3

777 29 22
                                    

Öncelikle bütün Türkiye için çok üzgünüm. Hepimizin başı sağolsun. Dilerim kısa sürede atlatacağız. Umarım az da olsa burada oyalanmanıza, kafa dağıtmanıza yardımcı olabilirim.

Geçmiş olsun...

***

Sabaha karşıydı saatler. Beşi biraz geçiyordu. Kız elindeki ayakkabılarla erkekler koridorunda sessizce ilerliyordu. Tuhaf bir his kaplıyordu vücudunu baştan aşağı. Dün gece, hayatında asla tahmin etmeyeceği biriyle birlikte olmuştu. Üstelik bundan kesinlikle pişman değildi. Şapşalca gülümsedi. Ne olmuştu öyle?

Saatler ilerledikten sonra astronomi kulesinden ayrılıp büyük salona ilerledi. Asla bıkmayacağı o kalabalığın uğultusu dolduruyordu bütün salonu. Slytherin masasında gezdirdi gözünü. Marcus'u bulur bulmaz karşısına oturdu.

"Nerelerdeydin?" Dedi Marcus. Ağzına bir lokma tıkadı.

"Sana söylemem gereken bir şey var." Dedi kız.

"Benim de." Dedi çocuk. Heyecanla ellerini temizledi.

"Pansy'yle çıkıyorum!" Dedi. Fısıldamasına rağmen bağrırcasına çıkmıştı sesi. Kız gülümsedi.

"Ee , seninki?" Dedi Çocuk sorarcasına. Kız yutkundu.

"Öncelikle, bağırmak, çığlık atmak, küfretmek veya aşırı derecede şok olmak yok." Dedi kız. Marcus'un gözleri korkutucu derecede büyüdü.

"Siktir! Dur dur dur söyleme. Panik atak geçireceğim. Sus!" Dedi çocuk. Sydney dudaklarını ıslattı. Marcus elleriyle gözlerini kapattı. Parmaklarının arasından kıza baktı korkuyla.

"Draco'yla birlikte oldum."

Tepki vermedi önce. Sonra işin ciddiyetini kavrayıp ellerini masaya vurdu.

"DALGA MI GEÇİYORSUN!" Diye ciyakladı çocuk. Kız dudaklarını birbirine bastırdı.

"Aman tanrım- yani sen , sen ve Drac- Aman tanrım yani siktir."

Yüzü binbir şekilde değişiyordu çocuğun. Vereceği tepkiyi kestiremiyordu.

"Yani dur bir dakika şimdi ben hayatımın aşkıyla yiyişirken , sen Hogwarts üzerindeki Profesör Snape'den bile daha fazla nefret ettiğin tek kişi olan Draco'yla mı yatıyordun? Siktir Syd gerçekten kafanı mı deniyorsun?"

"Şşşh! Sesli söyleyince daha iğrenç görünüyor." Dedi kız.

"DURUM ZATEN DAHA İĞRENÇ OLAMAZ!" Dedi Marcus.

"Marcus kapa çeneni! Olayı yaşayan benim ama kendin yaşamış gibi davranıyorsun. Bitti gitti işte." Dedi Sydney.

Marcus ellerini çırptı.

"Sakın işi oldu bittiye getirme. Tanrım tamam ben bu işe karışmıyorum." Ellerini bağladı ve masaya yaslandı çocuk. Sydney sabırsızca eline çantasını geçirdi ve masadan kalktı.

Koridorun soğuk zeminine çökmüş elindeki eski ciltli kitabı karıştırıyordu Draco. Elindeki zümrüt yeşili elmadan ara ara büyük ısırıklar alıyordu. Birinin uzun siyah botları durdu karşısında. Kafasını yavaşça yukarı kaldırdığında derin bir iç çekti.

"Şu konuya bir açıklık getirelim. Birbirimizden nefret ediyoruz. Değil mi?" Dedi Sydney. Draco elindeki kitabı gürültüyle kapattı ve ayağa kalktı. Kızın saçlarını kulaklarının arkasına alıyordu ki Sydney çocuğun eline hızla vurdu.

"Benden nefret ediyorsan benim ne hissettiğimin neden bir önemi var?" Dedi. Sydney yüzünü buruşturdu.

"Etrafta dedikodumuz çıksın istemiyorum. Ayrıca beni sorgulamayı kes. Sadece benden nefret ettiğini söyle de rahatlayım." Dedi kız. Draco elindeki elmayı kızın eline tutturdu.

IMPASSIONED / DRACO MALFOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin