Merhabalar!
Bu bölüm biraz geç geldiği için hepinizden özür diliyorum bunu telafi etmek için diğer bölümlere göre daha uzun bir bölüm yazdım. Umarım sıkılmadan okursunuz.Fice geç bölüm gelmesinin sebebi de beni motive eden hiç birşeyin olmaması. Sizden ricam bol bol yorumlar yazmanız. Yorumlarınız benim için çok değerli ve motivasyon kaynağı.
İyi okumalar diliyorum...⭐
-Jungkook kıpkırmızı olan yüzü ile şaşkınca Taehyung'a baktı. Taehyung şu an da kendisine güzel olduğunu mu söylemişti.
Jungkook kıpkırmızı kesilen yanakları ile hafifçe öksürürek boğazını temizledi, "Şey... Teşekkür ederim Taehyung," diyerek eliyle üst katı işaret etti. "Senin için oda hazırladım. İstersen duş da alabilirsin."
Taehyung Jungkook'un kızaran yanaklarını her ne kadar çok istese de kendine engel oldu. Başını aşağı yukarı sallayarak, "Teşekkür ederim."
-
Taehyung başına giren keskin ağrı ile kızaran gözlerini aralayarak etrafında gezdirdi. Buranın neresi olduğunu düşünmeye çalışırken aklına dün geceki görüntüler dolaşırken yüzünde küçük bir gülümseme oluştu.
Dün gece Jungkook sarhoş olduğunda Taehyung'un yüzüne her zamankinden daha da güzel gelmişti ve diline engel olamayarak bunu ona söylemişti. Taehyung Jungkook'a karşı boş olmadığını biliyordu ama bunu dile getiremeyecek kadar korkak denilebilirdi. Bu korkusunun sebebi de terk edilme korkusuydu. En büyük korkusu ise ya Jungkook'a hak ettiği sevgiyi, güveni veremeyeceği.
Taehyung sonu bitmeyen düşüncelerden sıyrılarak yataktan doğrularak ebeveyn banyosuna girdi. Yüzüne 2 kere soğuk suyu çarptıktan sonra aynadan yansımasına baktı. Yeni uyandığı için dudakları ve gözleri şiş gözüküyordu. Dağınık saçlarını ıslak elleriyle düzelterek şekil verdikten sonra banyodan çıktı ve yattığı yatağı düzeltti. Daha sonra aklına telefonu gelince odanın bir köşesine fırlatılmış pantolonunu alarak telefonunu aradı. Telefonu cebinden çıkarttığında saate baktığında saatin 12'ye doğru geldiğini görünce hokkalı bir küfür ederek üzerinde ki gri eşofmanı ve beyaz tişörtü çıkartarak yatağın üzerine bıraktı. Dün gece çıkardığı gömleğini ve pantolonu hızla giyinerek odadan çıktı. Hemen çaprazında Jungkook'un odası olduğunu düşüğü odanın kapısına vurdu. İçeriden ses gelmeyince kapıyı hafifçe aralayarak başını içeriye uzattı. Burnuna dolan vanilya kokusu ile derin bir nefes aldı. Evet, doğru bilmişti burası Jungkook'un odasıydı fakat Jungkook burada -odasında- değildi.
Merdivenlerden koşarak indiğinde ilk salona girdi fakat Jungkook'u orada da göremeyince mutfağa girdi. Mutfak masasını baştan sona kadar dolu görünce Taehyung şaşırarak masaya yaklaşıktı. Masanın üstünde bir kağıt gördüğünde onu eline aldı.
Günaydın!
Sen bunu okuduğun da ben evde olamayacağım. Senin için elimden geldiği kadar birşeyler hazırladım. Umarım afiyetle yersin. Eğer başın ağrıyorsa buzdolabının kapağında ilaçlar bulunuyor içebilirsin. Görüşmek üzere:))-Sevgili savcın Jeongguk.
Taehyung'un yüzünde çarpık bir gülümseme oluştuğunda elindeki notu katlayarak pantolonun cebine sıkıştırdığında hemen masaya oturarak önündeki tabağa Jungkook'un kendi elleriyle hazırladığı yemekler ile doldurdu...
-
Hoseok elindeki mavi dosyayı sinirle parmaklarının arasında sıkıyorken bir yandan da karşısında Jimin ile flört eden Yoongi'yi izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hammer And Rose || TaeKook
FanfictionCinayet büro amiri Kim Taehyung & Savcı Jeon Jungkook.