünü sertçe yumruklamak ile her santimini öpücüklere boğmak arasındaki ince çizgide kan ter içinde uyanıyordum. Gerçi biliyordum olacağı, Erenay'a yumruk diye uzanan elim yüzüne dokunmaya bile kıyamazdı. Rüzgarını bile hissettiremezdim hararetimin.

Sezen Aksu'yu en çok da bu saatlerde anlıyordum çünkü ne kavgam bitiyordu ne sevdam. Erenay'ı savaş meydanlarında sevmeye alışıktım. Karşı cephelerde olsak bile içten içe hep onun kazanmasını dileyerek sevmeye. Yenilgiye alışık değildi zaten, bilirdim. İlk yenilgisinde bile kilometrelerce öteye kaçmıştı. Kaçabilme hissini ise bilmiyordum, bana ondan öteye yol olmamıştı hiç.

Yıldızlara bak, biz küçüktük | ArFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin