The Wall Between Us 14. Bölüm

482 41 49
                                    


Jeon Jungkook

Kamp alanına geleli birkaç saat olmuştu ve şimdiden sıkılmaya başlamıştım. Bunda biraz da Taehyung'un etkisi vardı. Sebebini bildiğinizi varsaysamda söylemeden edemezdim. Ben ona karşı duvarlarımı yıkıp gardımı indirmişken onun benden kaçması sinirlerimi bozmuştu. Bu kamp benim iddiayı kazanmam için ayağıma gelen en büyük şansımdı. Belki biraz mesafeli davranırsam gönlümü almak için yanıma gelirdi. Nasıl olsa bana aşık.. çokta zor olmaz istediğimi elde etmem değil mi?

Öğretmenlerin gereksiz açıklamalarını dinlemiş ve oturmaya devam etmiştim. Kafamın içinde planlar yaparken Taehyung'un yanımdan kalktığını bile fark etmemiştim. Sahiden nereye gitti bu çocuk? Biraz etrafa bakındıktan sonra belki arkadaşlarının yanına uğramıştır diye düşünmüştüm. Ayaklanıp pisiciğin çadırına yönelmiştim çünkü pisi pisi Taehyung'un yakın arkadaşlarından biriyle kalıyordu. Pisi pisinin çadırına geldiğimde orada olmadığını görmüş ve olanları -detay vermeden de olsa- pisiciğe anlatmıştım.

"Hmm belki diğerlerinin yanındadır." uzunca düşündükten sonra verdiği yanıt içimi zerre rahatlatmazken, üstüne daha da germişti. Hava kararmıştı ve hayvanlar ses çıkarıyordu sürekli.. umarım aklımdaki şeyi yapmamışsındır Kim Taehyung. Yoongi'nin yanından ayrılıp aklıma gelen şeyin peşinden gidecektim. Ormanda arayacaktım..
Tam hızlı hızlı yürüyordum ki ismimin yüksek sesle anılması üzerine duraksamıştım. "Jeon Jungkook!! Derhal yanıma gel." Bu beden öğretmeninin kükremesiydi. Adımlarımı da gözlerim gibi hızlıca yanına çevirdiğimde alayla konuşmuştum. "Buyrun hocam bir şey mi olmuştu?" Kaşları havalanırken zorla gülümsemişti. "Nereye gidiyorsunuz Bay Jeon? Daha az önce uyarıda bulunmadık mı?" sinirlenmeye başlamıştım. Açıkçası Taehyung pek umrumda değildi tek amacım o iddiayı kazanıp bizimkilere istediğini vermemekti.

"Nereye gittiğimi pek umursamamanız gerekiyor aslında. Tıpkı Kim Taehyung'a yaptığınız gibi." dudaklarımdan dökülen sözlerin ardından bana kaşlarını çatarak bakan beden hocasını arkamda bırakmış, koşarak ormana dalmıştım. Ne kadar ilerlersem ilerleyeyim ne Taehyung dan bir iz vardı ne de herhangi bir yer.. nereye gitmiş olabilirdi ki?

"Taehyung!! Beni duyuyor musun? Taehyung!!" Tanrım.. bu çocuk neredeydi? Orman yüksek boylu otlarla kaplıydı. Bir an olduğum yerde kalmış ve düşünmüştüm. Eğer biri otların içinden yürüdüyse illaki otlar ezilmiş olurdu.. yani ezilmiş otlardan yerini bulabilirdim. Hemen çevreme göz attıktan sonra ezilen otlarla çok alakasız bir yerde olduğumu görmüştüm. Hemen geriye dönüp soldan devam ettim. Bir yandan otları takip ederken bir yandan da Taehyung'a sesleniyordum. Asla ses vermemesi içimde bir şeylere sebep olsa da onu bulacaktım.

Otlar bitmiş ve düz bir yola çıkmıştım. Burda izi kayboluyordu. Şimdi ne yapacaksın aptal Jungkook? Telefon!! Onu aramayı seçmiştim. Numarası yoktu doğru ya.. off mecbur instagramdan arayacaktım. Hemen dm e girmiş ve aramaya başlamıştım. Telefonu çalsa bile açan olmamıştı. Yol zaten tek yönlüydü mecbur ilerleyeceğiz.. biraz daha yürüdüğümde hava artık iyice kararmıştı. Telefonumun flaşını açmış ve hala bir ümit Taehyung'a sesleniyordum. Biraz daha ilerlediğimde yol üçe ayrılmıştı. Tam küfürlerimi sunacaktım ki hemen kenarda bir ağacın dibine oturmuş ağlayan Taehyung'u görmüştüm. Feneri yüzüne doğru tutup yanına koştuğumda başını gömdüğü dizlerinden kaldırıp ıslak gözleriyle yüzüme bakmıştı.

Onu bu halde bulduğuma üzülmüştüm açıkçası. Korktuğunu ıslak gözlerinden, ağlamaktan kızarmış burnundan ve dağılmış saçlarından anlayabilirdik. Hemen yanına çöküp onu kollarım arasına almıştım. "Şşşştt geçti.. buldum seni Taehyung, ağlama lütfen" onu sakinleştirmek için ağzıma gelen her şeyi söylemiştim ancak o sadece kollarımın arasında hıçkırarak ağlamakla yetinmişti.

The Wall Between Us (texting+düz yazı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin