Yuta'nın bitkin ve rahatlamış bedeni yarı çıplak halde masanın üzerindeyken Jaehyun'un güçlü kollarını ona sıkıca dolanmıştı.
Biraz dinlenip kendine gelebildiğinde biraz geriye çekilip yukarıdan Yuta'ya baktı.
Giydiği kıyafet omuzlarından aşağıya kaymış, dudakları kırmızı ve şiş, gözleri ise yanaklarına süzülmemiş yaşlarla doluydu.İmparator'un kendisini incelediğini fark ettiğinde başını kaldırıp karşılık verdi. Çok yakışıklı görünüyordu. Kısa süre önce zevk içinde kıvranırken ondan daha fazlasını istediği görüntüler aklına dolarken yanaklarının yanmaya başladığını hissetti. Hemen cılız kollarını Jaehyun'a dolayıp yüzünü saklamak için yanağını göğsüne bastırdı.
"Biliyorsun, odamız çokta uzak değil."
Yuta şikayet ederek söylendi.
Yine de onun yüzüne bakmaya cesareti yoktu.
Jaehyun kısık sesle güldüğünde bu onun gülüşünü duyduğu ilk sefer olduğu için hemen başını kaldırıp şaşkınlıkla gözlerine tekrar baktı.
"Gülerken o kadar da korkutucu değilmişsin."
Zarif ellerinden birini uzatıp alfanın bir usta tarafından yontulmuş gibi görünen çenesine dokundu.
"Birazcık sevimli görünüyorsun."Jaehyun'un alayla kaşlarından biri havalanırken Yuta'nın belindeki tutuşunu sertleştirdi.
"Sevimli mi? Bunu daha önce kimseden duymadığıma eminim ufaklık."Yuta onun neşesinin hala yerinde olduğunu görebiliyordu, kızmamıştı. Bu yüzden haylaz bir şekilde alt dudağını dişleri arasına alıp Jaehyun'un çenesinde ki parmaklarını aşağıya kaydırıp göğsüne kadar indirdi. Alfanın yarı sert aletinin hala içinde olduğu düşünülürse bu yaptığı oldukça cesurcaydı.
"Kimseye bana gülümsediğin gibi gülümsemediğin için olabilir."
Alfanın sert göğsünde duran zarif elini daha aşağılara indirip onun aletinin, içine sığmayan kısmını tuttu. "Eğer başka birilerine, özelikle de cariyelerine bu gülümsemeyi bahşediyorsan buna üzülürüm."
Elinin altındaki yarı sert aleti yeniden sertleştirmek için okşamaya başlarken konuşmuştu.
Süre boyunca hala alfanın gözlerine bakmaya devam ediyordu.Bütün bunları yaparken çok utanıyordu, yanakları alev alevdi fakat yine de devam etti. İnsanların korkutucu olduğunu söylediği, gerçekten de öyle olan bir İmparatorla evliydi. Fakat onun kendisine, herkese olduğundan farklı bir yanını göstermesini umuyordu.
Jaehyun bir süre konuşmadan Yuta'nın güzel yüzüne baktı.
"Çok güzelsin." Parmaklarını onun pembe tonlarındaki yanağında gezdirdi.
"Bu gece çalışacağım, beni bekleme ve uyu."Söyledikten sonra Yuta'nın zarif bileğini kavrayıp elini aralarından çekti. Dikkatlice aletini omeganın sıcaklığından çıkarıp pantolonunu düzeltti.
Yuta utanmış bir halde bacaklarını kapatıp başını Jaehyun'un aksine, duvardan tarafa çevirdi. Reddedilmek onu hem üzmüş hemde utandırmıştı.
"İyi değil miydim?"
Hala alfaya bakmıyorken sordu.Jaehyun bir şey söylemedi.
Fakat tek düşündüğü onun güzel ve saf yüzüne bakarken hissettikleri, onunla vakit geçirmekten ne kadar hoşlandığıydı. Bu asla istemediği bir şeydi. Jaehyun'un ilkelerine göre hayatında büyük bir zaafı olmamalıydı. Mantığını ve gücünü gölgeleyebilecek hiçbir şey istemiyordu. Bu yaşına kadar bir çocuk sahibi olmamasının sebebi bile buydu.Odadan çıkmadan önce iç çekme sesi duyduğunda başını çevirdi. Yuta'nın çıplak bacaklarının üzerine koyduğu zarif parmaklarıyla oynadığını gördüğünde derin bir nefes aldı.
Ağlıyor muydu? Alfa birkaç büyük adımda onun yanına varıp çenesini kavrayarak kendisine bakması için başını kaldırdı.Biraz önce gördüğü zevk mahmuru tatlı gözler, şimdi yaşlarla doluydu. Birkaç damla, yuvarlak şirin yanaklarına süzülmüştü. Burnu ise tıpkı dudakları gibi kızarmıştı.
"Ağlamanı istemiyorum."
Jaehyun biraz sert çıkan bir ses tonuyla söylendi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The King↝YuJae
Fiksi PenggemarHerkes Jaehyun'u bu toprakların sahip olduğu en büyük İmparator olarak tanımlardı. Bilge, büyük bir savaşçı, vizyoner bir lider ve karizmatik. Bununla birlikte, İmparator aynı zamanda soğukkanlı ve acımasızdı.