"Tamam, bu diğer dediklerinden daha iyi. Ama sadece adımla seslenemez misin?"
"Asla olmaz! Biriciğimsin sen benim..."
Bana böyle seslenmesi hem komik geliyordu hem de kalbimi hızlandırıyordu.
Ama aklımdan Baekhyun'un ona bir takı almış olabileceğini çıkaramıyordum.
Ayrıca neden sürekli içiyordu bu kız? Çok seviyordu herhalde.
"Hadi gidelim biriciğim."
"Nereye?"
Ayağa kalktı ve eliyle bir yeri işaret etti.
"Sahile!"
Elimden tutup koşmaya başladı.
Kısa bir süre sonra bir sahile varmıştık. Ryujin kumlara uzandı. Ben de yanına oturdum.
"Denizin sesini dinle Yuna'cığım."
"Bana öyle deme dememiş miydim?"
Ryujin kafasını diğer tarafa çevirdi. Yaklaşık beş dakika sonra horlama sesleri duyuluyordu.
Sahilde uyuya kalmıştı. Şimdi onu nasıl evine götürecektim ki? Ayrıca uyanıp evinin kapısını açar mıydı?
Bunlarla uğraşmak istemedim.
Onu sırtladım ve evime götürdüm. Minik evimdeki salondaki kanepeye onu bıraktım. Onun evine gittiğimde de kanepede uyumuştu.
Yarın işe gitmeliydim, bu yüzden odama gidip uyudum.
Sabah nerede olduğunu düşünüp beynini yakmasın diye ona not bırakmıştım.
Saat öğleden sonra birde telefonum çaldı. Ryujin arıyordu.
"Yuna, dün için çok özür dilerim ve o kadar teşekkür ederim ki ne diyeceğimi bilemiyorum."
"Sıkıntı değil."
"Sana teşekkür olarak bir yemek ısmarlayacağım."
"Olur, kulağa eğlenceli geliyor!"
Acaba hangi restorandan yemek ısmarlayacaktı? Ayrıca bana yemek ısmarlayacağı için mutluydum.
Onunla baş başa yemek yemek, hislerimden emin olmamı sağlayabilirdi.
Günün sonunda hangi gün yemeğe çıkacağımızı kararlaştırdık. Cumartesi saat öğleden sonra beşte. Yani iki gün sonraydı.
~
"Kanka, Yuna'dan uzak dur. Sevgilinle aran bozulmasın."
İş yerimde, herkes birbirine bunu söyleyip duruyordu.
Çünkü iş yerimde benim hakkımda yeni bir dedikodu çıkmıştı: Sevgili çalan psikopat.
Ne alaka olduğunu bilmiyordum. Küçüklüğümden beri kimseyle konuşyan sessiz bir kız olduğum için benimle uğraşırlardı hep. Bu sefer kendimi savunmak istiyordum. Ama bu dedikodu konusunda yapabileceğim bir şey yoktu. Ne dersem inanmazlardı.
O yüzden bir şey yapmayıp, dedikodunun unutulmasını bekleyecektim.
İş çıkışında yan masamda oturan kız beni bir kafeye çağırdı.
"Ne oldu? Neden çağırdın?"
"Öylesine. Bu arada, senin hakkında çıkan dedikodu, gerçek mi?"
"Hayır tabii ki. Ben kimseye bulaşmadım."
Ben bunu dedikten sonra alaycı bir tavırla bana güldü.
"Sürtük."
Ardından ayağa kalktı ve kahvesini elinde salladı. Sıcak kahvesini üzerime dökmesiyle ben de ayağa kalktım ve sesimi yükselttim.
"Hey, ne yapıyorsun sen?"
...