"clup"

1.1K 146 147
                                        

Bay Kim ile aramızda geçen ve görünce bile kalkan sikimin tekrar kalkmasına neden olan dakikalardan sonra onun arabasına ilerliyorduk. şirketten ayrılmış olan Jimin'i aramıştım. Kedi Bey'le neler yaptığını bilmiyordum ve çok merak ediyordum.

Arabanın ön koltuğuna, Taehyung'un hemen yanına yerleştiğimde kemerimi bağlarken aklıma bugünki yaşananlar gelmişti. Jimin arkada olmasa yaşanabilecek şeyler...

Başımı hızla iki yana salladığımda Taehyung yanıma yerleşmişti. O sırada ise telefondan Jimin'in numarasına tıklayarak açmasını bekledim.

"Kimi arıyorsun?" Bana bakmadan el frenini çekerken bir eli direksiyona gitmişti. Doğrulttuğu sorunun altında yatan sebebi çok iyi biliyordum aslında. Su-Hoo olması ihtimali onu kudurtuyor olmalıydı.

"Hmm, bilmem." Telefon çalmaya devam ederken Jimin hala açmamıştı.

Dediklerimin şüphesine düşen Taehyung aninden başını baja çevirirken ben sırtımı hafif geriye yaslayıp telefonu kendime çekmiştim. Bir yandan ise durmadan sırıtıyordum. Onu sinir etmek çok hoşuma gidiyordu.

"Niye öyle sırıtıyorsun? Kim o söyle?" Jimin'in cevap vermeyişi ve devam eden aramaya karşın onun çatık kaşları ve ciddi bakışları beni endişelendiriyordu.

"Niye söyleyeyim Bay Kim? Hem... belki de özel." Özellikle son kısmı sırıtarak söylediğimde gözlerini esir alan karanlığı bir anda farkedebilmiştim.

"Jeon, senin özelin beni ilgilendiriyor. Şimdi ya bana söylersin kimi aradığını ya da senden güzelce almasını iyi bilirim." 'güzelce' kısmından kastını anlıyordum. Aslında bunu çok isterdim.

Fakat Jimin'in açmayışıyla sonlanan arama benim kafamı kurcalamıştı

"Sadece Jimin'di Bay Kim. Bu kadar sinirlenmenize gerek yoktu." Telefonumu ona çevirdiğimde yazan isimle gözlerini devirip kafasını çevirmişti tekrar. Bu kadar tepkisiz ve soğuk olması hiç iyi değildi.

Arabayı yavaşça çalıştırdığında park yerinden ana yola çıkmıştık. Telefonu cebime yerleştirip sırtımı koltuğa yasladığımda gözlerim camdan etrafı izlemeye başlamıştı. Aslında gözlerim sürekli arabayı süren haşmetli patronuma kaymak istese de şu an yeri ve zamanı değildi.

"Nereye gidiyoruz Bay Kim?"

Sadece halletmemiz gereken bir iş olduğunu söylemişti. Ama ne yapacağımızı bilmiyordum. Çok beklemeden sorumu yanıtladı.

"Senin şu 'kıymetli araban' yapılmış. Ona alacağız." Dedikleriyle gözlerim büyürken şimdi aklıma geliyordu. En son bebeğimi tamir için almışlardı.

"Ah gerçekten mi? Sonunda bebeğim tamir oldu. Şükürler olsun."

Sevinçle şakıdığımda bir anlığına Taehyung'un kıkırdadığına şahit oldum. Bir eli direksiyondayken diğer eli vitesteydi.

Ve yüzünde şaheser kadar güzel bir gülümseme vardı. Sadece bir saniyeliğine de olsa bunu görebilmiştim.

"Çok güzel gülüyorsunuz. Fakat sizi gülerken görenlerin sayısı bile az." Dediklerimle başımı direkt ona çevirip yan profilini inceliyordum. Her türlü çok yakışkıklıydı. Nereden baksak bir oran vardı suratında.

"İnsanlarla çok haşır neşir değilimdir. İş konusunda ciddiyim. Bu yüzden daha çok ciddiliği tercih ediyorum." Yine o resmi konuşmalarından birini yaptığında aslında çok önemli bir şey farketmiştim.

O bana böyleydi. Benleyken herkese olduğu gibi değildi. Farklıydı. Gülümsüyordu.

"O zaman, bunlar bana özel. Yanılıyor muyum?" Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruya karşılık da gözlerinij hafif kısıldığını farkermiştim. Tek elini saçlarını geçirdiğinde çok seksiydi.

MY SWEET CRASH/ TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin