Bizzat tanışabildiğime çok memnun oldum majesteleri."
San, Yuta'nın zarif ellerinden birini kendi yüzüne yaklaştırıp üzerine nazik bir öpücük kondurmadan hemen önce söylemişti.
Yuta, Alfanın iri gözlerindeki yoğun şehvet, çapkınlık ve kurnazlık parıltılarını net bir şekilde görebiliyordu. Yumuşak elinin üzerinde gereğinden fazla oyalanan sıcak dudaklar yüzünden kıpırdandı.
"Anlattıklarından çok daha güzelsiniz." Jaehyun ve Yuta'nın düğünü olduğu sırada önemli birkaç iş yüzünden orada değildi ve kızıl saçlı omegayı daha önce görebilme fırsatına sahip olmamıştı."Sadece sen mi geleceksin bizimle?"
Yuta Alfanın iltifatına cevap vermek yerine sordu.
Doyoung ile birlikte saraydan çıkacaklar ve gezeceklerdi.
"Jaehyun'un peşimize bir düzine asker koyacağını düşünmüştüm."
Söyledi ve kollarını göğsünde birleştirdi."Emin olun, bir düzine asker bile sizi benim kadar iyi koruyamazdı majesteleri."
San sırıttı ve geriye çekildi.
Ordudaki en iyi silahşör olarak tanınıyordu. Kılıç gibi yakın dövüş gerektiren bütün dövüşlerde en iyisiydi.Yuta'nın yanında dikilen ve sıkılmış Doyoung kollarını göğsünde birleştirmişti. Kızıl saçlı omegaya yaklaşıp koluna girdi ve aşağıdan güzel gözleriyle San'a baktı.
"Artık gidebilir miyiz? Majesteleri hamile ve burada ayakta dikilmesine sebep olarak onu yoruyorsun.""Önemli değil. Ama artık gerçekten de gidebilir miyiz?"
Akşam yemeğinde sarayda olması gerekiyordu yoksa Jaehyun çıldırırdı. Bu yolculuğa kendisi gelmek istemişti fakat Yuta reddettiği için San'ı göndermişti.San eğilerek iki omegaya da selam verdi ve yaklaşık dört insanın sığabileceği at arabasının kapısını açtı. Tanınmamak ve dikkat çekmemek için daha basit bir taşıma aracı seçmişlerdi.
Alfa, arabaya binen iki omeganın ardından giydiği gri renkli giysinin kapüşonunu başına geçirdi ve arabanın yanında duran atına bindi."Aman tanrım, çok rahatsız edici bir aurası var."
Yuta, arabanın içinde otururken söylendi.
"Ama çok yakışıklı, gerçekten de Jaehyun'un amcası mı? Hiç yaşlı görünmüyordu.""Jaehyun ile aralarında sekiz ile on yaş olmalı. O kadar da büyük değil. Ve evet gerçekten de çok rahatsız edici."
Sanki biri duyabilecek gibi sesini kıstı ve Yuta'ya doğru eğilip devam etti. "Saraya geldiğim ilk zamanlarda kraliçe ile dedikodusunu bile duydum. O nefes alan bütün omegalarla flört ediyor. Ama iyi bir dövüşçü, popülerdir."Yuta yüzünü buruşturdu ve saçlarını omzunun üzerinden arkasına attı.
"Her neyse, nasıl hissediyorsun? Akşama kadar serbest ve dışarıdayız! Seni göle götüreceğim. Şanslıysak gideriz!"Doyoung'un gözleri irileşti.
"Gerçekten mi? Girebilir miyiz? Aman tanrım çok heyecanlıyım. Yüzmeyi unutmuş bile olabilirim."Kızıl saçlı omega gülümsedi ve geriye yaslandı. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar iyi hissediyordu.
Elini karnına koydu ve artık altı aylık olan bebeğini sevdi.🍀
Yaklaşık üç saattir dışarıdalardı ve Yuta bunu daha önce yapmadığı için gerçekten de pişmandı. Birçok takı ve kumaş almıştı. Sarayda bunlardan çok daha pahalı ve kaliteli olanlar vardı fakat onları Yuta seçmiyordu sonuçta.
"Gerçekten yoruldum."
Yuta arabaya yeniden binerken söylendi. Arkalarında San, elinde alınan eşyaları tutuyordu.
"Hemen saraya dönelim majesteleri.""Ah.. hayır! Bizi yalnız olabileceğimiz bir göle götür. Yada herkesi ordan uzaklaştır umrumda değil."
Yuta, Doyoung'un Alfanın elindeki eşyalarını almasını izlerken söylendi.
![](https://img.wattpad.com/cover/263186579-288-k590682.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The King↝YuJae
FanficHerkes Jaehyun'u bu toprakların sahip olduğu en büyük İmparator olarak tanımlardı. Bilge, büyük bir savaşçı, vizyoner bir lider ve karizmatik. Bununla birlikte, İmparator aynı zamanda soğukkanlı ve acımasızdı.