8 " kendimden, gerçeklerden kaçmaya çalışırken "

128 16 88
                                    

—

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonucunda neler doğacağını bildiğimiz hâlde yaptığımız bazı şeyler vardır. Ben de bugün sonucunun ne olacağını bildiğim bir şeye kalkıştım; okula geldim. Eric ve Juyeon'un gülüşmelerini izlemeye geldim de denebilir.

O ikisi, hafta sonu Eric'in anlattıklarından anladığım kadarıyla, flört ediyorlardı. Eric çok mutluydu ve sürekli sohbet grubumuzda bu muhabbet dönüyordu. Tüm mesajları tek tek okuyan ben; bir zaman sonra canımın yanmasına dayanamadım, mesajların hiçbirine bakmadım. Benim bakmadığım süreçte Eric'in onlara başka şeyler de anlattığına emindim.

Sınıf kapısının önüne gelene kadar başım eğikti. Kimsenin yüzünü, sanırım bu kimse arkadaşlarımdı, görmek istemiyordum. Cebimdeki telefonumu çıkardım ve sanki onunla ilgileniyor gibi yaparak içeri girdim.

Küçükken aile bireylerimizden birinin telefonunu alırız ve onunla oynar gibi yapıp etrafımızdakilerin gözünde havalı göründüğümüzü düşünürüz. Şu an aynı bunun gibi telefonda uygulamaların üzerine basıyor ve uğraşıyor gibi görünüyordum. Bu ironikti.

Sırama geçtim ve çantamı çıkardım. Telefonu bırakmış ve bu seferde ders kitaplarıyla uğraşıyor gibi yapmıştım. Ne kadar da ezik birine dönüştüğüm geldi aklıma. Ben eziktim. Gerçekleri görmeye, duymaya korkuyordum. Onlardan kaçıyordum. Hiçbir zaman onlarla yüzleşecek gücüm yoktu.

"Günaydın."

Duyduğum sesle başımı kaldırdım. Diyen kişi Jungwoo olmasaydı bunu asla yapamazdım herhâlde.

"Günaydın."

O da benim gibi çantasından kitapları çıkarıyordu. Ve yüz ifadesinden anladığım kadarıyla bir şeyler söylemeye hazırlanıyordu.

"Pazartesi en nefret ettiğim, cuma en sevdiğim gün ve maalesef ki bugün pazartesi." dedi sahte bir mutluluk ifadesiyle. Ben de onun gibi güldüm.

"İlk ders neydi?"

Hiçbir fikrim yoktu. Sadece bir şeylerle ilgileniyor gibi yaptığım için biliyor olarak görünmüştüm galiba.

Bilmediğimi söyledim ve o da telefondan ders programına baktı. İlk dersin biyoloji olduğunu görünce sesli şekilde küfür etmeye başladı. Ben de ona gülerek, içimden eşlik ediyordum. Okul hayatım boyunca biyolojiyi hiç sevmemiştim. Sevdirebilecek bir hocayla da karşılaşmamıştım.

×××

Günümün devamını arkadaşlarımdan kaçarak geçirmeye çalışmıştım. Başarılı da olmuştum çünkü Minho dışında hiçbiri yanıma gelmemiş ve benle konuşmaya çalışmamıştı. Umurlarında olmadığımı anlamıştım. Bu biraz sevindirici, biraz kötüydü.

false friend and small sensations ; bbangmil. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin