yukarıdaki şarkıyla bölümü okursanız daha zevkli olacaktır ♡︎
⋆♱✮♱⋆
İlahi bakış açısı...
Kızıl saçlı genç kadının düşük yapması üzerinden bir hafta geçmişti.
O zamandan beri odasına kapalıydı, gerekmedikçe yemek bile yemiyordu. Eşiyle konuşmuyordu. Kanaması olup hastaneye kaldırıldığı günden beri tek bir kelime dahi etmemişti. Eşi onunla ne zaman konuşmaya kalksa onu tersliyordu. İşten izin almıştı o yüzden Guild'e de gitmiyordu.
Ryūnosuke ise sadece kendini suçluyordu. Eğer ilk başta eşine baskı yapmasaydı doğum için, o şu an çoktan bebeği aldırmış ve mutlu olacaktı. Bu kadar kısa süre içinde eşinin bebeğe bu kadar bağlanabileceğini o da düşünememişti.
Ryūnosuke bir umut eşi odadan çıkar diye sofrayı kurmuştu.
Yavaşça yatak odasına girdi. Lucy uzanıyordu. Düzensiz nefeslerinden daha yeni ağladığı da aşikardı.
" Hiç yemek yemiyorsun. Gelip yemek yer misin lütfen Lucy?"
" Sen ye, istemiyorum ben."
" Hasta olucaksın, yapma böyle."
Lucy sinirle yataktan doğruldu.
" Ne yapıyorum ben Ryūnosuke? Farkındaysan senin doğur diye aldırmama izin vermediğin bebeğin için ağlıyorum. Hani sadece senin bebeğindi ya o? Hatırladın mı?"
" Başından beri onu istemiyordun zaten, şimdi niye üzülüyormuş gibi davranıyorsun ki?"
Lucy dolu gözlerle ona baktı.
" Lucy, ben öyle demek isteme-"
Lucy hızla ayağa kalktı. Artık dayanamıyordu. İçini dökmesi lazımdı.
" Sen o kadar iğrenç bir insansın ki, üzülmeme bile izin vermiyorsun! Ne yapmamı bekliyordun Ryūnosuke? Düşük yaptığım için gülüp oynamamı bekliyordun? Sence ben bebeği sevmediğim için mi aldırmak istedim? Ben bir şey olacağını bildiğim için aldırmak istedim. Düşündüğüm gibi de oldu."
Ryūnosuke eşine sarılmaya çalıştı.
" Bırak beni!"
Lucy onu ittirmeye, göğsüne vurmaya başladı. Ancak nafileydi. Ryūnosuke'nin şu an tek istediği eşine sarılmaktı. Bu bir hafta onun için cehennem gibi geçmişti. Eşine sarılmayı o kadar çok istemişti ki, yeteneğini istemsizce kullanmıştı. Roshomon birden Lucy'yi Ryūnosuke'ye doğru çekti ve kullanıcısının eşine doya doya sarılmasını sağladı.
Lucy de artık karşı koyamadı zaten. Beline dolanmış roshomon sayesinde yerinden kıpırdayamıyordu. Kafasını eşinin göğsüne yasladı ve belki de dakikalarca ağladı. Bu öylesine bir ağlama da değildi. Bu gerçekten acı dolu bir ağlamaydı. Başka hiçbir duyguyu barındırmıyordu içinde. Sadece acı. Ve Ryūnosuke bu ağlamayı ne dindirebilirdi ne de anlayabilirdi. Çünkü saf acıydı bu. Lucy kısa bir süre bile olsa anne olabileceğinin düşüncesinde, Ryūnosuke'nin bir baba olabileceğinin düşüncesinde, bir bebeğinin olabileceğinin düşüncesinde, çocukken her gece Tanrı'ya dua ettiği o aileye kavuşabileceğinin düşüncesinde o kadar boğulmuştu ki, artık nefes dahi alamıyordu. O hayallerde boğulup gitmişti o ve bebeği.
Ve Ryūnosuke'nin gözleri önünde, ölüyordu onun içindeki ışık.
Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesindi, ama ikisinin de bunun için uğraşmayacağı da kesindi.
⋆♱✮♱⋆_______
Biraz Lucy'nin durumu hakkında konuşacağım. Lütfen bu bölüme onun bakış açısından bakın. Düşük yapan bir kadının bulunduğu ruh halini anlamak zaten kolay bir şey değil. O yüzden Ryūnosuke'ye karşı olan tavırları da normaldi benim açımdan. O yüzden ona karşı gelecek bölümlerde bir önyargınız oluşmasın.