3. Bölüm: İpler

131 35 31
                                    

Merhaba, merhaba ve merhaba 

"Üstümüze zaman yağdı, hüznümüz ondan..."

Yahya Kemal Beyatlı

Yahya Kemal Beyatlı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Günlerden neydi sahi? Geleli ne kadar olmuştu, gideli ne kadar olmuştu?

Ne hissetmeliydim ben? Gelişine sevinmeli miydim, üzülmeli mi? Onun gidişini unutmalı mıydım, dün gibi hatırımda mı tutmalıydım?

Belki de zamana bırakmalısın, Victoria.

Başımıza ne geldiyse o aptal zaman yüzünden gelmişti. Bir daha zamana bırakamazdım. Bir daha olmazdı.

Beni bırakıp giden kendisi değilmiş gibi benimle yakın olmaya çalışıyordu. Sanki araya yıllar girmemiş, sadece çıktığı bir iş gezisinden dönmüş gibiydi. Sanki neden gittiğini biliyormuşum gibi. 

Hayatım boyunca bilmediğim, anlamadığım şeyleri sıralasam sanırım en başta onun gidişi yer alırdı. 

Gidişi tüm dengeleri alt üst etmekle kalmamış bir de üstüne gelip toparladığım alanı tekrar dağıtmıştı. Beni asıl korkutan ise içimde bir yerlerde bu dağınıklıktan hoşlanan biri olmasıydı. Onun gelişi şerefine balolar düzenliyor, o baloya da içimde kelebekler uçuşturarak beni davet ediyordu.

Açıkçası oldukça cazip bir fırsattı. Kendimi onun kollarına atmak ve diğer hiçbir şeyi umursamamak... 

Güzel bir hayal ama olmaz. İpleri bırakamam. İpleri onun eline bırakamam. 

Çünkü bu sefer giderse biliyorum ki o ipler elimi kolumu bağlamayacak, boğazıma dolanacak. Ve eğer ben öleceksem bunu o yapmayacak, o sebep olmayacak. Ben olacağım, intihar eden ben olacağım, onun gidişi beni intihara sürüklemeyecek ama ben kendim intihara karar vereceğim.

Onun gittiği günden beri intihar benim için bir kaçış yoluydu. Bir gün eğer gelmeyeceğine emin olursam kendimi asacaktım. Buna ilk günlerde karar vermiştim ama sonrasında bunu bozmamıştım. Onu beklemeye devam ettiğimden olsa gerek böyleydi işte.

Ve şöyle bir şey de vardı ki ben o gelmeseydi şu günlerde ölü bulunmuş biri olacaktım. Çünkü içimde umutlu olan o yer yavaş yavaş umudunu kaybetmeye başlamıştı ve şu günler de kaybedişin son günleriydi. 

Sonra o gelmişti, yine. Gecikmek üzereyken gelmişti. İyi ki gelmiş mi deseydim, neden geldin ki diye yakınsa mıydım bilemiyordum ama öyleydi işte.

Bir nevi beni kurtarmış gibi olmuştu. Muhtemelen bilmeden yapmıştı. Ateşi onun söndürmüş olması kimin umurundaydı, yakan zaten o değil miydi?

Solmuş ZambaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin