Sanji, güzel manzaralarıyla ve prensi ile tanınan bir ülkenin, Cora'nın prensidir. Bu ülkenin prensi ile tanınmasının sebebi, halkına; Vinsmoke ailesinin diğer yöneticilerine göre çok daha nazikçe yaklaşmasıdır. Ve bu zamana kadar hep bu nazik davranışlarıyla ayıplansa da, Sanji hiç bir zaman halkına olan tavrından vazgeçmemişti.
Bir gün Sanji'ye, Babası; Judge tarafından bir mektup gönderilir. Mektubu getiren kişi ise Yeşil saçlı, yapılı vücuda sahip bir korumadır. Kral Judge'in koruması.
Mektupta;
Sayın Prens,
Yaşlanan Kral Judge'i yakında kaybedeceğiz. Kralın; size ve diğer aile üyelerine söylemek istediği bazı şeyler var.
Bunun için 1 haftalığına, Surg krallığına gelmeniz önemle rica olunur. Bu 1 hafta içerisinde size Kılıç ustası; Roronoa Zoro eşlik edecek.
Sevgilerle, Mona.Sanji mektuptan başını kaldırdı ve yeşil saçlı, kaslı adama baktı:
"Zoro sen misin?"
Zoro başıyla onayladı.
"Benim, Prensim"
Sanji o an bir şey fark etti. Bunu fark ettiğinde gözleri âdeta bir fal taşı gibi açıldı. Bir kaç saniye sonra normale döndü ve konuştu;
"Ben bu akşam seyahat için hazırlanırken, sen sarayın odalarından birinde dinlenebilirsin. İstediğin bir şey olursa çekinmeden personellere bildir."
Ardından Yavaşça tahtından kalkıp odasına doğru ilerledi. Diğer saray odalarına göre çok daha mütevaziydi onun odası. Kendini rahat hissedeceği şekilde dizayn etmişti. Ayrıca sarayda Sanji hariç bir saygın üye daha kalıyordu, Zeff.
Zeff, Sanji'nin babası olarak gördüğü bir insandı. Ailesi, Sanji daha küçükken prens olması için zorlamışlardı onu. Ve kendi davranış tarzlarında yetiştirmeye çalışmışlardı. Lakin Sanji bütün bunlara rağmen yine de kabullenememişti bunları. Onlarca, belki yüzlerce kez saraydan kaçmış, her defasında geri getirilmişti. Kaçtığı yer ise, evi olarak gördüğü "Baratie Restoranı" idi.
Zeff, Sanji'ye babasından görmediği şefkati, merhameti, ve daha bir çok güzel duyguyu sunmuştu. Sanji bu yüzden bu kadar bağlıydı ona. Ayrıca, yemek işlerine bir kaç aşçıyla birlikte Zeff ve Sanji de yardımcı olurlardı.
Beraber yemek yapmak, yemek yaparken Zeff'in sürekli Sanji'yi azarlayıp sebebiyet verdiği minik tartışmalar, Tartışma sonrasındaki küçük kıkırdamalar, Zeff'in sürekli Sanji'nin yemeklerini eleştirmesi bile çok tatlı gelirdi Sanji'ye.
Sanji'nin odasına girdiği zamana dönelim. Bir kaç parça kıyafet hazırlayıp bavula yerleştirdi Sanji. Bakım malzemelerini de halledip kapattı bavulun fermuarını. Sonra kısa bir duş alıp kafasını yastığa koyarak uykuya bıraktı kendini.
Sabah erkenden açtı gözlerini. Saçlarını tarayıp pijamalarını değiştirdi. Ardından odadan çıkıp sarayın yemek odasına kadar yürüdü. Aşçılara teşekkür edip Zeff ile yemeğe başladı. Bir süre sonra; Kılıç ustası'nın masada olmadığını fark etti. Dudaklarını bir mendil yardımıyla silip masadan kalktı.
Ardından Zeff'e bakarak;"Yaşlı adam, bugün Judge'in ülkesine gideceğim. 1 hafta kadar yokum. Burayı idare edebilir mi-"
Zeff kalkıp Sanji'ye sarıldı.
"İyi bak kendine, aptal oğlum"
"Sende, huysuz babam"
Sanji ılıkça gülümsedi. Ardından gülümsemesi Zeff'in söylediği şeyle kıkırdamaya döndü.
"Hadi siktir git"
Sanji tekrar gülümsedi. Zeff'in sevgisini gösterme yolunun bu olduğunu bilirdi.
"Görüşürüz, Yaşlı moruk"
Ardından Sanji yemek odasından çıktı. Kılıç Ustası'nın odasının kapısına doğru yönelip kapıyı çaldı:
"Bay Kılıç Ustası?"
Zoro çatık kaşlarla kapıyı açtı. Üzerindeki terden antrenman yaptığı belliydi. Kaslı vücudu, tişörtü olmadan çok daha ateşliydi. Sanji içinden geçirdi:
"Kaç bayan hayrandır şimdi ona. Tçt tçt tçt"
Ufak bir kıskançlık yaşadıktan sonra bu düşünceleri Zoro'nun sesiyle kesildi.
"Sorun nedir? Gitmemize daha iki saat var, Prensim"
"Sadece, neden yemek yemediğinizi merak ettim, Bay Kılıç Ustası. İsterseniz, sizin için istediğiniz yiyeceği hazırlatabiliri-"
"Hayır" kelimesiyle bölündü Sanji'nin konuşması.
"Peki o zaman" dedi Prens.
Ardından kapı kapanınca Sanji'nin gülümsemesi, yerini hayal kırıklığına uğramış bir ifadeye bıraktı.
"Ne kadar ciddi" diye geçirdi içinden.Halk için açıklamaları felan yaptıktan sonra Sanji bir kaç şeyle oyalandı.
Gidiş Saati
Prens, sarayın kapısına doğru yürüdü. Ardından arabaya yerleşti. Yaklaşık 5 dakika bekledi ancak hâla Kılıç Ustası gelmemişti. Sessizce personellerden birine seslenip onu kontrol etmelerini istedi.
Yaklaşık 10 dakika sonra
"Prensim, onu bulduk."
Dedi RoronoArama/Kurtarma ekibi. 5 personel onu yaklaşık 10 dakikada bulmuştu. Ardından Zoro personellerin arasından yürüyüp arabaya oturdu. Sanji yavaşça ve gergin bir biçimde dudaklarını araladı. Çünkü yine tersleneceğinden emindi.
"Bay Kılıç Ustası, neredeydiniz acaba? Bir sorun mu vardı?"
Personellerden biri araya girdi:
"Sarayda kaybolmuştu, efendim."
Sanji 5 saniye kadar Zoro'nun yüzüne baktıktan sonra gülmeye başladı.
Sanji gülünce Zoro utançtan kıpkırmızı olup kaybolmadığını söylemeye başladı biraz sinirle.
Bu gülüşmelerden sonra, sonunda havaalanına ulaştılar. Arabadan indiler ve Prens için özel olarak gönderilen uçağa bindiler. Prens ve Kılıç Ustası yan yana oturdu.
Bir kaç saat sonra Prens uyuyakaldı. Kafası ise yavaşça Kılıç Ustası'nın omzuna düştü. Zoro bir kaç saniye Sanji'ye baktıktan sonra yanakları hafifçe ve çok az kızardı. Neredeyse belli bile olmuyordu. Zoro bir kaç şey düşündükten sonra, Sanji'yi uyandırmayacak şekilde kafasını iki yana salladı ve düşüncelerinden arındırdı zihnini.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Azcık saçma olmuş olabilir takılmayın
