11. bolum

1.3K 112 33
                                    

EVEETTT

YENI BOLUM GELDI UOOO

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

DOĞA TEKİN'DEN

Eşyalarımı toplayıp Özge'ye  seslendim
"Özge! Ben çıkıyorum"

Özge merakla bana dönüp "Daha 1 saat var. Nereye gidiyorsun?"

"Bugün abim geldi ve akşam yemeğine çağırıyor. Bir sürprizi varmış. Önün için işim var"

"Ne sürprizi acaba?" Omuz silktim "Bende bilmiyorum. Beni idare eder misin?" Özge gülümseyerek "o iş bende" dedi. Minnettar bir şekilde gülümsedim "Cok teşekkür ederim" Özge de gülümseyerek "Rica ederim. Hadi sen git"

Özge'nin konuşmasıyla hastaneden çıkıp otoparka doğru yürümeye başladım.

Özge, sarışın,mavi gözlü , 24 yaşında bir kızdı. Ben lise 3'teyken Özge'yi üst sınıflar tarafından zorbalığa uğrarken kurtarmıştım onu. O günden beri Özge ile arkadaştık. Hatta ilk tanıştığımız zamanlarda bana abla demek istemişti ama ben istememiştim. Ona hep "lütfen aynı yaştaymışız gibi davranalım. Yoksa kendimi yaşlı gibi hissederim diye dalgaya vurarak konuşurdum.

Şaka maka o zamanlar abla dediğinde kendimi yaşlı hissederdim.

Otoparktan arabamķ çıkartıp yola koyuldum. Evimin önüne geldiğinde gözüm karşıdaki dairenin kapısına kaydı. Bu  daire boştu. Ama sanırım bugün yeni birileri taşınmıştı. Çünkü kapının önünde askerlerin giydiği botlardan vardı (postal). Büyük ihtimalle bir asker timi taşınmıştı.

Karşı dairenin kapısını izlemeyi bırakıp çantamdan evimin anahtarını alıp kapımın kilidini açtım. Tam kapının kulpunu çekip içeri girecekken aklıma gelen şeyle duraksadım.

Yok artık!

Olmaz dimi?

Koca Mardin'de aynı apartmana düşmeyiz heralde?

Yok yok

Hem Mardin'de başka asker yokmuş gibi davranmayalım.

Dimi yani

Evet olmaz.

Kafamı iki yana sallayıp içeri geçtim. Önce banyoya gidip elimi yıkadıktan sonra yatak odama geçip üstümü degistirdim. Ardından mutfağa geçip kendime alıştırmalık bir şeyler hazırlayıp yedim.

Biraz dinlendikten sonra junior Karan'nın en çok sevdiği şeyi, kakaolu keki yapmaya başladım.

Kakaolu keki fırından alıp mutfak tezgahının üstüne koyup banyoya geçtim. Sıcak bir duşun ardından yatak odama geçtim. Dolabımın kapağını açıp içinden iç çamaşırlarımı alıp giydim. Ardından üstüme siyah askılı bir crop, altıma da siyah yuksek bel bir pantalon giydim. Saçıma havluyu dolayıp oturma odasına geçip televizyonu açtım.

Saçlarımı kurutma makinasıyla kuruttuğum  zaman çok kabarıyordu. O yüzden de saçlarımı çoğu zaman makinayla kurutmazdım.

Yaklaşık  yarım saat sonra saçımı taramak için tekrar banyoya gittim. Kafamdaki havluyu çıkartıp kapıda duran askıya astım. Ardından saçımı  taramak için aynanın önünde duran tarağı aldım ve saçımı taramaya başladım. Saçımı taradıktan sonra yarim at kuyruğu yaptım.

Saçım uzun ve hafif dalgalı olduğu için güzel durmuştu.

Banyoda işim bitince mutfakta tezgahın üstünde, kek kalıbında duran keki kalıbından çıkartıp geniş bir saklama kabına koydum. Kapağını da kapatıp kolumdaki saate baktım. Saag 18.30' tu. Vakit kaybetmeden elimde saklama kabıyla  kapıya doğru ilerledim. Kapıdan çıkıp ayakkabılıkta duran Hello kitty'li terliklerimi alıp giydim. Tam üst kata çıkmak için merdivenlere ilerliyordum ki, karşı daireden gürültüler gelmeye başladı. Duraksayıp gürültüyü anlamaya çalıştım.

[DİP NOT: BURADA RESMİ KONUSMAYACAKLAR ]

"Abi en azından bugün akşam yemeği hazırlamaya gerek yok" (Erdem)

"Evet ya! Adam akıllı ev yemeği yiycez sonunda" (Mert)

"Ulan! Ulan hangi dingil aldı çorabıMın tekini!?" (Yiğit)

" Ne yapalım biz senin kokuşmuş çorabını be!" (Yağız)

"Nerede o zaman?" (Yiğit)

"Ne nerede abi?" (Erdem)

"Ya bu da görevde leb- demeden Çorum'u anlıyor, görev dışında tamamen anlama özürlüsü oluyor. Ne olacak oğlum çorabım" (Yiğit)

"H o mu. İşte burada." (Erdem)

"Heh. Şimdi çıkabiliriz." (Yiğit)

"Hazır mısınız çocuklar?" (Yankı)

"Hadi o zaman"(Yankı)

Kapı açıldığında onları dinliyormuşum gibi görunmemek  için tterliğmi düzeltiyormuş gibi yaptım. Ardından onlara döndüm. Önden 4 tane iri yarı adam bana bakıp üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldi. Bende onların peşinden gideceğim sırada arkamdan bir tıkırtı geldi. Arkama döndüğümde gözlerim bir çift kara gözle kesişti.

Bu...Bu...Bu o

"Sen..." dedim kısık sesle Gözlerimin dolduğunu hissettim. Özlemiştim. Hem de çok özlemiştim. Kendimi zorlayarak göz temasımızı kesip önüme döndüm. Biraz daha bakışırsak ağlayabilirdim.

Hem beni unutmuştu. Belki de uzun bir zaman hatırlamayacaktı. Umarım yakında hatırlardı...

Merdivenlerden yukarı gözle çıkmaya basladığım sırada arkamdan gelen sesle   donup  kaldım.

"Elinde kakaolu kek, ayağında hello kitty'li terlikler... Sence bu sahne sana da tanıdık gelmedi mi Tabiatım?"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Evet çok güzel yerde bitirdim biliyorum 😌 kdbddbdkdb

O değilde Barın'la ilgili öyle güzel planlarım var kiiii..

Nihahahaha

Neyse yeni bölümde görüşürüz.

Bayssss








YANLIŞ NUMARA KOMUTANIM! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin