Hepinize merhaba arkadaşlar.
Yeni bir kurgu çıkardım ve aklımda ki kurguyu eğer tam yazabilirsem çok güzel olacak.
Lütfen bu sayfayı okuduktan sonra bırakmayın.
Emin olun herkes bir şansı hak eder.
İyi okumalar.
3 YIL ÖNCE
Evden sesler geliyordu. Babamla annem gene tartışıyordu anlaşılan. Hızlı bir şekilde anahtarı çantamdan çıkardım ve eve girdim.
"Ben sana kaç kez diyeceğim ulan! Bu kız bu evden adımını dahi atmayacak! He atmış, birde okula gitmiş hangi hakla? Bir daha bu kız bu evden adımı atarsa, bu evden bir cenaze çıkar. Duy bunları Canan! "
"Kerem o benim gibi olamaz. O okuyacak!"
Annem okuyacak demesi ile elini kaldırması bir olmuştu. Babamın yanına koşarak gittim.
"Sakın, sakın anneme vurmayı düşünme baba!"
"Sen kimsin ulan! Doğruymuş babamın dediği; kızını dövmeyen dizini dövermiş! Kalk şuradan zilli odana geç hemen annen ile konuşacağız"
"Gitmiyorum. Annemi yalnız bırakmam!"
"Sana gider misin demedim defol git dedim. Canan kızına bir şey de aramız da ya anlaşalım ya da kızın dayak yer hangisi?"
Annem hiç düşünmeden bana döndü. Gözlerinde pişmanlık duygusu vardı. "Güzel kızım, göz bebeğim şimdi sen odana çık. Sen geç odana sadece babanla konuşacağız. Kapını kilitle hadi kuzum"
"Ama anne"
"Şşt güzel kızım hadi bana güven bir şey olmayacak ama kapını kilitle kızım hadi göz bebeğim"
Annem gözlerime son kez baktı ve hemen ayağı kalktı. Anlamıştım biz hiç bir zaman değişmeyecektik.
"Şşt karı güzel hazırlan misafir var. Kızının yaptığı hataları bedenin ile öde ve bana para getir. Süslen hadi fahişeliğini göster el aleme"
Annem bir şey yapamıyordu. Ayağı kalktım sessizce işte o zaman anladım.
Annem para karşılığında satılacaktı.
Siz eda'nın babası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce eda hâlâ okuyacak mı?
Sorunuz varsa eğer buradan sorabilirsiniz ya da instagramdan da bana ulaşabilirsiniz.
Görüşmek üzere :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Abim (+18) (DÜZENLENİYOR)
Художественная проза[+18 VE ŞİDDET UNSURLARI İÇERMEKTEDİR.] İyi okumalar Sanki bu an bitecekmiş gibi o kadar sert ısırıyordum ki. Babamlar her an gelebilirdi ama umurumda değildi. Bir elim kalçasını sıkarken bir elim de gögsüne gitti uçları o kadar dikti ki hemen dudağ...
