Oy ve yorum bırakan herkese çok teşekkürler.
@rosepetalnovels Thanks for PERMİSSİON !
_______________________________________
Harry, neden hala hep evdeydi diye kendine sorardı. Neden anne ve babası da kapana kısılmamıştı, olması gerektiği halde ? Neden onlar gitmişti ancak o değil ? Ölümden sonra bile dakikasına aynı halde olan anne ve babasını görmüştü. Neden onun huzur içinde olmasına izin verilmemişti? Şu an ailesi ile birlikte olabilmek için herşeyi yapardı. Eğer sadece kendisin geçebileceği evlerini, kendilerine ait tutamadığı için suçlu hissediyordu.
Başta, boş evde çok yanlız hissediyordu, kendisini ve ailesini kaybeden bir çocuktan fazlası değildi, ve o içindeki herhangi bir boşlukta kaybolduğundan emin değildi. İlk iki ay boyunca polisin onları öldüren adamları yakalayacağını ummuştu, ve biraz huzur yolu bulabileceğini. Ancak polis soruşturmayı kapattığında, birşeylerin farkına vardı, onlar onun ailesine dair hiçbirşeyi umursamamıştı, çünkü onlar sadece bunu zorunda oldukları için yapmıştı, istedikleri için değil. Onlar için gerçekten önemli değildi, yoksul bir aile oldukları, Harry'nin ailesi oldukları için, zaten ölmüşlerdi. Her halukarda bulmamışlardı, değil mi ? Ama onlar burada yanılıyorlardı. Harry biliyordu. Harry herşeyi biliyordu. Onların ne kadar bencil olduklarını, insanların, ve bunun için onlardan nefret ediyordu. Fakat bu insanlara karşı büyüyen nefretinin sadece başlangıcıydı.
***
"Sana söylemiştim. " Onlar, onun odasında dururken Faye'nin babası söyledi. "Lambanda hiçbir terslik yok. Bahse girerim ki ay ışığı sana küçük, hileli bir oyun oynuyordur. " diye ekledi ve kızının omzuna bir sıvazlama verdi. "Aşşağıya gelmelisin. Uyumadan önce annen ve ben seninle konuşmak istiyoruz. " Faye, iç çekti ve odasından çıkan babasını takip etti. O zaten ne hakkında konuşacaklarını biliyordu. Onlar yaz boyu Londra'da çalışırken onu evde bırakmak için gidiyorlardı, üstelik babasının olan çok küçük bir dairenin olduğu yerde.
"Otur." dedi babası ve salona ulaştıklarında koltuğu işaret etti. Faye'nin annesi zaten koltukta oturuyordu. Her ikisi de yüzlerindeki endişeli bakışla Faye'ye baktı.
"Bura taşınma kararımızın nedenini hala hatırlıyorsun, değil mi ? " dedi annesi ve Faye'ye soluk bir gülümseme verdi.
"Evet, çünkü babam her zaman bizden uzakta olmaktan bıkmış. Bu yüzden bize daha yakın olan Londra'ya taşındık. " Faye cevapladı, ve anne ve babası birşey söylemeden önce yine konuşmaya zamanı oldu. "Ama hiçbirşey değişmedi, değişti mi? Şimdi her ikiniz de Londra'da çalışacaksınız ve bir daire kullanacaksınız. Birlikte daha fazla vakit harcayabileceksiniz, ama ben değil. Neden sadece Londra'dan hepimizin yaşayabileceği bir daire almadın? "
"Faye, Londra'da yaşamak çok pahalı. " Dedi kızın babası. " Ve Londra'da bile sayıca dairelerde çalışırken, burada kalacağımdan şüpheliyim. " diye ekledi, kızı daha iyi hissettirmek için deniyordu.
"Tatlım, bu şimdi böyle oluyor. Babanın çok çalıştığını biliyorsun, ve yorulduğum için daha yakın bir hastanede iş bulacağımı size söyledim, ama her zaman istediğini elde edemezsin. " dedi annesi, bu Faye'yi daha iyi hissettirecekmiş gibi. Onu hala o evde bırakıyorlardı. "Gerçekten gerek olmadıkça Londra'da kalmayacağız, söz veriyorum. " Faye ona hızlı bir bakış verdi. Annesin iş sonrasında eve gitmek için herşeyi yapabileceğini biliyordu, ama aynı zamanda annesinin her zaman hastanede uzun ve geç saatlerce çalışacağını ve neden aniden değiştiklerini biliyormuydu?
"Evet. " dedi Faye ve elini onun dağınık saçlarını yönlendirdi. "Eh, her zaman Milo var. " Oturma odasında onların yürüyen kedisini gördüğünde sadece ekledi. Kedi bir saniye durdu ve buzlu mavi gözleri ile baktı. Faye, gelmesi için küçük bir jest yaptı ancak o sadece alçak bir miyav verdi ve uzaklaştı.
"Teşekkürler Milo, bende seni seviyorum. " dedi Faye, ve annesiyle babasına kısa bir bakış atmak için döndü. "Bak, herkes sadece beni bırakıyor. " diye ekledi ve kollarını göğsünde kavuşturdu. "Herkes."
"Faye." dedi annesi biraz rahatsız olmuşca. "Kes artık, senin her zaman şikayet etmenden gerçekten bıktım. Hiçbirşey değişmeyecek. Burada yaşayacağız ve baban ve ben Londra'da çalışacağız ve böyle olacak. O kadar. " diye ekledi.
"Özür dilerim. " Faye cevap verdi, omuz silkti ve ayağa kalktı. "Şey, ben yatağa gidiyorum. İyi geceler."
Faye'nin ayakları onu yukarı götürdü. O sadece odasından aşşağı inmek ve ailesi ile gerçekten gereksiz yere konuşmak için biraz erken çıkmıştı, bu da pek iyi sonuçlanmamıştı. Tavanda asılı lamba, olağan üstü sıradanlıkla parlıyordu, ve kısa bir an için lambaya baktıktan sonra dolabına doğru yürüdü ve çekmeceyi açıp bir kazak ararken pijamalarını görünce kız hatırladı. Pijamalarını değiştirdiği zaman,kız yatağına yürüdü ve uzandı, bahtaniyeyi vücüdunun etrafına sıkıca sardı. Onun karanlık gözleri odasına baktı. Tek ışık pencereden gelen, hala perdesi eksik olan ve odayı gri ve kasvetli yapan histi. Ama uzun bir karaltı Fye'ye düşmeden ve o ağır göz kapaklarını kapatmadan önce uzun sürmedi.
Evde sessizlik olunca, bir figür yatak odaların birinin penceresinde belirdi. Harry'nin korkunç ve yaralı yüzünün bir yansıması pencerede görünür oldu ve uzunca bir karanlık gölge, soğuk zemin üzerine döküldü. Çocuk etrafında döndü ve odanın geneline baktı, bir kız onun yatağında uyuyordu. Kızın derin uykusundaki ağır nefeslerinden dolayı üst gövdesi hafifçe hareket ediyordu. Harry, ifadesiz bir yüzle yatağa yürüdü ve kızın seviyesine gelmek için eğildi. Onun yüzü rahat ve huzurluydu, pembe renkli dudakları hafif aralanmış ve uzun saçları yastıkların üzerine yayılmıştı. Harry, biraz daha yaklaştı ve ellerinden birini kızın yüzüne taşıdı, yavaş yavaş yüzünün üzerindeki saç tellerini temizledi.
"Bu evdeki çoğu zamanı yanlız geçireceğini duydum." Harry, düşük ve kısık bir sesle söyledi. Sonra dikkatlice parmaklarını Faye'nin teni üzerinde geri hareket ettirdi. "Seninle oynamaktan zevk alacağım." Ağzının kenarları yukarıya duğru kıvrılıp bir sırıtma yarattı. Bu arsız bir sırıtma değildi o hayattayken arkadaşları ve ailesi bunu sık sık görmüşlerdi. Bu herkesi korku içinde titretecek karanlık ve kötü bir sırıtmaydı.
Aşşağı koridordaki yatak odasında Faye'nin annesi işe gitmek için uyanmıştı. O her zaman yaptığı gibi ona bir elveda öpücüğü vermek üzere kızlarının odasına gitmeden önce hazırlandı, ne kadar geç olmasına rağmen. Kadın kapı koluna elini yerleştirdi ve kapıyı araladı. Kızının odasında ne gördüyse çığlık attı. Çığlık evde yankılandı ve kocasını uyandırdı. Kızının odasında gördüğü çocuk kalktı ve ona döndü. Eğer onun gözleri olsaydı, onlar içine doğru koyulaşırlardı, ama koyulaşmıyorlardı. Sadece iki kara delik vardı. O yacaş yavaş eğilmeden önce carpık bir gülümseme çocuğun yüzünde belirdi. O zaman, o gitmişti.
"Catherine?" Kocası, aşşağı koridordan eşine ulaşmak için aceleyle bağırdı. "İyimisin?"
"Faye'nin odasında duran genç bir adam vardı" dedi Catherine. Onun vücudu titriyordu. "Bir saniyeliğine oradaydı ve sonraki saniye gitmişti."
"Ne-neler oluyor?" dedi Faye yorgun bir sesle, ardından kendisini dirseğine dayadı. "Ne yapıyorsunuz?"
"Hiçbir şey, uyumaya geri dön." dedi babası ve ona güven verici bir gülümseme verdi.
"Bunu uydurmuyorum, Jonathan. " Annesi, Catherine, dedi. "Orada yatağın yanında duruyordu. " ekledi ve bir an önce genç adamı gördüğü yeri işaret etti. Onun karanlık göz cukurlarının görüntüsü zihninde yanıyordu.
"Hiçkimse bir anda ortadan kaybolamaz, eminim ki sadece bir hayel görmüşsün." dedi Jonathan ve eşinin etrafına kolunu koydu. "Ya da belki sadece biraz streslisin, taşınma ve yeni işin nedeniyle. Ama sana garanti veriyorum, bizim evimizde kimse yok." Catherine bir süreliğine kocasına baktı. Ne gördüğünü biliyordu, kalbinin göğsünde sertçe atması bunun bir kanıtıydı. Ama bu konuda daha fazla birşey söylemedi. Onun yerine kızına yürüdü ve alnına bir öpücük yerleştirip ona bir gülümseme verdi.
"Sonra görüşürüz." dedi Catherine. Faye ona güçsüz bir gülümseme verdi, cevap vermek için aşırı yorgundu, ve tekrar uzandı. Anne ve babası odayı terk ederken kapanan kapıyı duydu. Faye için tekrar uykuya dalmak zor değildi, ama anne ve babasının konuşmaları hakkında kendisine soru sormadan önce değil. Genç bir adam, yatağının yanında duruyordu.
____
HADİ HOŞÇAKALIIIIN!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haunted || h.s (Türkçe)
Fanfiction"Romeo öldüğünde, Alıp küçük yıldızlara böl onu; Göğün yüzünü öyle bir güzelleştirecektir ki, Bütün dünya geceye aşık olacak, Ve tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe. ― William Shakespeare (Juliet, Romeo'dan bahsederken.) 19 Haziran 1924, Lon...