⋆♱✮♱⋆
Ryūnosuke'nin bakış açısından...
Yatakta oturup makyaj masasının önündeki karımı izliyorum.
Bütün bir hafta olan her şey o kadar çılgınca ve gericiydi ki, onun gergin olduğunu siyah elbisesinden dolayı açıkta kalan ve kasılan omuzlarından anlayabiliyorum.
Geçen hafta Gin yanıma gelip, Lucy ve bizim izin günlerimizi denkleştirip bir yemeğe çıkmamızı önerdi. Buna şaşırmıştım çünkü Lucy ve Gin birbirlerine karşı hep nötrdü. Gin'in yapısı buydu, pek hümanist biri olduğunu söyleyemem, Lucy ise güven sorunları yaşadığından birbirlerinden hoşlanmadıklarını söyleyebilir miyim? Kesinlikle evet.
Lucy titreyen elleriyle küpeyi takmaya çalışırken iki defa küpeyi düşürünce sinirle küpeleri masaya fırlattı ve elini yara olan şakağına götürdü.
Yavaşça ona doğru ilerleyip sandalyenin arkasından ona sarıldım ve kafamı kırmızı buklelerle süslü boyuna gömdüm.
Çıplak omuzuna birkaç öpücük bıraktıktan sonra, ikimizin aynadaki yansımasına bakarak konuştum.
" Bu kadar gerilme, alt tarafı Gin ile yemek yiyeceğiz."
" O senin kız kardeşin, böyle söylemen kolay."
" Ona bakılırsa sen de beni Mark ve Louisa ile yemek yemeye götürmüştün."
" Mark ve Louisa benim kardeşim değil ama!"
Pes edercesine nefes verip, masadaki küpeleri alıp onun kulağına düzgünce taktım.
" Hazırsan çıkalım artık?"
Kızıl saçlı eşim başını salladığında koridordaki çekmeceden arabanın anahtarını aldım.
_______•💌•________
Bütün bir yemek boyunca Gin ve Lucy neredeyse hiç konuşmadılar, masada sadece üçümüz olduğundan bu bir aile yemeği sayılırdı ama hiç öyle hissettirmiyordu.
Gin bifteğinden bir parça koparıp ağzına atarken, alkolün de verdiği etkiyle Lucy'yi belki de yirminci defa iğneleyici bir şekilde süzdü. En azından ben alkolden dolayı olduğunu umut ediyordum.
Lucy ise yemeğine odaklaydı. Girişte selamlaşmalarının dışında neredeyse hiç ağzını açmadı.
Gin bu sefer alkolden büyük bir yudum alınca bu yemeğin kötü biteceği artık kafamda kesinleşmişti.
" Margaret nasıl? Adı buydu di'mi?"
Lucy hafifçe duraksadı. Onu sakinleştirmek için bir elimi bacağına koydum ama beklemediğim bir şekilde elimi bacağından çekti. Yemekte belki de ilk defa Gin ile göz teması kurdu.
" Gayet iyi. Neden sormuştun?"
Gin bana bakarak kıkırdadı. Bu kız bir daha tekila içmesin mümkünse.
" Roshoumon onu doğramamış mıydı ya?"
" Kes sesini artık Gin."
Gin'i uyarmamla yüzündeki iğneleyici gülümseme de silindi.
" Lavaboya gidip geliyorum."
Lucy'nin hafifçe omzuma dokunarak söylediği şeyle başımı salladım.
Masadan kalkıp gidince Gin'e daha kızgın bir ifadeyle baktım.
" Amacın ne Gin? Haberin olsun diye söylüyorum bizimle yemek yemek istediğini söyleyen sensin, ne bu tavır?"
" Dediğim şey yanlış değildi, daha geçen yıl ateşkesten önce o kadını az daha öldürmüyor muydun? Hatta kadın senin yüzünden artık çocuk sahibi bile olamayacak. Sanki o bunu bilmiyor."
Önümdeki içkiden sinirle bir yudum aldım.
" Elbette ki o bunu biliyor, ama oturup bunun konusunu hiç açmadık ve açmayı düşünmüyoruz. O yüzden kapa çeneni ve yemeğini ye Gin."
" Bu mu yani? Şimdi ben mi haksız oldum?"
" Haksız olan hep sendin zaten, bütün bir yemek boyunca onu göz hapsine aldın ama o ağzını açıp hiçbir şey demedi."
Gin dediklerimin üzerine sustu ve tamamen yemeğine odaklandı.
Gelen bildirimle masadaki telefonu elime aldım. Lucy'den bir mesajdı bu.
Taksi çağırdım eve gidiyorum, siz yemeye devam edebilirsiniz.
22.08 ✔︎✔︎İyi misin sevgilim?
22.08 ✔︎✔︎Midem bulanıyor.
22.09 ✔︎✔︎Yine mi miden bulanıyor?
Gelmemi ister misin?
22.09 ✔︎✔︎Hayır, dediğim gibi orada kız kardeşinle kal.
22.10 ✔︎✔︎⋆♱✮♱⋆_________