Bol bol yorum istiyorum..
...
Evlerine altı yaşlarında bir insan geldiğinde Minho on yaşlarındaydı ve o gece gökyüzü içini boşaltıyordu dünyaya âdeta.
İlk başlarda garip karşılamıştı. Bir insanı annesi ne diye kardeş olarak evlerine getirdiğine anlam veremedi fakat zaman ilerledikçe buna alıştı.
Jaehwan evlerine ilk geldiğinde pek hoşuna gitmemişti Minho'nun. Onunla aynı ortamda bulunmayı istemez, onu her gördüğünde yolunu değiştirirdi.
On ikinci yaş gününde doğum gününü kutlayan tek kişi evlerindeki insan olunca onun bu sevgisi hoşuna gitmiş, daha fazlasını istemişti. Öz annesi onu sevmemişken bir insanın kendisini her şeyden çok seviyor oluşu onun için bulunmaz bir nimetti sonuçta.
Sekiz yaşına basan kardeşi sokakta oynarken diğer küçük insanların ona 'canavar' diye seslenerek taşladıklarını ve kardeşinin ise hiçbir şey yapmadığını görmüştü Minho.
Hoşuna gitmemişti.
Tanrıça'nın evlat edindiği bu insana böyle davranılması ve kardeşinin ise hiçbir tepki vermemesi hoşuna gitmemiş, onu sinirlendirmişti sadece.
O gün sinirden gözü dönen Minho, onları orada öldürmüş ve bunu sanki vahşi hayvanlar yapmış gibi göstermişti.
Hâlâ da kimsenin haberi yoktu bu olaydan.
O gün yüzündeki tatlı gülümseme ile bacağına sarılan Jaehwan dışında kimsenin.
Ölüler ormanı.
Dünyamız ile ölüler dünyasını birbirine bağlayan bu ormana girmek oldukça tehlikeliydi. Çünkü içeriye giren her canlı yavaş yavaş ölmeye, çürümeye başlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Same Scent\ MinSung
Fantasy"Bir anlaşma yapalım: Sen hayatını bana ada, bende aileni kurtarayım. Eğer istemezsen, sana zaten iyiliğinin karşılığını verdiğimiz için arkama bile bakmadan gideceğim ve o yaratıkların sizi öldürmesine, taşları çalmasına izin vereceğim. Sonuçta ben...