⋆♱✮♱⋆
İlahi bakış açısı...Ryūnosuke dikiz aynasından arabanın arka koltuğunda bilinci kapalı bir şekilde uzanan "eşine" baktı.
Tek yolu bu, yanlış bir şey yapmadın. O sana aşık sen ona. Yanlış bir şey yapmadın.
Ryūnosuke, içinden tekrarladığı sözleri bir kenara bıraktı ve sabahtan beri on yedinci defa arayan Tachihara'nın aramasını cevapladı. Telefonu hoparlöre alıp tutacağa yerleştirdi.
" Michizō, her şey tamam mı?"
" Odayı hazırladık, haberin olsun bu oda için Ryūrō'dan zor izin aldım. Bana bile anahtarlarını vermediğine göre önemli bir yer. Sanırım Daichi* denen adamdan sonra orayı hiç kullanmamışlar."
" Dazai'dan mi bahsediyorsun?"
" Adı Dazai mi? İhtiyar ondan hep öyle söz ediyor."
Ryūnosuke'nin yüzünde aklına gelen anılarla minik bir tebessüm oluştu. Koca mafyada, Dazai'ın insan gibi iletişim kurduğu çok az kişi vardı. Bunlardan ilki Hirotsu Ryūrō'ydu. Yaşlı adam mafyada Mori Ōgai'den bile önce vardı. Ama bir gün mor saçlı deli doktor yanında 13 yaşında bir erkek çocuğuyla "artık mafyayı ben yönetiyorum" deyince... Hirotsu için Dazai hep öncelikli oldu. Dazai mafyadan ayrılırken kimseyle vedalaşmamıştı, ancak sadece Hirotsu'ya bir mektup bırakmıştı. Öyle karmaşık bir şey değildi. Ama herkes biliyordu ki Dazai bir kelimeye bile neler sığdırabilirdi.
" Ryūnosuke bunu yapmak istediğinden emin misin? Tamam adam kaçırma bizim olayımız da kendi karını kaçırman biraz tuhaf değil mi?"
" Biz aşığız Tachihara, ben ona aşığım o da bana. Aptal bir hata ile bu mahvolmayacak, ya öyle ya böyle. Oda hala işlevini yetirmedi öyle değil mi?"
" Mafyada yetenekli kim varsa test etmesini istedim, oda gerçekten de işe yarıyor! İçine kim girerse yeteneği nötrleniyor ve geri çıktığında yeteneği geri işlevsel bir hale geliyor! İnanılmaz bir şey."
" Biliyorum, öyle değil mi?"
Bahsedilen oda daha Mori yeni patron olduğu dönemlerde ana depoların birine yapılmıştı. Mori yüksek bir mevlaya yeteneği dokunmadan kopyalayıp cisimlere aktarabilme yeteneğine sahip taylandlı bir adamla anlaşmıştı. Adam Dazai'ın nötrleme yeteneğini kopyalayıp, odanın duvarlarına ve taban ile tavana aktarmıştı. Oda bu şekilde Dazai'ın yeteneği ile donanmıştı. Böylece yetenek kullanıcıları bu odada yeteneklerini kullanamıyordu ve bu, mafyanın çoğu düşmanı göze alınırsa iyi bir şeydi.
" Ama Ryūnosuke, odada sen de rashomon'u kullanamazsın, biliyorsun öyle değil mi?"
" Evet, merak etme."
" Odada bir ton silah vardı ama hepsini toplattırdım."
" Niye?"
" Birbirinizi öldürmeyin diye?"
Ryūnosuke derin bir iç çekti. Haftalardır o kadar acı çekiyordu ki. Lucy'yi her şeyden çok özlüyordu. Lucy her şeyi öğrendikten sonra eşyalarını toplayıp evi terketmişti. Ryūnosuke tabii ki nerede olduğunu hemen öğrenmişti. Bütün gece güzeller güzeli karısının kaldığı otelde onunla konuşmak için dil döktü. Yanına konuşmaya gittiğinde ise tekrar kavga ettiler.
Lucy barışmamakta ısrarcıydı. Haklıydı da. Aldatılmanın affı olmazdı. Ama Ryūnosuke de öyle kolay pes etmeyecekti.
Bir şeyler yapması gerekiyordu, evliliğini kurtarması gerekiyordu.
Özellikle banyo dolabında bulduğu hamilelik testinden sonra.
Arabayı sürerken bir yandan da dikiz aynasından kızıl saçlı eşine bakıyordu. Bilinci hâlâ kapalıydı.
Uyandığında neler olabileceğinin farkındaydı. Lucy öfkeden deliye dönecekti. Kaçmaya çalışacaktı doğal olarak.
Ama Ryūnosuke sadece Lucy'yi istiyordu. Ona sarılmak, öpmek ve bebeklerini kucağına almak istiyordu.
Mahkeme iki hafta sonraydı, iki hafta sonra her şey bitecek, boşanacaklardı.
Başka bir hataya daha yer yoktu.
En sonunda ana deponun önüne geldiklerinde Ryūnosuke arabayı park etti ve Lucy'yi kucağına alıp depoya ilerlemeye başladı.
Tek yolu bu, yanlış bir şey yapmadın. O sana aşık sen ona. Bir bebeğiniz olacak, ne kadar güzel! Yanlış bir şey yapmadın.
⋆♱✮♱⋆
hamile olması planda yoktu bölümün sonunu yazarken aklıma geldi :^^ ficin bundan sonrasının aşırı toxic bir yere gideceğini bilmelisiniz, çok üzgünüm ama bundan sonrasını başka bir şekilde kurtaramazdım :( <3