GİRİŞ

849 62 203
                                    

İlk olarak şuraya başlama tarihi bir yazalım.

Henüz ilk yazacağım bu kitabın hayatım boyunca unutmak istemeyeceğim kadar güzel yerlere gelmesi dileğiyle .

Bu satırları geçmişim geleceğim bugünüm ve en çokta ruhum mutlu olabilsin diye yazıyorum.

ŞEHRİN DERİNLİKLERİNE HOŞGELDİNİZ...

İYİ OKUMALAR.

🍁

Soğuk ve yağmur insana sonbaharın geldiğini birebir hissettiriyordu. Aylardan ekim ve ben her şeyin başladığı , Ruhumun ve çocukluğumun katili olan o şehre doğru yola çıkmıştım. Kucağımda tuttuğum kitaba her ne kadar odaklanmak istesem de zihnimde dönüp duran düşünceler ve kulağıma gelen uğultulu sesler bana izin vermiyordu.

Havalimanın da oturmuş uçağımın gelmesini beklerken kitap okumaya karar vermiştim. Fakat buna zihnim izin vermediği kadar kalbim de izin vermiyordu. Bir dava dosyası için tayinimi İstanbul'a almışlardı. Dosyayı incelediğim kadarıyla bir çocuk cinayetti ve bunun altında yatan katillerdi. Evet katiler dedim çünkü bu cinayetin bir kişi tarafından işlenmediği altında mutlaka yardım eden bir kişi veya suç örgütüyle birlikte işbirliği yapıldığı bariz bir şekilde ortadaydı.

Uçağımın anons edildiğini duyduğum da yanımda duran valizimi de alıp hızlıca uçağıma geçip, Elli iki numaralı koltuğu aramaya başladım. İnsanlar hem yavaş hareket edip hem de çantalarını koymakla uğraştıkları için sabrım kalmamıştı. Karşımda ki tüm herkesi bekleten beyefendiye "Afedersiniz geçebilir miyim ?" diye sormuştum beni uğraştırmayıp kenara çekildiğinde ise "Teşekkür ederim" diyerek yanından geçtim.

Elli iki numaralı koltuk yazısını gördüğümde derin bir nefes alıp koltuğuma yerleştim. Uçak kalkana kadar biraz kafa dağıtmak amacıyla makyaj yapmaya başladım. Dudak kalemiyle dudak çizgimin hizasından geçip üstüne bordo renginde bir ruj sürdüm rengim biraz soluk olduğu için canlılık katsın diye hafif bir allık uygulayıp onu dağıttım ve son olarak ise gözlerime maskaramı da sürüp bu makyajı mı tamamladım. Yol boyunca uyumayı düşündüğüm için umarım makyajım bozulmazdı.

***

Uçak yolculuğumu bir aksilik yaşamadan tamamlamak biraz olsun kendimi iyi hissettirmişti. Taksiye binip yeni tuttuğum evimi taksiciye tarif ediyordum. Yaklaşık on beş dakika sonra yeni mahalleme giriş yaptığımız da içimi ufak bir heyecan kaplamıştı . İnce ince yağan yağmur damlaları taksinin camına vuruyor ve bıraktığı su izlerinden ise İstanbul'un ışıkları yansıyordu. Sanki yepyeni bir evreni keşfetmek ister gibi camı açtığım da binalardan gelen soft ışıklarıyla ve gecenin sessiz gürültüsüyle dolu bir İstanbul vardı karşımda.

Gözlerimi kapatıp serin havayı içime çektim. Yapabilirdim. Geçmişim kötü olması geleceğimin ve şu anımın kötü olmasına manidar değildi sonuçta. Bir keresinde Namık Kemalin İntibah kitabını okurken çok sevdiğim ve aynı şuan ki hislerimi karşılayacak bir alıntısı vardı."İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar. Yine her adımında mezara bir adım daha yaklaşır. İşte aynen böyle hissediyordum sanki her şey benim kaçtığım kaderim gibi.

Taksicinin "Geldik abla " diyen sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Ücreti ödeyip arabadan indim. Bagajdan bavulumu çıkarıp yavaşça binanın önüne geldiğim de dış kapının şifresini tuşlayıp içeri girdim. Asansörün tuşuna basıp beklemeye başladığımda telefonuma bir bildirim düştü.

ŞEHRİN DERİNLİKLERİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin