15

2.8K 171 136
                                    

Bölüm atmayalı o kadar uzun süre oldu ki, burada mısınız hala diye bakmaya yüzüm yok çok üzgünüm şimdiden.

-

Sabah Erenay'ı görmek için hızla indiğim merdivenlerin sonu burnumun ucuna dek özlemle dolacağım bir güne çıkmıştı. Özenle toplanılmış çarşaflara uzunca baktığım saniyeler sonrası bana haber etmeden çıkıp gitmiş olmasına dargın düşmüştüm. Hayal kırıklığı ile dün giymesi için verdiğim tişörte uzandım. Yaka kısımlarında ona dair aromalar bulmayı umarak kokladığım tişört gerçekten de onun gibi kokunca fazla oyalanmadan ensemden çekip çıkardım üzerimdeki tişörtü.

Erenay'ın tişörtünü giymek için açtığımda ise içerisinden katlanılmış bir kağıt düştü. Elimdeki tişörtü hızla üzerime geçirip kağıdı yerden aldım. Bir yerden yırtılmış bir kağıt parçasıydı ve notun aceleyle yazıldığı belli oluyordu.

'Önce tişörtümü alacağını biliyordum.' diye başlıyordu ve utançla yüzümü buruşturmama sebep oldu. Bana yazacağı notu tişörtüne saklamak oldukça zekiceydi. Devamında annesi aradığı için erkenden İzmir'e gittiğini ve tahminen yarın gece döneceğini yazmıştı. Geldiğinde ise ilk beni bulacağını ve aslında sabah beni çok öpesi geldiğini ama abimin bizi görmesinden korktuğunu da. Veda edemediği için de çok üzgünmüş, beni aklımın alamayacağı kadar çok seviyormuş bir de.

Kağıdın ucuna çizdiği ufak yıldızlara kuru bir öpücük kondurdum. Veda etmesine gerek yoktu ve umarım hiç olmazdı. Gittiğimiz her yere birbirimizi de götürüyorduk. Erenay şimdilerde İzmir'e gittiğini sanıyordu ama bana sadece bir karış uzakta, sol göğsümde dinleniyordu aslında. Giydiğim tişört üzerinden kollarımı kendime sardım. Bu adamdan tek adım ötede evim yoktu.

Telefonumu alıp notunu 'tesadüfen' bulduğumu söyleyen bir mesaj attıktan sonra dikkatli olmasını ve onu çok sevdiğimi de söyleyen başka bir mesaj daha attım. Az da olsa akşamdan kalma haliyle yedi saat yol gidecek olması içimi pek serin tutmuyordu.

Akşamdan kalma abimi güçlükle uyandırıp duşa girmesine yardım ettim. Annemler akşam döneceği için kalkıp işinin başında görünmeliydi. Babamın yokluğunda dükkanı çok boşlamış, çalışanlarımızı da bu düzene alıştırmıştı. Toparlaması gereken çok şey vardı ama hala yazamazlık peşindeydi, çıkardığı gömleğini kafama atmaya çalışıyordu.

"Abim, gözünü seveyim hadi artık."

Omuzlarından ittiğim adamı evden dışarı çıkardım. Henüz evde tekken yapmam gereken şeyler vardı, bunlardan ilkiyse Erenay'dan dönerken üzerimde getirdiğim iç çamaşırını yıkayıp kurutmaktı. Annem görmeden onu sahibine teslim etmem gerekiyordu. Aklıma dolan her türlü anıyı ve içime dolan sıcaklığı es eçmeye çalışarak yine küçük banyomuza çekilip kaçamaklarımı temizlemek zordu, üzerinden o kadar geçmemesine rağmen özlemekte öyle.

-

Ertesi gün abim de ben de evden kaçma eğilimdeydik. Annem köyden döndüğünden beri evi ne kadar boşladığından bahsedip derin bir temizliğe girişmişti. İkimizin kurduğu rahat düzen bir anda evin eski haline dönerken tek yaptığımız annemin verdiği işlerin ucundan tutmaktı. Abim bir noktada dükkanı bahane edip kaçıyordu, işleri almaksa bana kalıyordu.

Erenay ile İzmir'e vardığında konuşmuştuk. Yeğenleriyle oynarken çektiği fotoğraflar galerimde en güzel köşeleri aldığı için telefonuma yeni bir şifre koymam gerekti. İzmir'den yola çıktıklarını bildiren bir mesaj aldığımdan beri ise sanki henüz dün görüşmemişiz gibi sızladı burnumun ucu. Adımlarımda sürüdüm heyecana bulanmış hasretimi.

Telefonum titreşince yatağımda uzanmayı bırakıp ekranı açtım. Yeni şifreme alışamadığımdan uzun sürmüştü mesaja girmem. İsmail yazmıştı, akşam halısaha yapalım diyorlardı ama abime ulaşamamıştı. Kendisine sorma gereği bile duymadan kabul ettim teklifini. Erenay dönene dek biraz vakti hızlandırmalıydım. Belki o da gelebilir, fikrine gitti aklım ama sormaya cesaretim yetmedi. Yola düşen aşkımı da sıkboğaz etmek istemedim gelsin diye.

Yıldızlara bak, biz küçüktük | ArFerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin