Vlarenin nöbetini tutan önceki muhafızdan iyiydi Odren. Sohbet ediyordu. Kim olduğu yada türünün vampir olduğu önemli değildi. Gerçekten iyi yürekliydi. Fakat onun vampir olması her fırsatta yeni bir soru aklına getiriyordu.
Birgün ona " Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun. Ben bir tutsağım ve de insanım." diye merakını paylaştı Vlaren.
Oden yüzüne düşen sarı saçını geri attı. Mavi gözleri ile Vlaren'e baktı. Ardından " Ben bir vampirim acımasızım fakat yanlış yapana karşı. İyiyim, doğru olana ve suçsuz olana karşı. Senin bir suçun yok. Bir vampire yada insana tecavüz yada hırsızlık yapmadın. Sadece bu dünyada bize karşı olan savaşta baban tarafından vekil kral olarak gönderildin. Ben burada suç göremiyorum. " dedi.
Vlaren şaşırdı. " Ama biz sizi yok edebilirdi."
Odren hemen cevap olarak " Ama yok edemediniz. " dedi.
" Her vampir senin gibi olsaydı. Bu savaş olmazdı, Odren " derken buldu kendini Vlaren.Bir yanı haklı bir yanı saçmaladığını düşünyordu, fakat haklı yanı daha ağır basar gibiydi.
" Bu savaş olmak zorundaydı vekil kral artık birinin kazanması gerekiyordu ama böyle bitmesi açıkçası bana sürpriz oldu. Siz ihanet deyin, biz ittifak, Risen Hanedanı şimdilik savaşa nokta koydu."
" Şimdilik.... Risen Hanedanı her zaman bize karşı hem güvenilir hem de hiç güvenilmeyecek bir hanedan olmuştur. İhanet ise gerçekten korkutucu bir darbe oldu." Vlarenin elleri kelepçeliydi, ama ayakları değil. Ayağı tedavi edildikten sonra tam olarak iyileşmiş ve iyi hissetmeye başlamıştı.
Kafeste bir o tarafa bir bu tarafa dolanıyordu. Odren'i dinlerken bazen ayakta dolanıyor, bazende oturuyordu. Kafesin etrafında ise askerlerin çadırları vardı. Muhafız olarak ise sadece Odren vardı.
Kafesin biraz ilerisinde ise askerler vardı. Kafese her an müdahale edebilecek askerlerdi. Odrenin bu kadar sık sık Vlarenle sohbet etmesi onları rahatsız etmişti. Bir ara kafese üç asker yaklaşıp önce Vlarene küfür ettiler. Sadece küfür edebiliyorlardı. Lord Draken'den korktukları için Vlaren'e dokunamıyor. Sadece küfür edebiliyorlardı. Küfürleri bittikten sonra Odren dönüp " Neden bununla bu kadar çok sohbet ediyorsun ? " diye bağırdılar. Odren ise " Lord Draken onun sağlıklı olmasını ve bakılmasını istedi ben bunun için çalışıyorum " dedi. Asker " Sen yine de çok konuşma bununla, konuşmayarak da yardım edebilirsin. " dedi ve üç askerde oradan uzaklaştı. Üç askerin sözleri Odreni pek etkilememiş gözüküyordu ki ardından Vlarenle konuşmaya devam etmişti. Odren bir Sirank askeriydi. Plaka zırhı Siranklara özgüydü. Sirank zırhındaki dağ ve dağın ardından yükselen güneş. Gökyüzünde ki güneşle buluştuğunda güzel bir görüntü oluşturuyordu. Zırhta ki güneş altın renginde ışıldıyordu.
" İhanetin yararlı bir tarafı var mıdır sence vekil kral ? " diye sordu Odren.
" Kime göre? Eğer size göre ise vardır. Eğer bize göre ise dost müttefikinin ihanetinin bir yararı yoktur, sadece zararı vardı. " diye cevapladı ve ardından gülümsedi Vlaren.
" Bence yanılıyorsun. İhanet sana tecrübe kazandırır. Seni uyarır. İhanet sana bu dünyanın gerçek yüzünü gösterir. İhanet o kadarda kötü değildir. "
" Seni yok edecek bir ihanet karşısında ne yaparsın? Yok olmayı mı beklersin yoksa intikam ateşinin içinde gezmesine izin verip ihanet edenleri yok etmeyi mi?" Vlaren Odrenin hızlı mı cevap vereceğini merak ediyordu. Sonra kafasına bir şey takıldı " Ah kafayı mı yiyorum, yoksa tutsağı olduğu vampirlerden biriyle sohbet mi ? Vampirler bizim düşmanımız" Vlaren diye kendini uyarıyordu.Bu konu onu sürekli endişelendiriyordu,fakat yine de Odrenin başka biri olduğunu düşünüyordu. "Bu vampir diğerlerine benzemiyor. Belki onun gibi daha fazla vampir vardır. O zaman belki bir ışık olabilir. Ah! Mantıklı düşün, savaş bitti, ne ışığı. Hem şu an vampir askerlerin sayısı insanlardan daha az diye kafasındaki düşünce silsilesine bir yenisini ekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Topraklar
FantasiKrallıklar ve bu krallıkları oluşturan iki farklı tür; insanlar ve vampirler. Uzun zamandır süren bu iki türün savaşı son mu bulacak yoksa alevlenecek mi ? Bozkır toprakları ve diğer diyarlarda süren maceralar.