"Pastane mi? Yemek yapmayı beceremem ki ben."
"Bir dene. Pasta süsleyeceksin sadece!"
Çekmeceden bir çatal çıkardı ve pastadan aldığı dilimi ağzıma doğru uzattı. Bunu birkaç defa daha yaptı. Resmen onun elinden yemek yemiştim.
"Sana konumunu gönderirim."
Pastanenin konumundan bahsediyordu.
"Teşekkür ederim."
Ona çok şey borçlu olmaya başlamıştım. Evinde kalıyordum. Ayrıca ben iş ararken bana yardım ediyordu.
Onuna tanıştığım için mutluydum.
~
Yakın zamanda pastane ile iş görüşmesine gitmiştim ve olumlu sonuç almıştım. Bugün çalışmak için oraya gidecektim.
Dolabımda bulabildiğim en tatlı kıyafetleri giymiştim.
Üzerimde kısa kollu bir gömlek, altımda ekoseli pembe bir etek vardı. Ve en sevdiğim sandaletlerimi giymiştim.
Ryujin de benimle gelmek istemişti.
Kollarımızı birbirine dolamış yürüyorduk.
Pastane Ryujin'in evinden çok da uzak değildi, o yüzden varmamız uzun sürmemişti.
Pasta süslemede çok beceriksiz olacağımı düşünmüştüm. Ama aslında sadece gözümde çok abartmışım.
Bu iş, beklediğimden eğlenceliydi.
İlk süslediğim pasta, Ryujin'eydi. Güneşli bir pasta istemişti. Kenarlarına küçük desenler de eklemiştim.
Ryujin'e pastayı götürdüm. Bir masada oturmuştu.
"Sen de otursana."
O bunu dedikten sonra karşısındaki sandalyeye geçtim. Birlikte pastayı yiyorduk.
Aslında yediğimiz pasta o kadar abartılacak bir şey değildi ama Ryujin ile yediğim için, dünyanın en iyi pastasını yiyormuş gibi hissediyordum.
~
Mesaimin bitiş saati çok çabuk gelmişti. Bana sanki sadece bir-iki saattir çalışıyorum gibi gelmişti ama hava kararmıştı bile.
Ryujin ile sokağa çıktık ve birlikte yürümeye başladık. Yağmur çiseliyordu.
Bulutlar artmıştı. Yağmur birazdan yağacak gibi duruyordu.
Yağmurda ıslanmamak için hızlıca eve gidebilirdik ama yavaş yürümeyi tercih ettik.
"Yuna, canım muzlu süt çekti. Markete girelim."
Yakınlarda bir market görünüyordu.
Marketten dört adet muzlu süt aldık. Sonraki zamanlarda da içmek istediğini söyledi.
Bir kutu sütü eline aldı. Geriye kalan muzlu sütleri Ryujin'in çantasına koymuştuk.
Evine gelmiştik, yol boyunca muzlu sütünü içmişti. Dudağının kenarında muzlu süt kalmıştı.
"Dudağında süt kalmış."
Eliyle almaya çalıştı fakat beceremedi. Lekeyi almak istedim. Leke, dudağının tam yanındaydı. Hatta lekenin bir kısmı dudağının üzerindeydi.
Elimi dudağına sürmek yerine, dudağımı onun dudaklarına uzattım. Dudaklarım, dudaklarındaydı.
...