Multimedya: Koray
İçimdeki ses ile adeta savaşıyordum. Kim bilir kaç kere elime alıp açamadan bıraktım telefonu? Hiçbir fikrim yoktu. Büyük bir gerilimin ardından içimdeki meraka yenik düşerek telefonu elime aldım ve korkarak telefonu açtım.
"Şifre mi?? Yaaa, ne olur bunu bana yapmaaa! " Diye isyan ederken telefon titreyerek çalmaya başladı.
Paniklememle birlikte telefonu elimden düşürmem bir oldu. Fakat telefon kapanmamıştı. İçimden küfürlei saydırırken telefonu yerden kaldırıp ekrana baktım.
Aşkım♡♡♡
Arıyor...Vaaayyy, demek bir eniştem bile varmış! Sen benden sevgilini saklarsın haa? Alacağın olsun Ela...
Açmayacaktım... Ama büyük bir ısrarla arıyordu. "Tamam, belki acil bir şeydir " diyerek telefonu açtım.
"Alo?"
"Ela?"
Hattın diğer ucundan gelen ses çok tanıdıktı. Tamam biraz saçmalayacağım ama bir an Berk'in sesine benzettim ve telefonu aceleyle kapattım. Kimdi bu çocuk? Neyse... Ben Ela'ya sorarım.
●●●
Sabah kalktığımda gözlerimi ovuşturarak dolabımın önüne geçtim. Koyu renk kotumla pembe tişörtümü giyip aşağı indim. Bugün perşembe. Yani yarın akşam geziye gidiyoruz. Birden içimi bir heyecan kapladı ve aceleyle aşağı indim.
Her sabah olduğu gibi kendimi zorlayarak ve tabii ki annemin de zorlaması üzerine ağzıma bir kaç lokma ekmek atıp ayakkabılarımı giymeye başladım.
Siyah Converselerimi giyip çantamı omzuma attım ve otobüs durağına kadar yürüdüm. Otobüs geldiğinde uykulu bir şekilde bindim ve kartımı okutup arkalara doğru yürümeye başladım. Oturacak yer kalmadığı için ayakta gitmenin hüznü ile camdan dışarı bakıyordum.
Bir kaç dakika sonra bir durakta durduk ve otobüse bir meteor bindi. Tabii doğal olarak otobüsteki bütün genç kızlar ona bakıp gülüşüyordu. Ben de bu kızlara dahildim. Fakat meteor onlara aldırış etmeden yanıma doğru gelmeye başladı. Ben de havalı ergen(!)tavrımı takınıp çocuğa arkama döndüm.
Daha sonrasında "selam" diye bir ses duyarak tekrar arkama döndüm. Meteor o güzel yeşilimsi gözleri ile bana bakıyordu. Kahretsin ki fazla yakışıklı...
Zorla gülümseyerek "selam" dedim ve meteora arkama dönüp camdan dışarı bakmayı sürdürdüm. Arkamdan" seni tanıyabilme şansım var mı acaba?" diye gayet kibar bir ses tonu ile sordu. Açıkçası işime gelirdi. Berk beni kıskandırıyorsa ben de onu kıskandırmayı bilirim. Meteora yüzümü döndüm ve "elbette" diyerek sırıttım.
"Adın ne?" Çok çekici bir ses tonu vardı açıkçası.
"Defne" dedim. Biraz utanmıştım nedense...
"Ben de Koray, memnun oldum." Dedi gülerek. Gülünce gerçekten çok tatlı oluyordu.
"Seni daha yakından tanımak isterim... Müsait olduğun bir gün benimle bir kafede oturabilir misin? Beni arayabilirsin." Diyerek elindeki kağıdı bana uzattı. Kağıtta bir telefon numarası yazılıydı. Ben de çok soğuk kalmak istemedim ve telefon numaramı bir kağıda yazıp verdim. "Görüşürüz " diyerek apar topar otobüsten indi.
O an kendi kendime, sessizce gülmekle yetindim... Sen de az değilsin Defne...
●●●
Bugün okulda Ela yoktu. Ben de merak etmiştim doğrusu. Telefonu elime alıp Ela'yı aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN (askıda)
Roman pour AdolescentsLise... Sizce de yeni bir başlangıç değil mi? En azından Defne için öyleydi. Her şey onun için yeni başlamıştı. Hayatı yeni yeni kavrayan Defne, kararlarını vermeye zorlanırken ona kim destek verecek? En iyi arkadaşı? Ya da hiç tanımadığı biri mi de...