21. Bölüm

7 3 0
                                    

Yedi edi farklı baharatın mayhoş kokusu tüm evi sarmış. Mutfağa doğru giderken soğanların cızırtısıyla, hamurun üstüne vurulmasının seslerini duyuyorum.

Mutfağın oval girişinde durup iş üzerindeki kadınları izliyorum. Selma buzdolabını açıp sebzeleri alıyor. Sırtı bana dönük olan Khala Simki ocağın başında, elindeki ahşap kaşıkla, kaynamakta olan yahniyi karıştırıyor.

Annem tezgâhın başında. Onun hamurdan bir parça alıp, inceltip yuvarlayana dek avuçlarımın altında döndürmesini izliyorum.

"Ami?"

Mutfaktaki sesler benim sesimi yutuyor. Boğazımı temizleyip tekrar deniyorum.

"Ami."

Annem kafasını kaldırıp unlu eliyle beni çağırıyor. "Yanımıza ne zaman geleceğini merak ediyordum ben de!

Selma sebzeleri kesiyor. Sen de domateslerle soğanlar halledebilirsin."

"Seninle konuşmam gerek."

"Tabii. Ne oldu?"

"Özel konuşmalıyız."

"Akşam yemeği için ekmek yapıyorum."

"Bu konu bekleyemez." Teyzem, yengem ve Selma kafalarını kaldırıyorlar. Annem sakin ve doğal bir şekilde bana bakıyor içten içe öyle olmadığını biliyorum. Daha sonra davranışını yargılayacak olan dikkatli gözler karşısında uygunsuz konuşulmaz. Ami, diye düşünüyorum annemin gözlerine bakarken, sonsuza dek sessiz kalmayacağı mi biliyor olmalıydın. ama

"Pasaportum nerede?"

Gözleri genişliyor ama bir saniye içinde gülümsüyor. "Pasaportun bende tabii ki." "Ona ihtiyacım var."

Ami bana öylece bakıyor. Gözleri hayatım boyunca hiç olmadığı gibi konuşuyor benimle. "Hemen kes şunu," diyorlar. Ama bugün ben de ona öylece bakıyorum.

Annem ellerini önlüğüne silip yanıma geliyor, dirseğimden tutarak beni boş oturma odasına çekiyor. "Milletin önünde ne yapıyorsun öyle? Aklını mı kaçırdın?"

"Pasaportumu istiyorum. Vizemi. Paramı. Hepsi valizimdeydi ama şimdi yoklar." Ona bakmayı reddediyorum.

"Güvende olsunlar diye hepimizin pasaportlarını bir araya koydum. Neden birden pasaportuna ihtiyacın oldu?"

"Gidiyorum."

"Gidiyor musun?" Kollarını göğsünde birleştiriyor. Ne ilginç. Söyler misin lütfen, nereye gidiyorsun?" "Eve dönüyorum." Gırtlağımda büyüyen yumruyu yutmaya çalışıyorum. "İkiniz de hayır dediniz ama gitmem lazım. Evde yapılacak işlerim var."

"Burası senin evin değil mi? Teyzen, yengen, amcan, enistelerin sana kendi kızları gibi davranmadılar mı? Küçük kuzenlerin sana hayranlar. Selma kız kardeşin gibi. Ama yine de gitmek için can atıyorsun."

"Herkesin benim için yaptıklarına minnettarım ama artık gitme vaktim geldi. Pasaportumu, cüzdanımı, viemi istiyorum."

"Dengesizleşmeye başladığını görüyordum." Annem şalıyla alnını siliyor. "Ama bizi bu kadar utandıracağın hiç aklıma gelmezdi."

"Bunda utanacak bir şey yok, Ami. Eve gitmem gerek, bu kadar."

"Sen kimsin, Naila? Seni ben büyüttüm ama artık tanıyamıyorum. Mesele o çocuk, değil mi? Ona geri dönmek istiyorsun, değil mi?"

"Hayır. Pasaportum." Sesim çatlıyor. "Pasaportumu istiyorum sadece."

"Vermeyeceğim. Pasaportun bizde güvende. fen." Gözlerime bakıyor. "Lütfen bize güven." Onun gitmesini izlerken titreyen elimi duvara dayıyorum.

Tüm bu olanları daha kendim anlayamazken Saife nasıl açıklayabilirim?

Yıldızlarda Yazılı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin