"broken heart"

1.5K 236 238
                                    

Gözlerini benden ayırmadan yönünü değiştirdi ve tam önüme gelerek benim en yakın olduğum sandalyenin önünde durdu. Ben dişlerimi sıkarken o göz temasımızı bozmadı.

"Seni burada beklemiyordum. Uzun zaman oldu Jungkook."

Senin kaymış tipini sikeyim.

Bir de el uzatıyordu utanmadan. İğreniyordum. Ben bu adamla aynı ortamda hiçbir sikim yapamazdım. Aklıma şimdiden pis ellerini üstümde gezdirdiği zamanlar geliyordu.

Ona bakabileceğim en iğrenir şekilde bakarken dişlerim titrese de sıkarak bakıyordum. Uzattığı elini geri çekerken bile sırıtışı yüzündeydi.

"Evet Jeon, başlayabilirsin."

Sustum. Gözlerim etrafta gezindi. Herkes oturmuş bana fokuslanmıştı. Taehyung ise diğerlerinden farklı olmayarak baş köşeye otumurştu.

Korkuyordum. Batıracaktım. O adam beni süzecekti. Gözleriyle süzecekti ve ben hiçbir şey yapamayacaktım.

Gözlerim son kez Taehyung'a kaydığında öksürdüm. Artık başlamam gerekiyordu.

Sunum tahtasına döndüğümde projeksiyondan açıldı. Sertçe yutkundum. Konuşsana artık Jungkook! Herkes seni bekliyor.

"Başlayacak mısın artık Jungkook?"

Jun-woo piçi konuştuğunda hala sırıttığını gördüm. Sikeyim bedenimi süzüyordu. Kendimi bok gibi hissediyordum.

Resmen takılmış kalmıştım. O herifin bakışlarını hala üstümde hissediyordum. Ah, hayır yapamam ben.

Ağzımı bile aralayamazken herkes sadece bana bakıyordu. Ve hatta kaşları çatılmaya başlamıştı herkesin. Bay Kim'e bakmaya korkuyordum. Bu toplantı onun için çok önemliydi.

Siktiğimin piçi beni yine bulmuştu. Gözleriyle taciz ediyordu. Hayır, bu baskı altında asla bir şey yapamam.

"Ş-şey ben," konuşamıyordum. Sadece durmadan yutkunuyordum. Orospu cocuğu bundan zevk alıyordu. Travma yaratmıştı bende. Bacaklarım istemsizce titriyordu.

"Jeon hadisene." Taehyung oldukça sinirli bakıyordu. Masanın üstünde olan yumruklarını sıkıyordu.

"Efendim ben... Ben" tamamen kızarmış olmalıydım. Asla konuşamıyordum. Jun-woo dışında herkes bana ciddi bir şekilde bakıyordu.

"Ben yapamayacağım, b-ben üzgünüm."
Herkes birbirine bakıp söylenirken Taehyung gözlerinden ateş çıkarır gibi bakıyordu. Ben ise son derece savunmasızdım.

"Tanrım, şaka mı bu?"

"Neyi bekliyoruz burada?"

"Zaten işi gücü bırakıp geldik. Bu saygısızlık!"

İnsanlardaki konuşma harlanınca Taehyung'ın öfkesi gözlerinden okunuyordu. Çenesi kasılıyordu.

"Hey millet, tamam şimdi-" Bu sefer şerefsiz Jun-woo, Taehyung'ı bölünce 'sözde ciddi' havasına büründü. Ondan nefret ediyordum. Hayatımı mahvetmekte üstüne yoktu.

"Taehyung, bu ne iş şimdi? Seninle uzun süredir birlikte çalışıyoruz. Ama bu kabul edilemez." Aninden ayaklandığında onunla birlikte diğer çalışanlarda kalktı ayağa. Gözleri bana döndüğünde o an ona yumruğu gećiremediğim için avcum kaşınıyordu.

"Gidelim arkadaşlar. Ve Taehyung umarım bundan sonraki toplantıda sekreterin daha iyi çalışmış olur." Ağzım açık bir şekilde onu dinlerken hepsinin aniden masadan kalkışına ve odadan teker teker ayrılışına şahit oldum.

MY SWEET CRASH/ TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin