6

688 23 5
                                    

Herkes noel tatili için evlerine dönme hazırlığı yapıyorlardı. Sabahın erken saatleriydi ve tatlı bir telaş sarmıştı tüm okulu. Gece boyunca yağan kar sonucu her yerin bembeyaz oluşu da cabası. Eh, sonuçta yarın yolculuk vardı, çok da önemli değildi o yüzden.

Sydney hazırladığı valizleri kenara bırakıp odadan çıktı. Kulaklığını takıp kütüphaneye ilerlemeye başladı.

Rafların arasındaki bir kitap ilişti gözüne; Ashley Black'ten Hogwarts ve Büyü Tarihi.

Büyü Tarihine hep bir ilgisi vardı. Üstelik kadının soyismi dikkatini çekmişti. O bir Black'ti. Sirius aile geçmişi hakkında konuşmayı pek sevmezdi. Bu yüzden geçmişiyle ilgili hiçbir şey bilmeyen kız kitabı ödünç almaya karar verdi.

"Ah , merhaba Profesör Flich. Bu kitabı ödünç alacağım da." Dedi Sydney. Tezgahın arkasındaki adam bir iç çektikten sonra boğazını temizledi.

"Bu haftaki 5. Kitap Bayan Black. Prensibi biliyorsunuz."

"Biliyorum ama buna gerçekten ihtiyacım var. Profesör ödevimi yetiştirmeliyim lütfen." Dedi kız ısrarla.

"Dediğim gibi presensip bu. Üzgünüm o kitapları almadan bunu size veremem."

Amma sinir bozucuydu bu adam da. Kız alt çenesini sağa ve sola salladı. Pes etmiş gibi kitabı tezgaha bıraktı.

"Pekala, teşekkürler. Bir saniye, tanrım şuradaki neyin nesi." Dedi kız işaret parmağıyla arkayı işaret ederek. Adam bir acele arkasını döndü. Bunu fırsat bilen kız kitabı tezgahtan kaptığı gibi çıkışa doğru koştu.

"BUNUN CEZASI AĞIR OLACAK BAYAN BLACK!" Diye bağırdı adam kızın arkasından. Sydney bunu duydu ama belki de duymamış gibi yapmalıydı.

Astronomi kulesinde kitabı incelemeye koyuldu. Bir süre sonra biri yanaştı yanına.

"Nedir o?" Dedi Marcus.

"Black tarihini öğreniyorum. Biliyor musun büyük büyük teyzem bir Gryffindor'muş. Black soyunun aksine." Dedi kız. Marcus yüzünü buruşturdu.

"Ah iğrenç." Dedi. Kız çocuğa döndü. Marcus'un yüzünde alaycı bir ifade vardı.

"Aptal. Dalga geçmeyi bırak bu harika. Farklıymış, benim gibi." Dedi Sydney. Uzaklara daldı gözü.

"Farklı olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsan bile bu çok özel. Sen özelsin." Diye yanıtladı Marcus onu.

"Evet ama özel olmak istemiyorum. Sıradan olmak istiyorum. Herkes gibi." Dedi kız. Marcus iç çekti.

"Sanırım bu hiç olmayacak. Her zaman ucube olacaksın." Dedi alayla. Sydney birdaha ona döndü ve kitabı kafasına geçirdi.

"Marcus Lopez!" Diye bağırdı.

"Sadece söylüyorum!" Dedi çocuk. Ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. Bir süre öyle kaldılar.

Marcus: eee Draco'yla işi pişirdiniz ya?

Sydney: iğrençsin söylüyorum!

Marcus: tanrım amma mızıkçılık ettin , o halde yattınız değil mi?

Sydney: yani evet , evet yattık ama bu işin sonu nereye gider bilmiyorum siktir ilk defa böyle hissediyorum. Black'ler aşık olmamalıydı sanırım kuralı çiğnedim.

Marcus: ona aşık olduğuna emin misin?

Sydney: midemdeki o ağrı, heyecan, terleme... bunlar aşk olmalı değil mi?

Marcus: siktir sen cidden aşık olmuşsun! Bu harika! Partilemeliyiz.

Sydney kızardığını hissederken gülmemeye gayret ediyordu. Hava yavaş yavaş kararırken büyük salondan yükselen gürültüler yemek saati olduğunun habercisiydi.

IMPASSIONED / DRACO MALFOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin