1. Bölüm: Kalbim

537 61 215
                                    

Başlama tarih ve saati alayım.


"Ruhunun diğer yarısıyla tanıştığında, başkalarıyla neden yürümediğini anlayacaksın."

-Tolstoy

Gecenin karanlığı içinde bulunduğum mekanı da sarmış durumdaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Gecenin karanlığı içinde bulunduğum mekanı da sarmış durumdaydı. İçimdeki karamsar his bir türlü yakamı bırakmazken şarkımı söylemek için sahneye adımladım.

Mekanda bulunan kişilerden küçük bir alkış yükselse de çok sürmedi. Sahnenin tam ortasında durdum. Kollarımı iki yana doğru hafifçe açıp bir reverans yaptım. Benim bu hareketimle arkada oturan müzisyenler önlerindeki müzik aletlerini çalmaya başladılar.

Ritim oldukça tanıdıktı çünkü sürekli olarak söylediğim şarkılardan biriydi. Çok sevdiğim ve sesimin tonu ile de uyuşan bir şarkıydı.

Belki kalbimdeki hüzünle de uyuşuyor olabilirdi. Ama kim bilir? Bunu ancak hüzün giderildiğinde öğrenebilirdik. Bu vakitten sonra giderilir mi? Muamma.

Onu bekliyordum. Onu bekliyordu. Ben ve hüzün dolu kalbim yıllardır onu bekliyorduk.

Bir sabah şu kapıdan çıkıp gelmesini, belki başka bir yerde onun yüzüne rastlamayı çok istiyordum. Çok, çok istiyordum ama onca özleme rağmen affedemiyordum. Kalbimi söküp atışını, o gittiği arabanın altında kalışımı dün gibi hatırlıyordum ve unutmayacaktım.

Ve sanırım ömrüm boyunca yalnız kalsam bile onu affedecek kadar yüce bir gönüle sahip olmayacaktım.

Bir sabah, tam da bu mekanın önünde beni terk edişini öğrenmemi unutmayacaktım. Saatler boyu o kaldırımda öylece oturmanın yükünü omuzlarım taşıyamayacak, bana gideceğini gelip söylemediği için onu affetmeyecektim. Gideceğini ondan başkasından duyduğum için onu affetmeyecektim.

Solan zambaklarımın yerine yenilerini vermediği her bir gün için onu affetmeyecektim.

Ben aklımda bu düşünceler kol gezerken şarkıyı bitirdim. Tekrar bir alkış koptuğunda gülümsedim ve bir reverans daha yapıp olduğum sahneden indim. Kırmızı elbisemin uçları yerde süründüğü için uçlarını biraz kaldırarak masalardan birine geçerken bir anda kapı açıldı. Daria elindeki lambayla içeri doğru adeta atladı.

Dışarıda deli gibi yağan bir yağmur vardı.

Daria'nın ıslanmış bedenine baktım. Gözlerinden heyecan, endişe benzeri bir duygu geçiyordu ama tam anlayamadım. Nefes nefese kaldığı her yerden belli oluyordu.

Ona doğru adım atacakken o bana doğru geldi. Nefesini düzene sokmak için çabalarken "Victoria," dedi. "Konuşmamız gerekiyor."

Bunu ben de anlamıştım. O yüzden onun elini yakaladığım gibi herkesten uzak masalardan birine oturdum. Etraftaki insanlar bize bakıyordu ama umursamadım.

Solmuş ZambaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin