Selamlar
Yeni bölümle karşınızdayım.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
Birilerini etiketlerseniz çok mutlu olurum.
İyi okumalar!
____________________⍟⍟⍟____________________
"O zaman... Başlayalım!" Yaoyorozu'nun bağırışı ile takımca ormanın biraz içine koştuk ve bir yerde durduk. "10 kişiyiz bu yüzden ikişer ikişer ayrılalım." Diye öneri sundu Tokoyami. "Momo bu çantaları verdi. Bulduğunuz figürleri bunların içine koyabilirsiniz." Diyerek hepimize birer çanta verdi Hagakure.
Bel çantası tarzında bir şeydi. Çantayı kafamdan geçirerek bir kolumu da geçirip çapraz bir şekilde taktım. "Hızlı olmamız gerek. Bakugo ve Kaminari siz şu tarafa gidin , Tokoyami ve Sato siz gölün etrafına bakın yukardan. Uraraka ve Midoriya siz de bu taraflara bakın."
Hagakure ve Jirou bakşa bir tarafa giderken , ben ve Todoroki kalmıştık... Yine. "Ne tarafa gidelim?" Diye sorduğunda onun arkasını işaret ederek yürümeye başladım. "Buradan gidelim biz de." Bir yandan yürürken bir yandan da etrafa bakıyorduk.
Çalılıkların arasına bakarken küçük bir şey görmem ile çalılıkları iyice açtım. "Bir tane buldum!" Diyerek küçük çantama koydum figürü. Yürüyerek etrafı aradığımızda yaklaşık 7 figür daha bulmuştuk.
Shoto olduğu yerde durdu , ne olduğunu anlamak için durup ona baktığımda elini yüzüme uzattı. Şuan durup onun dokunuşunu hissetmeyi o kadar çok isterdim ki... Fakat kendime hakim olmak zorundaydım.
Parmak uçları yanağıma değdiğinde irkilerek geri çekildim. Soğuktu. Shoto bu tepkime anlam veremeyerek bana baktı. "Mesafelisin." Bakışlarımı kaçırarak aramaya devam ettim. "Mesafeli değilim , olması gereken bu değil mi?" Diye sorduğumda hala arkada dikiliyordu.
"Olması gereken mi? Aramızdaki çekimi red mi ediyorsun?" Dediğinde olduğum yerde kaskatı kesildim. Çok açık konuşuyordu...
Ona döndüm. "Hayır , aramızdaki çekimi reddetmiyorum. Sadece..." Zorla derin bir nefes aldım. Bu neden bu kadar zordu? Neden onu bu kadar önemsiyordum lanet olsun. Ne diyebilirdim ki? Ben ajanım Todoroki-kun , biz olamayız mı?
Bana doğru yaklaştı. Elini uzatıp önüne gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. Her dokunuşu üzerimdeki hakimiyetini arttırıyordu. "Ya sana bir şey olursa?" Onu düşündüğümü düşünmesini istemesem de ağzımdan yalnızca bu kelimeler çıkıyordu.
"Bana bir şey olma ihtimali seni korkuttuğu için mi mesafelisin?" Kafamı olumlu anlamda salladım. Eli yanağımda yerini aldı ve okşamaya başladı. Gözleri dudaklarıma kaydığında titrek bir nefes aldım. "Bunu... yapmamalıyız. Senden uzak durmaya çalışsamda bir şekilde üstümde hakimiyetini kuruyorsun. Aklımı kaybettiriyorsun bana."
"But İ'm into it." Diyerek otobüste dinlediğimiz şarkıya gönderme yaptı.
(Ama ilgi duyuyorum.)
Çenemden tutarak hafifçe kafamı kaldırdı. Dudakları benimkilerin üzerine kapanmadan önce fısıldadım. "Nolur... Yapma." Yumuşak bir şekilde dudaklarımı öperken diğer eli ile belimi tutarak beni kendine bastırdığında mırıldanarak inledim.
Dili dudaklarımın üstünde gezindiğinde hafifçe ağzımı araladım. Dili ağzımın içinde hareket ederken dilimle buluştu. Sonra dilini geriye çekti. Öpmeyi bıraktı fakat geri çekilmedi. Gözlerimi açtığımda gözlerindeki duygu kırıntıları yutkunmama sebep oldu.
Tutku ve... Aşk. Gerçek bir sevgi.
"Yapma Todoroki-kun..." Baş parmağını dudaklarımın üstüne koyarak susturdu beni. "İlk defa böyle şeyler hissediyorken... Bu hisleri red mi ediyorsun? Sende böyle hissetmiyor musun?" Diye fısıldadı. Kalp atışlarım hızlanırken kendimi geriye çektim.
"Hissediyorum ama... Anlamıyorsun." Kendimi açıklayamadığım için sinirlerim bozuldu. Ellerimi saçlarıma geçirdim sinirle. Gözlerim dolmaya başladığında lanetler okudum. "Ben sana iyi gelemem. Geçmişim bile bu kadar karanlıkken nasıl aydınlığa çıkarabilirim seni? Bana güvenme , çünkü sana zarar gelebilir."
"Nasıl bir zarar gelebilir? Daha açık konuşur musun Asami? Benim geçmişim çok mu aydınlık sanki? Aissh sikeyim." Sinirle ellerini saçlarıma geçirdiğinde bana arkasını döndü. Ağzından ilk defa bir küfür duyduğum için gözlerim büyüdü. "Geçen gün ki olay... Yani suikastçı. Eğer yer değiştirmeseydim o ok sana..."
Ağzıma kapanan eliyle sustum. Gözleri mi dolmuştu? "Neden ikimizi de yana atmak yerine beni öperek yer değiştirdin o zaman?" Diye sorarak elini ağzımdan çekti. "Çünkü dokunuşların benim sağlıklı düşünmemi engelliyor." Benden izinsiz hareket eden gözlerim önce gözlerinde oyalandı daha sonra dudaklarında. Yutkundum , yine ve yine aklımı kaybetmiştim.
"Şuanda ne yapmak istiyorum biliyor musun?" Diye sorduğunda merakla ona baktım. "Ne yapmak istiyorsun?" Ağzımdan dökülen cümleleri bekliyormuş gibi konuştu. "Seni şu lanet ağaca yaslayıp vücudunun heryerine , santimi santimine öpücükler kondurmak , boynunda bana ait izler bırakmak ve... Seni hissetmek istiyorum. Bunların hepsini büyük bir çoşku , heyecan ve aşkla , hislerle yapmak istiyorum..." Fısıltısı tenimi yaktı. Zorla yutkunduğumda gözleri boğazıma kaydı.
Telekinezi ile beynimiz de yankılanan sesle irkildim. "Kirishima Eijirou elendi." Onun etkisinden kurtulmuş bir şekilde geriye çekildim. "Daha sonra konuşalım. Şimdi şu yarışa odaklansak iyi olur." Daha ilerilere giderek 10 tane daha bulduğumda onları da çantama attım.
"Sende kaç tane var?" Diye sordum Shoto'ya. "17 tane sanırım." Elimdekileri de saydığım da 13 tane vardı. "Tam 20 tane bulmuşuz. Diğerleri ne yaptı acaba?" Büyü kitabını çıkararak bir büyü yaptığımda sırtımda beliren ateşten oluşan kanatların yardımıyla biraz yukarıya uçtum. Etrafa göz gezdirip kimin nerede olduğuna baktıktan sonra yere indim.
"Bakugo ve Kaminari'yi gördüm. Onların yanına gidip kaç tane bulduklarına bakalım." Başıyla onayladı. Ben uçarken Shoto buzları ile beni takip ediyordu. Bakugo ve Kaminari'ye ulaşınca yere indim ve kanatları büyü ile yok ettim.
"Oi! Kaç tane buldun ucube?"
"13 tane , sen kaç tane buldun?"
"5 tane bulabildim. Nerede bu lanet All Might figürleri!" Diye söylenerek çantasını işaret etti. "Aramaya devam edelim." Biraz daha dolandıktan sonra Hagakure ve Jirou da bize katılmıştı. "Kaç tane buldunuz?"
"Bende 13 tane var , Shoto da 17 tane Bakugo ve Kaminari de de 9 tane var." Dediğimde Hagakure sevinçle yerinde zıpladı. "Bizde 7 tane bulduk!! Kazandık o zaman!" Zoraki gülümsediğimde Bakugo elini omzuma koydu.
"Mandalay!" Diye bağırdı Hagakure. Nasıl olduysa Mandalay yanımızda bitti. "Sen nerden çıktın be?"
"Bir sihirbaz sırlarını asla söylemez!Herneyse," Hagakure 36 tane bulduğumuzu söyledikten sonra Mandalay telekinezi ile herkese siyah takımın kazandığını söyledi. "Bu yarım piç nasıl benden daha fazla bulabildi?" Bakugo'nun söylenmelerine sessiz kalarak kampa geri döndük.
____________________⍟⍟⍟____________________
Bölüm bu kadardı.
Nasıl buldunuz?
Oy vermeyi unutmayın lütfen.
Hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love And Betrayal | Shoto Todoroki
FanfictionVillian olan Asami'nin U.A.'ya ajan olarak gönderilmesi iyi bir fikir miydi? Yoksa Villian'ları bitirecek kötü bir hamle miydi?