Gömlek

168 11 35
                                    

Sarışın'ın gözleri sevdiğini arıyordu. Fakat yoktu. Perona ve Mihawk burada olsa da Zoro gözükmüyordu.

"Zoro?.."

Perona ellerini beline koyarak konuştu.

"O aptal, odasından çıkmıyor günlerdir. Yemek bile yemedi... Durumu kötü, cidden."

Sanji, merdivenlere baktı. Zoro hâla yoktu. Sonra, Perona hızla üst kata çıktı. Tekrar indiğinde; kolonlarına tutunmuş yorgun biri de onu takip ediyordu. Elinde, sıkıca kavradığı açık mavi bir gömlek vardı. Sarışın'ı görür görmez hızla koştu. Basamaklardan üçer beşer atlamış, hızlıca inmişti aşağı. Sanji'ye sarıldığında; vücudu titremeye başlamış, gözleri dolmuştu. Sarışın da sıkıca tutundu ona. İkisi birlikte ağlıyorlardı. Konuşacak güç bulamamışlardı.

Yarım saat sonra; revirdelerdi. Prens'in vücudundaki izleri gözlemliyordu hemşire. Zoro ise, hemen yatağın yanında; yere bakıyordu stresle. O piçin, sevdiğine yaptıklarını yedirememişti kendine. Sonra Sanji'nin sesiyle kaldırdı başını.

"Pişt. İyi misin?"

"Bilmiyorum... Sen yanımda olduğun için mutluyum; fakat... Yani... Bunların olmasına izin verdiğim için... Seni korumalıydım."

"Senin suçun değildi, biliyorsun yosun kafa."

Zoro başını eğdi tekrar:

"Sadece... O sana dokundu... Bunu... Bunu unutabileceğimi sanmıyorum..."

Sonra devam etti konuştu Zoro:

"Şu izlere baksana. Her aynaya baktığında, onu hatırlatacak sana..."

Sanji Zoro'nun elini kavrayıp öptü. Ardından fısıldadı.

"Merak etme, bu izler iyileştiğinde; vücudumda iz bırakacak tek kişi sen olacaksın."

Zoro kızardığında Sanji ise kıkırdıyordu.

"Yanii, biliyorsun. Yürüyebilirim, ama odama taşısana beni. Prens, öyle emrediyor."

"Köle fantezinde var demek."

"Kölem sensen, belki vardır yani."

Bu sefer ikisi de gülüyorlardı. Sonrasında; Kılıç Ustası, Prens'i kaldırdı. Ve onu yatak odasına kadar taşıdı. Beraber kıvrıldılar yatakta. Sanji, kafasını Zoro'nun göğsüne yasladığında Zoro ise kollarından birini omzuna sarmıştı.

"Prensim, o piç şuan nerede?"

Bu soruyla Sanji'nin bedeni kaskatı kesilmişti. Lakin, bir şey saklamayacaktı o Zoro'dan. Derin bir nesef aldı.

"Yani... Uyandığımda bir yemek tepsisi vardı yanı başımda. Ben de, çatalı aldım oradan... Bir kaç saat sonra, o piç geldiğinde... Öldürdüm onu. Başka... Başka çarem yoktu.. Ama... Annem... O... O bunu görse... Sadece... Ben... Yani... Pisliğin teki oldum... Değil mi?..

Zoro, boştaki eliyle Sarışın'ın dolan gözlerini sildi. Sonra kendisininkileri de kuruladı gizlice.

"Hayır... Pisliğin teki o. Sen değilsin..."

"Öyle mi?.."

Zoro onayladı başıyla.

"Sen öyle diyorsan, öyledir Zoro."

Sanji gülümsedi, başını Zoro'nun göğsüne gömerken. Sonrasında parmaklarını Zoro'nun kasıklarında gezindirerek fısıldadı.

"Yani... Aslında o izlerin geçmesini beklememize gerek yok bence..."

"Öyle mi dersin, Prensim?"

"Mhm."

Sanji, küçük bir öpücük kondurdu Zoro'nun dudaklarına. Sonra Zoro sırıttı ve elini öptü Sanji'nin.

My Prince | ZosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin