Kanlı Topraklar

Liman

    Ağaçların arasından limanı gözlüyordu Vlaren ve askerleri. Ormanın derinlikleri karanlıktı, meşaleleri olmasa belki bu karanlıkta kaybolabilirlerdi. Bu karanlıkta yerde ki ağaçlarında sanki ruhları vardı fakat bu ruhlar yaşlı ve korkutucuydu. Vlaren burada tedirgin oluyordu fakat kendine " Ben bir Bardok'um. Korku düşünmem gereken son şey" diye kendini avutuyordu. Kınındaki kılıcın kabzasına dokundu Vlaren Bardok ve "Gitme zamanı " dedi. Bu esir hayatı onu iyice eskitmişti. Ruhsal olarak çökmüştü, fiziksel olarak ise sakalları ve saçları uzamıştı. Vlaren kılıcın kabzasından elini çekip, sakalına dokundu ve Fralin Komutanı Brinn'e baktı beyaz saçları ve beyaz sakalları vardı. "Acaba yaşlanmak için beyaz saç ve beyaz sakal mı gerekli ?" diye düşündü fakat dedesi Haknelen aklına geldi. Yaşlandığında hiç saçlarına ak düşmemiş ve kahverengi saçlarıyla ölmüştü. Sakalları da hiç beyazlamamıştı.

       Ardından Bardok Komutanı Varl'a baktı, o da beyaz sakallıydı fakat saçları neredeyse dökülmüştü. Beyaz saçlarının arasında siyahlarda vardı. Vlaren Bardok onu gördüğü için sevinmişti. Vlaren ile Varl avluda talim yaparken. Vlaren, Bardok komutanın kendisine karşı nazik davrandığını düşünmüştü. Komutana " Nazik olma komutan, düzgün bir şekilde bana karşı kılıç salla."

 Buna karşılık komutan biraz şaşırmıştı. Ardından gülümsedi ve

    "Efendi Bardok hırslısınız fakat bu size zarar verebilir. Hırsınızı kontrol etmelisiniz. Yoksa sonucu felaket olabilir. " diye cevap vermişti. Sonra kılıcını hızlı bir şekilde Vlarene sallamıştı. Vlaren kılıcını tam kaldıracakken, komutan buna izin vermedi ve Vlarenin kılıcını yere düşürdü.

    " İşte hırs böyledir, sizin elinizdedir fakat kontrol etmezseniz savrulmanıza neden olur. Ondan sonra toparlanmak zordur."

   Vlaren gülümsedi, " Acaba hırsımı elimde tutabilecek miyim yoksa onunla birlikte savrulacak mıyım ? " diye merak etti. Kahverengi toprağa dokundu ve biraz bekledi. Varl, Vlaren'e baktı ve " Ben etrafı bir kolaçan edeyim. " dedi. " Sen bilirsin fakat kaybolma sakın. Burası Bradon Ormanı değil. " dedi. Bradon Ormanı Bardok Krallığına iki günlük uzaklıktaydı fakat Raken Bardok ile birlikte Varl sık sık oraya giderlerdi. Orayı neredeyse avuçlarının içi gibi biliyorlardı. " Merak etmeyin Efendi Bardok ben kaybolmam. " dedi ve gitti. Varl uzaklaştıktan sonra

   " Efendim, daha ne kadar bekleyeceğiz ? " diye sordu Komutan Brinn.

  " Siz deneyimli biri komutansınız. Sabretmenin ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. Doğru zamanda saldırmalıyız."

      Lord Brinn bir süre düşündü ve " Efendim, dikkatlerini başka bir yere çekebiliriz" dedi.

   Vlaren Bardok, komutana baktı" İşte böyle komutan yeni fikirler üretmeliyiz. Sabırla bir şekilde. " ardından " Dikkatlerini çektikten sonra ne yapıcağız ? Kaç kişiler tam olarak bilmiyoruz. " dedi.

  Komutan Brinn, ağaca bağlı Odrene baktı. Odren buna karşılık komutana gülümsedi. " Ne oldu komutan beni öldürecek misin ? " dedi ve güldü.

   Buna karşılık komutan yumruğunu sıktı ve Odrene sağlam bir yumruk attı. Meşe ağacına bağlı Odrenin bir dişi kırıldı. Odren kırılan dişini tükürerek dışarı çıkardı. Vlaren, Komutanın yanına gitti. Onu geriye çekti ve " Ben ne dedim komutan. Bu adama dokunulmayacak ve bana gösterdiği ilginin aynısı ona  da gösterilecek." dedi. Komutan sakinleşti ve " Efendim, bu vampir, vampirlerin hepsi aynıdır, kanında ihanet akar. İlk fırsatta hepimizi öldürür." bu sözleri söylerken gergin hali geri döndü. Odren nefes aldı. " Kurtulursam sadece seni öldüreceğim Komutan merak etme" dedi ve güldü. Komutan tekrar Odrene sağlam bir yumruk atmak için hareket etmişti ki Vlaren onu durdurdu ve Komutana " Komutan kendine gel şu an daha önemli sorunumuz var. " dedi. Komutan durdu ve tekrar sakinleşti. " Odren bize yardım edersen gidebilirsin. " Vlaren Odrene bunu söyledikten sonra Komutan ona baktı. Odrende Vlarene gözlerini çevirdi ve gülümsedi. " Konuşacağım ama sadece sana Vlaren Bardok. Şu komutanı gönder lütfen." dedi Odren.