@rosepetalnovels Thanks for PERMİSSİON !
Faye, banyoda durduğu yere bir ağırlıkla çivilenmiş gibi hissetti, gözleri hala kapalıydı. Ağırlık, omuzlarından, göğsünden, her iki yanından da bastırıyordu. Nefes almasını zorlaştırıyordu, birisi onun ciğerlerindeki nefesi sıkıştırmaya çalışıyormuş gibiydi. Bu yeterince oksijen alamamış gibi hissettirdi. Ağırlık onu boğuyordu.
Faye'in kalbi zorlukla fakat göğsünde yavaş atıyordu, ve kafası zonkluyordu. Korkudan tüm bedeninin sallandığını ve bir kaç göz yaşı kapalı gözlerinden kaçtıkça boğazında keskin bir acı hissetti.
Faye, ağırlık omuzlarında kaybolunca ve tekrardan derin bir nefes alabildiğinde..
Sonra yavaşça gözlerini açtı, sadece boş bir banyo buldu. Pekala, tamamen boş değildi. Çoçuğun kahkağası küçük ve dar banyoda yankılandı. Bu tamamı karanlıkta oyalanan Faye'nin etrafını sardı. Güldü çocuk hala onun önünde duruyor gibi hissetti, o kadar gerçekti.
Faye arkasından aceleyle kapıya çarparak banyodan çıktı. Kapıya bakarak birkaç saniye durdu. Sonra yavaşça hiç arkasına bakmadan kapıdan uzağa yürüdü. Banyoyu geçesiye kadar gözleri banyo kapısındaydı, etrafında döndü ve aşağı kata koştu. Mutfakta oturan ve kahvaltısını yiyen annesinin yanına ulaşana kadar durmadı.
"Böyle aceleyle bir yere mi gidiyoruz?" dedi Catherine ve kapı aralığında duran kızına baktı, nefesleri ağırdı.
"E- evet" dedi Faye nefesleri arasında. "Kütüphaneye gidiyorum."
"Tamam, ben de on saat çalışmaya gidiyorum, bu yüzden kapıyı arkandan kilitlemeyi unutma." Dedi Catherine ve bakışlarını tekrardan gazetesine düşürdü.
"Dürüst olmak gerekirse her halükarda bile bu eve girebileceklerini sanmıyorum." Kendi kendine mırıldandı.
"Üzgünüm? Bir şey mi söyledin?" Dedi Catherine ve kahve bardağını ağzına götürdü.
"Sadece olacakları söyledim." Dedi Faye ve burdolabına yürüp yoğurt ve mevyesuyu çıkartmadan önce mutfak raflarındaki tahıllardan birini aşağı indirdi.
Milo mutfağa bakındı ve yüksek sesle miyavladı. Odanın bir tarafına yürüdü ve Faye'in yanındaki sandalyeye hopladı.
"Selam Mio." Dedi Faye ve eliyle Milo'un yumuşak tüylerini okşadı. "Şimdi beni sevmeye mi karar verdin?" Faye hafifçe güldü ve Milo tekrardan miyavladı.
"Beni sevdiğini biliyorum. Güzel, ben de seni seviyorum, kedicik."
Faye kahvaltısını bitirince korkunun içinde ilerlemeye başladığını hissediyordu ve zaten annesi evi terk edeli on dakika olmuştu. Dişlerini fırçalamayı atlamış, banyoya bir kere daha gitmeyi reddetmişti. Bunun yerine çantasından bir sakız paketini çıkarttı ve bir tane aldı. Aynaya hızlı bir bakış attı ve boynundaki morluğun hala belli olduğunu anladığında sertçe yutkundu.
Mutfağa koştuğunda sakız kapağını unuttuğundan banyoda çok korkmuştu. Annesi bunu görmüşmüydü? O hep merak etmişti, çocuğu onun çervesinde hissetmesinden içinde farklı bir tür panik hissetmesi. Ama bir şeyler söyleyecek miydi?
Faye bir eşarp yakaladı ve çürüğün çevresine sardı, mümkün olduğunca iyi kapatmaya çalışıyordu. İlk kata inmeden önce birkaç saniyeliğine aynanın önünde kaldı, evin anahtarını aldı ve kapıyı açtı. Evan'ı evin önünde görünce süpriz bir çığlık Faye'in ağzından kaçtı. Elini kapıya vurmak için kaldırmış giiydi.
"Evan?" Faye bağırdı. "Burade ne yapıyorsun?"
"Seni ziyarete geleceğim demiştim, dememiş miydim?" Evan cevapladı ve bir adım ileri atıp kollarını Faye'e sardı. Faye'in suratında bir gülümseme belirdi ve yüzünü Evan'ın boynuna gömdü, onun tanıdık kokusunu içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haunted || h.s (Türkçe)
Fanfiction"Romeo öldüğünde, Alıp küçük yıldızlara böl onu; Göğün yüzünü öyle bir güzelleştirecektir ki, Bütün dünya geceye aşık olacak, Ve tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe. ― William Shakespeare (Juliet, Romeo'dan bahsederken.) 19 Haziran 1924, Lon...