Bir

28.1K 1.5K 327
                                    

Selaam!

Okurken yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın💓

...

"Siz neden benimle konuşmuyorsunuz?"

Sorumu beklemediği aşikardı. Kaşları kalktığında, ağzını araladı fakat verecek bir cevap bulamadı.

Ağzımdan derin bir nefes verdiğimde amca araya girdi. "Abim öyledir yeğenim boşver sen."

Boşveremezdim ki. Babam değil miydi o benim?

Başımı salladım. "Ben gideyim o zaman kendinize iyi bakın."

"Yeğenim gitmede-"

"Amca yeter artık. Gitmek istiyorsa gitsin, bize ne." Amca adamın lafını bölerek araya giren kişi Rüzgar'dı. Hani şu abilerin en küçüğü.

Evet, kesinlikle beni istemiyordu.

Amca adam kaşlarını çatarak ona dönmüştü. Kerim Bey'in gözleri ise bendeydi. Durgun, sade gözler. Mavi gözler. İkimizin gözü de aynı renkti ve ben o an annemi merak ettim. Öz annemi. Bana benziyor muydu?

Amca adam, abi bozuntusuna bir şeyler söylerken arkamı dönerek oradan uzaklaşmaya başladım. Fazlalık olduğum yerde çok durmazdım.

Hastanenin bahçesinden çıkarken, ismimin söylenildiğini duysam da umursamadım.

İyi de ben şimdi nereye gidecektim? Evin anahtarının bende olmadığı gerçeği yüzüme çarptı. Yanımdaki 100 tl ile ne kadar dayanabilirdim? Derin bir nefes alarak, hiç istemeyerek telefonumu çıkardım.

Siz: Anahtarım yok, eve ne zaman geleceksiniz?

Cevap yoktu. Tek tik. Cevap verene kadar oyalanacaktım. Sahil kenarına gitmeye karar verdim. Orada durup saatlerce otursam da kimse beni yargılamazdı herhalde. Saat henüz 13.00'dı.

Yolda gördüğüm bir simitçiden, simit ve şeftalili meyve suyu alarak kayalıklara oturdum.

Elimdeki simiti kemirirken, hâlâ kabullenemediğim gerçekle yüzleşiyordum. Gözlerim dolmuş, boğazıma yumru oturmuştu. Lafı gevelemeye falan da gerek yoktu.

Tamamen bok gibi hissediyordum.

Böyle aptal bir karışıklık nasıl olabilirdi ki? Sorun karışıklılık kısmı değil 'yanlışlıkla' kısmıydı. Bunun yanlışlıkla olmadığına emindim işte. Göz yaşlarım tamamen akmaya başladığında, havanın şansıma kötü olması iyi olmuştu. Bir hafta önce karne almıştık. Yaz gelmesine rağmen havanın böyle olması garipti. Yani teknik olarak hava yüzünden etrafta hiç kimsede yok gibiydi. Etraftaki araba sesleri, denizin dalga sesleri ile birlikte gaza gelince iyice hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Üstümdeki beyaz hırkama daha çok sığınmaya çalıştım.

Üşüyordum ama üşümekten çok korkuyordum da.

Soğuktan morarmış beyaz ellerimi, vücuduma sardım. Bu benim ayakta kalma belirtimdi. Telefonuma gelen bildirim ile hızla telefonu elime aldım.

Anne: kapının yanındaki saksının içinde var anahtar.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Derin bir nefes aldım. Ağlamalarım küçük iç çekmelere dönüşmüştü. Annem böyleydi işte. Bana kötü davranmaz ama kötü davranmalarına izin verirdi.

Biraz daha kalırsam hasta olacağım düşüncesiyle hızla durağa doğru yürüyerek bir minibüse bindim.

Kafamda kapalı duran kapüşonluyu çıkardım. Parayı şöföre uzatıp, tek tük boş minibüsün rahatlığıyla kafamı koltuğa yasladım.

Seren ¦ Gerçek AileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin