Mustafa'ya kısa bir bakış atarak sıkıntılı bir nefes üfledim. Üç gündür hayattan soyutlanmış gibiydi. Tadı tuzu yoktu, kendisini kötü hissediyordu.Çünkü hoşlandığı kızın sevgilisi olduğunu öğrenmişti.
Fatih ona döndü ve bir elini ensesine atarak ovuştururken ağzında bir şeyler geveledi. Kendisini suçlu hissettiğini biliyorduk.
"Kardeşim özür dilerim." dedi mırıltıyla. Masadaki herkesin bakışları ona kaydığında devam etti. "Ben verdim bu taktiği sana, gerçekten çok üzgünüm."
Mustafa gülümsedi. "Senin suçun yok kanka rahat ol, tüm aptallık bende. Ne diye kızı araştırmadan karşısına dikilirsin ki? Böyle olacağı belliydi zaten."
Yanımda oturan Mustafa'nın omzuna kafamı koydum. "Ya Mustafa ne aptallığı, deme öyle. Burada kimsenin suçu yok. O kızın bile yok."
Kafasını aşağı yukarı salladığını hissettim. "Haklısın, en masum o."
Dilan dudaklarını birbirine bastırdı. Tereddütte kalarak Mustafa'ya baktı. "Mustafa yanlış anlama ama taş çatlasa bir hafta oldu. Sen bu kızdan ne ara bu kadar hoşlandın?"
Hepsinin bakışları Mustafa'ya dönerken benim kafam omzunda olduğu için tam karşıma bakıyordum. Tuğrul'a...
"Bütün bunlar sadece kıza olan hoşlantımdan değil. Tamam yalan yok sevgilisi olmasına üzüldüm ama kafama taktığım şey sevgilisi olan bir kıza açılmak. Resmen tüm sınıfın gözünde şerefsiz, pezevenk bir insanım." dedi ve kendini geriye çekerek kafamı omzundan kaldırmamı sağladı. Daha sonra o yüzünü omzuma gömerek inledi. "Allah'ım al canımı çok utanıyorum!"
Mine dudaklarını büzerek geldiğimizden beri ilk defa konuştu. "Deme öyle Mustafa Allah korusun. Merak etme bu konu birkaç güne unutulur gider. En azından kıza olan hislerin bizim sandığımız kadar fazla değilmiş. Bence bu büyük bir artı."
Hala yüzü omzumdayken sırıtarak elimi saçlarına götürdüm ve karıştırdım. Bu hayatta en sevdiğim şeyin Mustafa'nın kıvırcık saçları olduğuna karar vermiştim, ilk üçteydi ama ilk sıradaydı. O kadar tatlı duruyordu ki.
"Tamam ya hepimizin var utanç dolu anıları. Değil mi gençler?" diye sordum hepsine bakarak.
Mine gülerek elini salladı. "Utanç benim ikinci adım kanka." Gülerken gözlerim Dilan ve Fatih'e kaydı. Dilan yavaş yavaş kırmızıya dönen suratını yana çevirdi, Fatih ise ona bakıyordu.
Hm?
Mine de onları fark ettiğinde sırıtarak Mustafa'nın üzerinden bana yaklaştı. "Bunların da var utanç dolu anıları galiba."
Biz gülerken Mustafa aniden kafasını omzumdan kaldırdı ve Mine'yle kafaları tokuştu. Mine kısa bir çığlık atarken Mustafa acıyla inledi.
"Ya Mustafa senin kafana şey yapayım ya!" diye bağırarak elini alnına götürdü. Mustafa kafasının sol tarafını tutarak gözlerini kapatmıştı.
Herkesin gözü Mine'nin çığlığı yüzünden bizim tarafa dönerken Tuğrul'la göz göze geldik. O kadar kısa bir andı ki bu benim uydurmam bile olabilirdi. Saniye geçmeden hemen gözlerini başka bir yere çevirdi. Yani başka bir kıza...
Baktığı kıza dönerek gözlerimi ona diktim. Sarışın bir kızdı. O arkadaşlarıyla sohbet ederken Tuğrul onu izliyordu. Bir Demet vakası daha mı?
Bunu görmek istemiyordum.
Zorlukla yutkunarak ayaklandığımda Tuğrul da ayaklandı ve kızın yanına yürüdü. Öylece yerimde durarak onu izledim. Hızlı adımlarla o masaya ilerledi ve kıza bir şeyler söyledi. Kız birkaç saniye sonra ayaklanırken ikisi birlikte kantinden çıktılar.
Gözlerimi kaçırarak bizimkilere döndüm. Hepsi beni izliyorlardı. Boğazımı temizledim. "Siz... nasıl oldunuz?" dedim Mine'yle Mustafa'ya.
"İyiyiz." diye mırıldandı Mine. Mustafa da elleri hâlâ kafasındayken kafasıyla onayladı. "Tamam ben bir sınıfa çıkayım. Sonra konuşuruz."
Hepsi onaylarken hızla kantinin çıkışına yöneldim. Sürekli Tuğrul'u görmek, sürekli Tuğrul'u başka kızla görmek bana acı veriyordu. Evet hâlâ aptal gibi onu seviyordum ama bu onunla birlikte olacağımı göstermiyordu.
Onunla bir daha asla birlikte olamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eski sevgili
Short Story|tamamlandı| her gün farklı kızları parmağında oynatan sen, bir kızın oyununa geldin tuğrul akdem. texting düzyazı