Geldiik mi zurnanın zart zort zurt zürt her türlü şey dediği bölümeYazar anlatımıyla yazdım haberiniz olsun
•
Bilinmeyen Numara : Geldin mi
Tuğrul : Evet ama seni göremiyorum
Bilinmeyen Numara : Tuğrul
Bilinmeyen Numara : Yavaşça arkana dön
•
Tuğrul, mesaja görüldü bırakarak elinde tuttuğu poşetleri daha sıkı kavradı ve derin bir nefes aldı. Bilinmeyen arkasındaydı, birazdan onu görecekti ve kalbi yerine dar gelircesine deli gibi atıyordu.
Elinde tuttuğu poşeti aralayıp içindekilere gülümseyerek göz gezdirdi. İstediklerini almıştı, çikolatalı süt, karam, şıpsevdi sakızları... onun için hepsinden bulabildiği kadar almıştı.
Diğer poşete de bir göz attı. Dün onun üzülüp annem izin vermiyor diyerek alamayıp kedi kulakları olan pembe kazağı bulmuştu. Sabah erken saatte uyanmış, tüm mağazaları gezmiş ve birisinde bulup bedenini bilmediğinden en büyük bedenini almıştı.
Gözlerini kapatıp arkasını döndü ve bilinmeyenin şu an tam karşısında olduğunu bilerek gülümsedi. Sert bir yutkunmanın ardından yavaşça gözlerini araladığında vücudu aniden buz tutmuştu. "Senin ne işin var burada?"
Karşısındaki kişi alayla güldü ve elini başının hizasına kaldırdı. "Selam Tuğrul, nasılsın?"
Tuğrul, şoka girmiş bir şekilde sadece ona bakıyordu. İmkansızdı, şu an karşısında olması imkansızdı. Bilinmeyen olduğuna inanmadan kafasını iki yana salladı. "Ben birisiyle buluşacağım, sen neden buradasın?"
Karşısındaki beden kahkaha atmaya başladığında Tuğrul yavaşça yutkundu. İnanmak istemiyordu, o değildi o kadar emindi ki bundan. Kahkahasını kesip gözlerini ona dikti. "Ben de birisiyle buluşacaktım ve...o kişi de geldi."
Tuğrul'un dudakları aralandı, ne söyleyeceğini bilemeden öylece bakakaldı. Gerçekten o muydu? Bunca zaman başka biri sandığı kişi karşısındaki miydi? Dudakları aralandı ve yavaşça soludu. "Sen miydin, bunca zamandır benimle konuşan sen miydin Demet?"
Demet, duyduklarıyla tekrardan kahkaha atmaya başladı. Tuğrul'un bu hâli neşesini yerine getirmişti. Şu an öyle bir hâldeydi ki Tuğrul bir şeyi fark edemeden sadece Demet'i sorguluyordu.
"Benim olmama neden bu kadar şaşırdın ki Tuğrul? Sana tüm kızların ahının mutlaka çıkacağını söylemiştim. Gerçekten ne bekledin, karşına seni çok seven, mutlu olacağın birisinin çıkmasını mı?" Demet hâlâ kendisine bakan Tuğrul'u tiye almaya devam etti. "Mutlu olacağını mı sandın? Kendini nasıl olur da mutlu olmaya layık görürsün?"
Tuğrul'un bedeni, kandırılmanın hissiyle titremeye başlarken parmak uclarına kadar uyuşmuş gibi hissediyordu. Elindeki poşetler yerle buluştuğunda Demet'in gözleri oraya kaydı. "Ne bunlar böyle?"
Tuğrul, cevap vermeden kafasını aşağıya eğdi. Bilinmeyen için almıştı, istediği her şeyi almıştı fakat ona verememişti. Bunlarla beraber kalbine bir ağırlık çöktü. Sol elindeki fark etmeden sıkı sıkı tuttuğu telefonu titrediğinde sert kavradığını fark edip tutuşunu gevşetti. Tekrar bir mesaj geldiğinde Demet ondan bir adım uzaklaştı ve aşağılayan bir biçimde uzun uzun süzdü. Ona acıyordu.
"Ben değilim Tuğrul, sevinebilirsin." Kısık sesle söyledikleriyle Tuğrul'un bakışları aniden ona dönmüştü. "Ne?"
Demet, tekrardan ondan uzaklaştı. "Telefonuna bak." Son kez ona aşağılayan bir gülüş bırakıp arkasını döndü, oradan yavaş ve sakin adımlarla uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eski sevgili
Short Story|tamamlandı| her gün farklı kızları parmağında oynatan sen, bir kızın oyununa geldin tuğrul akdem. texting düzyazı