14

231 9 12
                                    

Elim daha iyi suan hepinizin ilgisine tesekkur ederimmm keyifli okumalaarrr

***

Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atmaya devam ederken geriye kalan bütün cesaretimle Narcissa'ya yaklaştım.

"Bize yardımcı olur musun?"

Kadın birkaç kere dönüp arkasına baktı.

"Sana güvenebilir miyim Black?" Dedi tek düze bir sesle.

"Ben sana güvenebilir miyim?" Diye yanıtladım.

"Anne, ona güvenmiyorsan bana güven." Dedi Draco bu sorumun üzerine. Narcissa ise başıyla onaylayıp ayağa kalktı. Adımları kendinden emindi.

"Ölmüş." Dedi keskin bir ses tonuyla. Hermione'ye döndüm ve en sessiz halimle konuşmaya başladım.

"Burada ne haltlar döndüğünü araştırmalıyız. Hemen!" Dedim. Bana katılır gibi başını salladığında Draco'nun elini tuttum ve çalılığı sürüne sürüne terk ettik. Ormandan çıkıp Hogwarts'a giden arazide yürümeye başladık.

"O geri dönecek değil mi?" Dedi Ron. Burnumu çektim.

"Öyle umuyoruz Weasley." Diye yanıtladım. Dudaklarını büzdü ve birdaha sessizleştik.

Binaya girip Dumbledore'un odasına çıktık.

"Tam olarak ne arıyoruz?" Dedi Marcus elindeki kocaman ciltli kitabı kurcalarken.

"Hızlı olun ve bu durumu açıklayacak mantıklı bir şey bulun." Dedim. Herkes bir tarafa dağılıp işe koyuldular.

Bir süre sonra ben çekmeceleri karıştırırken Draco seslendi.

"Şuraya bakın! Burası kilitlenmiş." Dedi. Hepimiz Dumbledore'un masasındaki kilitli çekmecenin başına çömeldik.

"Ne yapacağız?" Dedi Ron. Hermione çocuğu omuzlarından geriye itti.

"Geri çekilin. Bombarda Maxima"

Çekmece büyük bir gürültüyle patlarken içerisinden kocaman gördüğüm en parlak altın sarısı renginde bir kılıç düştü. Elime alıp biraz inceledim.

"Bu...Gryffindor kılıcı öyle değil mi?" Dedim. Hermione beni başıyla onayladı.

"Yalnızca kılıç değil." Dedi Draco. Ona döndüğümüzde elinde kalın ciltli bir kitap vardı. Oldukça eski ve yıpranmış görünüyordu. Kitabı elime alıp kapağını çevirdiğimde yoğun bir ahşaba karışık toz kokusu burnumun karıncalanmasına neden oldu.

Kitabın sayfalarını gelişigüzel karıştırırken kitabın sayfaları arasından iki yaprak sayfa yavaşça ahşap zemine süzüldü. Eğilip ne olduklarına baktık.

Hortkuluk nedir?

Bir Hortkuluk bir kişinin ruhunun bir parçasını sakladığı ve kişiyi ölümden koruyan bir nesnedir. Eğer Hortkuluk'un sahibinin bedeni yok olursa kişi hayatta kalmaya devam eder-

Yazı bu şekilde uzunca anlatılmıştı. Sanırım hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk.

"Bunca zamandır beraber hortkuluk aramışlar (Dumbledore ve Harry'den söz ediliyor)" Dedi Marcus. Başımı ağır ağır salladım.

"Harry de bir hortkuluk öyleyse." Dedi Hermione.

"Öyle ama madem öyle neden Harry ile beraber Voldemort da ölmedi?" Diye mırıldandım. Herkes suspus ahşap zemini izledi.

Aşağıdan yükselen büyük bir gürültüyle yerimizde sıçradık.

"HARRY!" Diye çığlık attı Hermione.

IMPASSIONED / DRACO MALFOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin