Hoş geldiniz
İyi okumalar diliyorumm
-Güneşin son ışıkları, hastane odasının beyaz perdelerine yansıyarak odanın içini hafifçe aydınlattı. Odanın sessizliği, sadece makine sesleriyle bozuluyordu. Yatağın üzerinde sessizce uzanan genç bir adam, gözleri kapalıydı. Yüzündeki huzursuz ifade, geçmişte yaşadığı derin acıları yansıtıyordu.
Taehyung gergince saçlarını geriye doğru çekiştirerek derin bir nefes aldı. Yüzündeki o stresli korku dolu ifade diğer cinayet büro ekibinin de yüzünde okunabiliyordu. İçine çektiği nefesi ağzıyla geri verdiğinde büyük camın önünden çekilerek kapının yanındaki demir sandalyeye, jin'nin yanına oturdu. Aralarında derin bir sessizlik vardı.
Dün sabah Yoongi'yi banyoda kanlar içerisinde bulmuşlardı ve doktorlar gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra çok kan kaybettiğini ve bilincinin yerine gelmesinin zor olduğunu söyleyerek Yoongi'yi yoğun bakım ünitesinde yatırıyorlardı.
Taehyung başını yere eğdiğinde stresle dudaklarını kemirdi. Cinayet büroya atandığından beri Yoongi ile çok yakınlardı. Hatta arada aralarında tartışmalar olsa da ikili birbirlerini hep kardeş olarak görmüşlerdi. Bu diğer cinayet büro ekibi içinde geçerliydi. Uzun bir süredir hep beraber çalışıyorlardı. Yeri gelince ailelerinden bile daha fazla birbirlerinin yüzlerini görüyorlardı. Birbirlerinin çığlığına hep koşarlar, başları derde girdiyse "Bizim derdi!" Diye kollarını sıvar ve derman ararlar, anlayacağınız cinayet büro ekibi bir iş arkadaşlarından da öte onlar kardeş gibilerdi.
Sessiz yoğun bakım koridoru sessizliğini korurken Taehyung hâlâ kafasını yere eğmiş ve ayakkabılarının ucuna bakıyordu. Düşüncelere o kadar çok dalmıştı ki Jungkook'un geldiğini bile duymadı. Jin'nin omzuna dokunuş ile kendine gelerek, kafasını yerden kaldırıp yorgun bakışlarını Jungkook'a çevirdi.
"Taehyung..."
Taehyung oturduğu yerden kalkarak Jungkook'un yanına giderek ellerini yanaklarına koydu. Jungkook haberi bu sabah almıştı. Taehyung dün telaş içinde telefonunu arabada unutmuş ve jungkook'a haber vermek tamamen aklından çıkmıştı. Bu sabah aklına Jungkook gelince de hemen ona haber vermiş ve hastaneye gelebilmesini söylemişti.
Jungkook da Yoongi'nin haberini alınca ilk başta inanmamıştı hatta "Aşka bu kadar gözü kararmış olamaz." Diye düşünmüştü ve Taehyung'dan aldığı haberle hemen koşarak hastaneye gelmişti.
Jungkook titreyen ellerini Taehyung'un yanaklarına koyarak parmak uçlarıyla okşarken dudakları titredi. Taehyung Jungkook'un alnına kısa bir öpücük bırakarak Jungkook'un elinden tutarak geriye dönerek az önce kalktığı demir sansalyeye oturttu Jin de oturduğu yerden yana kayarak Taehyung'a yer verdiğinde o da oraya oturdu.
Jungkook'un büyük gözleri herkesin üstündeydi. Yüzlerindeki ifadeyi görünce içinde bir acı hissetti. Bakışları Namjoon'nun yorgun yüzünde gezdirdi daha sonra Jin de ve Hoseok'un yüzünde gezdirdi. Gözleri en son karşındaki sandalye de oturan Jimin de takılı kaldı. Haberi aldığından beri ağlıyor olmalıydı. Göz altları şişmiş ve dudaklarının rengi solmuştu.
Jimin dizine yasladığı ellerini saçlarına geçirdi ve dirseklerini bacaklarına yasladığında sessizce mırıldandı, "Hepsi benim yüzümden."
Hoseok yüzündeki yorgun ifadeyle yanındaki Jimin'e döndü. Ellerini Jimin'nin saçlarının arasına geçirerek okşadığında, "Senin yüzünden değil, sevgilim. Böyle düşünme lütfen." Dediğinde Jimin sinirle Hoseok'a döndü.
"Ne demek benim yüzümden değil! Sana söylemiştim. Sana evleneceğimizi Yoongi'nin duymamasını söylemiştim! Senin o lanet inadın yüzünden benim arkadaşım içeride yaşam savaşı veriyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hammer And Rose || TaeKook
Hayran KurguCinayet büro amiri Kim Taehyung & Savcı Jeon Jungkook.