3.BÖLÜM:SÖZÜ TUTMAK

41 1 0
                                    

Bölüm tutmayı sevmemek gibi bir huyum var biliyor musunuz?Bilmiyorsunuz tabi

Aslında bu bölüm haftayaki bölüm olucaktı.Ama canım şimdi yayımlamak istedi.Hem önümüzdeki hafta bölüm atamayabilirim.Bu yüzden sizi üçüncü bölüm ile başbaşa bırakıyorum.

Yorum ve oy atarsanız sevinirim.

İyi okumalar.

Şarkılar;

Remembrance-Balmorhea
Experiance

Şarkı ile okumanızı tavsiye ederim.

Ben sözümü tutmuştum,belkide
hayatım pahasına

KİMSESİZLER:3.BÖLÜM;SÖZÜ TUTMAK

Verilen sözler,tutulmayan sözler...hayat aslında bunlardan ibarettir.Birilerine tutmak için sözler verebilirsiniz.Bu biri anneniz olabilir,babanız olabilir,canınızdan çok sevdiğiniz kardeşiniz olabilir,bazen kıskandığınız bazen ise gururlandığınız o ablanız veya abiniz olabilir,bazen en yakın dostunuz olabilir,bazen önem verdiğiniz herhangi biri olabilir,bazen herşeyiniz yaptığınız o insan olabilir,bazen ise zamanında herşeyiniz olan ama şuan belki hayatınızda bir hiç olarak bile yer kaplamayan o insan olabilir.

Bazı sözler verilir ve bazı sözler tutulur.

Bu cümlenin arasında iki fark vardır;Söz vermek kolaydır,birine kolayca söz verebilirsiniz.Ama sözü tutmak zordur,
birine verdiğiniz o sözü kolay bir şekilde tutamazsınız.

Sözü tutmak,vermenin yanında bir hiçtir.

Ben Günce'ydim.Ben huzurdum,ben o deftere yazılan kelimelerdim,ben insanın güvendiği o yerdim,ben insanın içini döktüğü o yerdim,ben insanın duygularını paylaştığı o yerdim,ben insanın hislerini sakladığı o yerdim,ben insanın sığınak noktasıydım.Ben adımdım,adımda bendi.

Belki hayatımda tek doğru karar verilen şey adımdı.Bana Günce'den başka bir isim yakışmazdı.

Ben Günce'ydim ve verdiğim sözleri tutardım.Belki şu zamana kadar Kimsesizler dışında kimseye söz vermemiştim.Ve o sözü'de daha tutmamıştım,ama tutacaktım.

Ve şimdi verdiğim o sözü tutmak için Joe'nun kapımın önüne gönderdiği arabanın içindeydim.Ben Günce verdiğim o sözü tutmak için yoldaydım ve artık benim için geri dönüş yoktu.

Şirket veya tesisin,artık adı her ne ise önüne gelmiştik.Şoför kapıdan çıktıktan sonra bende kapımı açmış ve arabadan çıkmıştım.

Dün baygın bir şekilde girdiğim bu yeri şimdi yeni görüyordum.Kocamandı, kelimenin tam anlamıyla kocamandı.Yatay bir şekilde olan ama ona rağmen baya yüksek bir yerdi.Tepesinde kocaman bir simge vardı,ama ben şuan o simgenin ne olduğunu güneşten ve yansımadan göremiyordum.Ama baya güzel bir yer olduğu kesindi.

Yanıma koşarak gelen şoföre kaydı bakışlarım.Bana garip garip bakışlar atarak "niye indiniz arabadan hanımefendi?"dedi nazik bir şekilde ingilizce konuşarak.

Kaşlarımı çattım ve,"niye inmeyeyim beyfendi?" dedim.Şoför bey bana ayıplar gibi baktı ve "e daha kapınızı açmadım Günce hanım"dedi ismimi garip bir şekilde söyleyerek.

Kapı açmak mı?Hangi devirdeydi bunlar?Elim var ayağım var açabiliyorum çok şükür.Gerçi kapı açmak asıl bu zamanda çıktıda neyse.Gittikçe toplum olarak kötüye gidiyoruk,ve bu sadece bu ülkede değil dünyanına her yerinde aynıydı.

"Açmayın siz benim kapımı"diye hiddetle konuştuğumda şoför sanki o açmasın diye dediğimi sanıp alınmış gibi bana baktı."Ben kendi kapımı açarım canım,elim ayağım tutuyor çok şükür"dedim ve saçmalayarak konuşamaya devam ettim."Ve siz burda böyle mi çalışıyorsunuz?"beni ilgilendiren neydi?"Böyle mi çalıştîrıyorlar burada" ben ne saçmalîyordum?

KİMSESİZLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin