Cebimden telefonumu çıkardım. Bilinmeyen bir numara arıyordu, telefonu açtım.
"Yuna! Yanıma gel, hemen.."
Ryujin'in sesi, hem telefondan hem de marketin önünden geliyordu.
"Hadi, gel artık!"
"Tamam, geliyorum."
İyi ki buradayım diye düşündüm. Çünkü eğer burada olmasaydım Ryujin'in nerede olduğunu bilemezdim ve yanına gidemezdim.
Onun yanına gittim ve karton bardağa doldurmaya çalıştığı soju şişesini elinden aldım.
"Ah, ne kadar da çabuk geldin!"
Sesi çok ince ve cırtlak çıkıyordu, biraz da bağırıyordu. Belli ki sarhoştu.
"Sadece 3 şişe soju ile nasıl bu kadar sarhoş olabiliyorsun? İçki ile aran iyi değil herhalde."
Bana cevap vermedi ve ağlamaya başladı.
"Hey, neden ağlıyorsun, Ryujin?"
Beni umursamadan bağırarak ağlamaya devam ediyordu. Yanına oturdum ve sırtını ovaladım.
Ardından kulağına fısıldadım:
"Ağlama Ryujin. Yapmak istediğin birşey var mı?
Bu sefer ağlamasını durdurmuştu ve sessiz bir şekilde bana cevap verdi.
"Benim evime gidelim."
"Ne?"
Duraksadım. Daha beni doğru düzgün tanımıyordu ama beni evine davet ediyordu. Sarhoş olduğu için olduğunu düşündüm. Ben boş boş ona bakarken tekrar ağlamaya başladı.
"Tamam, tamam. Gidelim senin evine. Evin nerede ki?"
Ayağa kalktı ve hızla yürümeye başladı, belli ki evine doğru yürüyordu. Onu takip ettim.
Evine gitmemiz çok uzun sürmemişti, evi yakındı. Evi büyüktü. Bence bir kişi için bu kadar büyük bir ev fazlaydı. Evindeki eşyalara bakılırsa, zengin olmalıydı.
Salondaki bir kanepeye oturdu ve birşeyler mırıldandı, ne dediği anlaşılmıyordu. Ben de onun yanına oturdum ve kanepenin yanındaki sehpaya elimdeki poşeti koydum.
Salonunda bir saat asılıydı. Saat 23.30 olmuştu bile. Yeni yıl, yaklaşıyordu.
Telefonumu aldım ve onun numarasını kaydettim. Beni arayan son kişi olduğu için numarası en öndeydi.
Ben onun evindeki eşyaları gözümle incelerken bir anda omzuma başını koydu.
"Ryujin?"
Ondan cevap yoktu. Uykuya dalmış olmalıydı.
~
Otuz dakika çok çabuk geçmişti. İnsanlar fişek patlatıyordu, karşıdaki pencereden fişekleri görebiliyordum. Yeni yıla girmiştik.
Ryujin ise benim omzuma başını koymuş, uyuyordu. Penceredeki yansımama bakıp gülümsedim. Şuan olduğum konumdan mutluydum.
...